D ile Başlayan 5 Harfli Kelimeler

D harfleri ile başlayan 5 harfli 304 kelime bulunuyor. Başında D olan 5 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "d ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde D olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

DÖVÜŞ24, DÖVİZ22, DÖVEÇ22, DOZAJ20, DÖVME20, DEGAJ20, DÖNGÜ19, DOĞUŞ19, DÜĞÜM19, DÖNÜŞ18, DOĞAÇ18, DÖŞLÜ18, DÜĞÜN18, DÜZGÜ18, DAĞCI18, DÖGER17, DÖŞEM17, DOĞUM17, DÜŞÇÜ17, DÜŞÜŞ17, DÜĞME17, DÜGAH17, DEĞİŞ17, DEĞEÇ17, DÖŞEK16, DÖNÜM16, DÖNEÇ16, DÖKÜM16, DOĞRU16, DOĞMA16, DRAJE16, DEVCE16, DOYGU15, DÖKÜK15, DÖNÜT15, DÖNÜK15, DÖLÜT15, DOĞAN15, DOĞAL15, DÜŞEŞ15, DÜZEÇ15, DÜZCE15, DÜVER15, DÜVEN15, DÜVEL15, DUYGU15, DEĞİM15, DAVYA15, DEĞME15, DAĞLI15, DİMAĞ15, DIĞAN15, DOYUŞ14, DONÖR14, DÖNME14, DÖNEM14, DÖKME14, DİZGİ14, DİZGE14, DÜŞEY14, DÜRZÜ14, DÜŞKÜ14, DÜŞÜN14, DÜZEY14, DÜŞÜT14, DÜŞÜK14, DÜBEŞ14, DUYUŞ14, DUVAR14, DUVAK14, DEĞİN14, DEĞİL14, DEĞER14, DEFOL14, DAVUL14, DAĞAR14, DİRİĞ14, DEVAM14, DEVİM14, DİĞER14, DOMUZ13, DÖNER13, DÖNEL13, DÖNEK13, DÖLEK13, DİVİT13, DİVİK13, DİVAN13, DİVAL13, DİZİŞ13, DOGMA13, DOLGU13, DÜŞES13, DÜŞME13, DÜZME13, DÜZEM13, DÜDÜK13, DUHUL13, DURGU13, DİŞÇİ13, DEFNE13, DEFİN13, DAVET13, DAVAR13, DATİF13, DEVRİ13, DEVRE13, DEVİR13, DADAŞ12, DOYUM12, DİYEZ12, DOLUŞ12, DOLAP12, DOKUZ12, DÜRZİ12, DÜRÜM12, DÜZEN12, DÜYUN12, DUACI12, DÜÇAR12, DUYUM12, DURUŞ12, DALGI12, DAMGA12, DİNGO12, DİGOR12, DIŞKI12, DEYİŞ12, DIŞIK12, DOYMA11, DOSYA11, DOZER11, DİZİM11, DİZEM11, DİZME11, DÜRTÜ11, DÜNYA11, DÜNÜR11, DÜNKÜ11, DÜYEK11, DURAÇ11, DÜDEN11, DÜBEL11, DUYMA11, DUŞAK11, DEBBE11, DEMEÇ11, DELGİ11, DEİZM11, DALIŞ11, DALGA11, DAHİL11, DADAY11, DALIZ11, DANIŞ11, DENGE11, DİPLİ11, DİNGİ11, DEŞME11, DERGİ11, DEPAR11, DELHİ11, DORUM10, DOMUR10, DOLUM10, DİZİN10, DİZEL10, DİZEK10, DOLAY10, DOBRA10, DİŞLİ10, DÜRME10, DÜMEN10, DUMUR10, DULDA10, DUDAK10, DUBLE10, DUBAR10, DUYAR10, DURUM10, DİŞİL10, DATÇA10, DALAŞ10, DARCA10, DARAŞ10, DARAÇ10, DANCA10, DENİZ10, DİLİŞ10, DİLCİ10, DİKİZ10, DİKİŞ10, DİNCE10, DİNİŞ10, DİNCİ10, DİKEÇ10, DİKÇE10, DEŞİK10, DENYO10, DİDON10, DİDİM10, DİCLE10, DEYİM10, DORUK9, DORSE9, DONUK9, DONMA9, DONLU9, DONAM9, DİYET9, DİYAR9, DOLMA9, DOLAM9, DÜNİT9, DUMAN9, DULUK9, DUALI9, DURMA9, DURUK9, DİSKO9, DEBİL9, DAYAK9, DENEY9, DALSI9, DARBE9, DAMLI9, DALYA9, DİKEY9, DİREY9, DERYA9, DERBİ9, DETAY9, DİDAR9, DİBEK9, DONRA8, DİTME8, DOLAR8, DOLAK8, DRAMA8, DURAK8, DURAL8, DEİST8, DEMLİ8, DEMİR8, DEMİN8, DEMET8, DEMEK8, DELME8, DEKOR8, DAİMİ8, DAİMA8, DALLI8, DASİT8, DAMLA8, DAMAT8, DAMAR8, DAMAL8, DAMAK8, DALMA8, DENİM8, DİLME8, DİLİM8, DİKSE8, DİKME8, DİKİM8, DİLSİ8, DİRİM8, DİNME8, DESTE8, DESEN8, DERUN8, DERME8, DENME8, DILAK8, DAKAR7, DEKAN7, DENET7, DENEK7, DELTA7, DELİL7, DELİK7, DEKAR7, DALAN7, DALAK7, DAKİK7, DAİRE7, DİLLİ7, DİLEK7, DİKTE7, DİKTA7, DİKİT7, DİKEN7, DİRİL7, DİREN7, DİREK7, DİNLİ7, DİNEN7, DİNEK7, DİNAR7, DİKEL7, DERİN7, DERİK7, DENLİ7, DAKKA7

DEKAN (Kelime Kökeni: Almanca Dekan)

[isim]

  • Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör

Birleşik Kelimeler: dekan yardımcısı

DENET

[isim]

  • Denetleme işi, teftiş

[sinema]

[televizyon]

  • Laboratuvar işlemi tamamlanmış bir filmin herhangi bir eksiği olup olmadığını anlamak için dağıtımcıya verilmeden önce incelenmesi

DENEK

[isim]

  • Üzerinde deney yapılan canlı veya şey

    Yeni denek adaylarıyla uğraşmak onun göreviydi. - Osman Aysu

Birleşik Kelimeler: denek taşı

DELTA (Kelime Kökeni: Fransızca delta)

[isim]

  • Yunan alfabesinin dördüncü harfi (D)

[coğrafya]

  • Bir ırmağın çatallanarak denize veya göle kavuştuğu yerde oluşan üçgen biçimli ova, çatal ağız

Birleşik Kelimeler: delta kası

DELİL (Kelime Kökeni: Arapça delīl)

[isim]

  • İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare

    Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu. - Peyami Safa

[hukuk]

[mantık]

  • Kanıt

    Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bırakıldı. - Sait Faik Abasıyanık

[eskimiş]

  • (deli:li) Kılavuz, rehber

DELİK

[isim]

  • Dar, küçük açıklık

    Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu. - Yusuf Atılgan

  • Dar, küçük çukur

    Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Küçük hayvan yuvası

    Fare deliği.

[sıfat]

  • Delinmiş olan

    Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[argo]

  • Cezaevi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • deliğe tıkmak
  • delik büyük, yama küçük
  • delik eğirmek

Birleşik Kelimeler: delik deşik, cebi delik, kara delik, kubbeli delik, kulağı delik, noktalı delik, yüreği delik, budak deliği, burun deliği, fare deliği, gözetleme deliği, hava deliği, iğne deliği

DEKAR (Kelime Kökeni: Fransızca décare)

[isim]

[matematik]

  • 1000 m² değerinde yüzey ölçü birimi

    Dekar, hektarın onda biri değerindedir.

DALAN

[isim]

[mimarlık]

  • Lobi

[halk ağzında]

  • Biçim, şekil

DALAK

[isim]

[anatomi]

  • Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ

[hayvan bilimi]

  • Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ

[halk ağzında]

  • Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri

[halk ağzında]

  • Bal peteği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dalak kestirmek

Birleşik Kelimeler: dalak otu, dağ dalak otu, tüylü dalak otu, arı dalağı

DAKİK (Kelime Kökeni: Arapça daḳīḳ)

[sıfat]

  • Düzenli işleyen, aksamayan

[mecaz]

  • Zamanı kullanmada çok dikkatli olan, her şeyi zamanında yapmaya özen gösteren

DAİRE (Kelime Kökeni: Arapça dāʾire)

[isim]

  • Konut olarak kullanılan bir yapının bölümlerinden her biri, kat

    Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş. - Halit Fahri Ozansoy

  • Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan her biri

    Eskiden hem bir dairede beraber bulunmuşlar hem de silah arkadaşlığı etmişlerdi. - Refik Halit Karay

  • Bu kuruluşların içinde çalıştıkları yapı
  • Bir yapı veya gemide belli bir işe ayrılmış bölüm

    Yemeği, selamlık dairesinin üst katındaki yemek salonunda yediler. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Soyut kavramlarda belli sınır, ölçü

    Serkeşliklerden vazgeçerek edep ve itaat dairesine dönünüz! - Necip Fazıl Kısakürek

[matematik]

  • Bir çemberin içinde kalan düzlem parçası

[müzik]

  • Saz takımında usul vurmaya yarayan tef

Birleşik Kelimeler: daire kesmesi, daire parçası, dubleks daire, fasit daire, uçan daire, yarım daire, arz dairesi, askerlik dairesi, enlem dairesi, hareket dairesi, harp dairesi, istihbarat dairesi, kalorifer dairesi, kaza dairesi, kazan dairesi, lojistik dairesi, saat dairesi, vergi dairesi

DİLLİ

[sıfat]

  • Dili olan
  • Konuşkan, sürekli ve tatlı konuşan, cerbezeli

    Daha çok küçük, dört yaşında bile yok. Öyle dilli ki kimseye laf bırakmıyordu. - Oktay Rifat

  • Dedikoducu, ileri geri konuşan

    Benim işim yok senin o dilli kardeşlerinin arasında. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: dilli düdük, dudu dilli, iki dilli, pabuç dilli, sivri dilli, tatlı dilli

DİLEK

[isim]

  • Bir kimsenin dilediği şey, istek, talep, temenni, rica, murat

    Denizciler, koro hâlinde iyi dileklerini tekrarladılar. - Halikarnas Balıkçısı

Birleşik Kelimeler: dilek kipi

DİKTE (Kelime Kökeni: Fransızca dictée)

[isim]

  • Bir başkasına o anda söyleyerek yazdırma, yazdırım
  • Bu biçimde yazdırılan şey

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dikte etmek

DİKTA (Kelime Kökeni: Almanca Diktat)

[isim]

  • Hiçbir şart olmaksızın körü körüne uyulması gereken buyruk