[isim]

• Eritmek işi

[fizik]

• Metallerde erimeyi sağlamak amacıyla dökümden önce yapılan ısıtma işlemi

[sıfat]

• Eritilerek elde edilen

[isim]

• Ellemek işi

  Kuş yuvasındaki yumurtayı ellemeye gelmez. - Necati Cumalı

[sıfat]

[halk ağzında]

• Elle seçilmiş, iyi

  Elleme kömür.

[sıfat]

• Üzüntülü, kederli

  Çektiği elemli aşkla mesut olmasa da bunları sevdiği şüphesizdir. - Abdülhak Şinasi Hisar

[isim]

• Eletmek işi

[isim]

• İletmek işi

  Bilgiyi kurup iletmede konuşmanın başarısı şaşırtabilir çok kimseyi. - Nermi Uygur

[isim]

• Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus

• Herkes, bir yerde bulunan kimselerin bütünü

  Millet tütün paralarını alınca borcunu öder. - Necati Cumalı

[halk ağzında]

• Benzer özellikleri olan topluluk

  Şu kadın milletinin kıskançlığının hiç sonu yok. - Ahmet Midhat

Ata Sözleri ve Deyimler

• milletin ağzı torba değil ki büzesin (veya dikesin)

[isim]

• Teleme peyniri

[isim]

[hayvan bilimi]

• Kanatlılar alt sınıfına giren, ağız yapıları sokup emmeye elverişli, memelilerde yaşayan ve kanla beslenen bir böcek takımı

[sıfat]

• Beresi olan

  Zaten siyah bereli kadın da hep aynı yerde idi. - Peyami Safa

[isim]

• Emilmek işi

[isim]

• Emlemek işi

[isim]

• İmlemek işi, ima

  Bir eleştirmenin birkaç tümceyi, bir iki imlemeyi saymazsak kırk yılda yazılmış bir yazısı var. - Nezihe Meriç

[sıfat]

• Memesi olan

  Birdenbire uzun boylu, diri memeli bir hatun askerin önüne çıktı. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Yazın karadan denize doğru esen mevsim rüzgârı

  Meltemin esmeye başladığı güneyden yavaş yavaş rüzgârsız ölü dalgalar sallana sallana gelmeye koyuldu. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

• Melemek işi

• Koyun, keçi sesi

  Uzaktan ağıla giren koyunlarla kuzuların telaşlı uzun melemeleri sessizliği parçalıyordu. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]

[halk ağzında]

• Ağırkanlı, rahatına düşkün