DALABİLME Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DALABİLME harflerini içeren 5 harfli 26 kelime bulunuyor. 5 harfli DALABİLME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dalabilme ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Dalabilme olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

BADEM10, ABİDE9, ABDAL9, ABADİ9, DEBİL9, AMADE8, BİLME8, DEMLİ8, DAİMA8, DAMLA8, DAMAL8, DALMA8, DİLME8, İDAME8, LAMBA8, ADALE7, BELLİ7, DELİL7, İDEAL7, ALLEM6, AMELİ6, İMALE6, LAMEL6, MİLEL6, MAİLE6, MELAL6

ALLEM

[isim]

  • `Bir işi istediği duruma getirmek için her türlü kurnazca çareye başvurmak` anlamıyla allem etmek, kallem etmek sözünde geçer

    Nitekim allem ettiler, kallem ettiler, beni buradan mahrum etmek için her şeyi yaptılar. - Necip Fazıl Kısakürek

AMELÎ (Kelime Kökeni: Arapça ʿamelī)

[sıfat]

  • Uygulamalı

    Kitaplardan gelen fikirler nazari, yaşanan fikirler ise amelîdir. - Mehmet Kaplan

İMALE (Kelime Kökeni: Arapça imāle)

[isim]

[eskimiş]

  • Bir tarafa yatırma, eğme

[edebiyat]

  • Aruz vezninde kısa okunması gereken heceyi ölçüye uydurmak için uzun okuma, zihaf karşıtı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • imale etmek
  • imale yapmak

LAMEL (Kelime Kökeni: Fransızca lamelle)

[isim]

  • Mikroskopla yapılan incelemede bazen lamların üstüne kapatılan dört köşe, küçük ve ince cam parçası

[biyoloji]

  • Çok ince tabaka

MİLEL (Kelime Kökeni: Arapça milel)

[isim]

[eskimiş]

  • Milletler, uluslar

Birleşik Kelimeler: beynelmilel

MAİLE (Kelime Kökeni: Arapça māʾile)

[isim]

[eskimiş]

[coğrafya]

  • Aklan

MELAL (Kelime Kökeni: Arapça melāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Can sıkıntısı, usanç

    Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Üzüntü, hüzün, dert

Ata Sözleri ve Deyimler

  • melal duymak

ADALE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḍale)

[isim]

[anatomi]

  • Kas

BELLİ

[sıfat]

  • Beli olan

    Hani sen benim gibi ince belli sarışınları severdin? - Nezihe Araz

Birleşik Kelimeler: karınca belli

[sıfat]

  • Bilinmedik bir yanı olmayan, malum

    Hâlimiz, vaktimiz sizce belli. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan, bedihi, zahir, aşikâr

    Bu azade insanlarda her türlü adiliklerden uzak bir efendilik olduğu ne kadar da bellidir. - Asaf Halet Çelebi

  • Belirli, muayyen

    Bu oyun çok kısa, belli bir temsil süresi doldurmuyor. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • belli etmek
  • belli olmak

Birleşik Kelimeler: belli başlı, belli belirsiz

DELİL (Kelime Kökeni: Arapça delīl)

[isim]

  • İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare

    Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu. - Peyami Safa

[hukuk]

[mantık]

  • Kanıt

    Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bırakıldı. - Sait Faik Abasıyanık

[eskimiş]

  • (deli:li) Kılavuz, rehber

İDEAL (Kelime Kökeni: Fransızca idéal)

[isim]

[felsefe]

  • Ülkü

    Büyük ideal sahiplerinin ilk kudretleri ketum oluşlarıdır. - Aka Gündüz

[sıfat]

  • Düşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün nitelikleri kendinde toplayan

    Bu ideal kocalar, eşref saatleri tıkır tıkır işletmesini bilen kadınların kocalarıdır. - Şevket Rado

[sıfat]

  • Uygun

    Söyle şunlara, biz burayı münasip bulduk. Tek taraflı asma köprü için ideal bir yer. - Ayşe Kulin

AMADE (Kelime Kökeni: Farsça āmāde)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Hazır

BİLME

[isim]

  • Bilmek işi

    Bir cemiyetin ilerlemesi, neyin ehemmiyetli olduğunu bilmeye bağlıdır. - Mehmet Kaplan

[felsefe]

  • Bir şeyin ne olduğunun bilincine varma

[felsefe]

  • Bilgi edinmenin gaye ve sonucu

DEMLİ

[sıfat]

  • Çok demlenmiş, koyu (çay)

DAİMA (Kelime Kökeni: Arapça dāʾimā)

[zarf]

  • Her vakit, sürekli olarak

    Onu daima öper ve sefere çıkacakları zaman en sonra ona veda ederlerdi. - Necip Fazıl Kısakürek