CİHANŞİNAS Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
CİHANŞİNAS harflerini içeren 4 harfli 24 kelime bulunuyor. 4 harfli CİHANŞİNAS kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AHŞA11,
İNAN
- İnanmak işi
-
Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme
Kendi paylarına düşen fedakârlığı, devlet, millet uğrunda inanla, güvenle, umutla bir daha tazeliyorlardı. - Ruşen Eşref Ünaydın
- Tanrı'ya duyulan sınırsız inanış, iman, itikat
Ata Sözleri ve Deyimler
- inan olsun
NİSA (Kelime Kökeni: Arapça nisā)
- Kadın
SİNİ (Kelime Kökeni: Farsça sīnī)
-
Üzerinde yemek de yenilebilen, yuvarlak, bakır veya pirinçten büyük tepsi
Sininin üstünde, çepeçevre tahta kaşıklar ve yerde sini etrafında birer küçük minder dizilmişti. - Ahmet Haşim
SANA
- Sen zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi
Ata Sözleri ve Deyimler
- sana taşla vurana sen aşla (veya ekmekle veya pamukla) var (veya dokun)
- sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt
- sana yalan, bana gerçek
ANCA
-
O kadar
Bir sopa öğrenmişler anca ömürlerinde, hemen insanın karşısına onu dikerler. - Kerim Korcan
- Böylece, bu biçimde
-
Ancak
Saat dörde geliyor. Anca dalmışım demek ki. - Emine Işınsu
Ata Sözleri ve Deyimler
- anca beraber, kanca beraber
İNŞA (Kelime Kökeni: Arapça inşāʾ)
-
Yapı kurma, yapı yapma, kurma
Köprü inşası.
- Düzyazı veya şiir kaleme alma, yazıya dökme
- Düzyazı
- Dilek kiplerine verilen genel ad
Ata Sözleri ve Deyimler
- inşa etmek
İNİŞ
- İnme işi
-
Yukarıdan aşağıya gittikçe alçalan eğimli yer, yokuş karşıtı
İnişte yol uzadıkça uzadı.
- Gerileyiş, çöküş
- Araçlı jimnastikte, atlayarak veya hızlanarak araçtan ayrılma durumu
Birleşik Kelimeler: iniş aşağı, iniş çıkış, iniş takımları, yumuşak iniş
İNCİ
- İstiridye gibi bazı kavkılı deniz hayvanlarının içerisinde oluşan, değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi
- Bu tanelerden yapılmış
-
Bu tanelerden oluşan takı
Yalıdaki ev, Dürnev Hanım'ın halılarını, incilerini gözden çıkarmasıyla kurtuldu. - Necati Cumalı
- Yanlışlığı sebebiyle gülünç olan söz veya cümle
Ata Sözleri ve Deyimler
- inci (veya inciler) döktürmek
- inci gibi
Birleşik Kelimeler: inci balığı, inci çiçeği, inci taşı
NAAŞ (Kelime Kökeni: Arapça naʿş)
-
Ölen insanın vücudu, ceset
Annemin naaşı teneşir üzerinde beyaz bir kefenle örtülüydü. - Yahya Kemal Beyatlı
NAŞİ (Kelime Kökeni: Arapça nāşī)
-
Ötürü
Hastalığından naşi gelemedi.
CANA (Kelime Kökeni: Farsça cānā)
-
"Ey sevgili" anlamında kullanılan bir seslenme sözü
Esiriaşkın olmuşum cana! - Melih Cevdet Anday
CAN (Kelime Kökeni: Farsça cān)
- İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
-
Yaşama, hayat
Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. - Reşat Nuri Güntekin
-
Güç, dirilik
Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu. - Memduh Şevket Esendal
-
Kişi, birey
Benimle beraber dört canız. - Falih Rıfkı Atay
-
İnsanın kendi varlığı, özü
Sağa sola kaçıştık da, canımızı dar kurtardık. - Nazım Hikmet
-
Gönül
Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade - Karacaoğlan
-
Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi
Şeyh çıkınca oradaki canlar da sırasıyla yürüyüp kapıya gelince dönüp baş kestikten sonra dışarı çıkarlar. - Asaf Halet Çelebi
-
Çok içten, sevimli, sevilen, şirin
Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- cana (veya canına) can katmak
- cana gelecek mala gelsin
- cana kıymak
- can alacak nokta (veya yer)
- can alıp can vermek
- cana minnet saymak (veya bilmek)
- can atmak
- can başına sıçramak
- can baş üstüne
- can beslemek
- can boğazdan gelir (veya geçer)
- can borcunu ödemek
- can bostanda bitmez
- can bulmak
- can cana, baş başa
- can candan şirindir (veya tatlıdır)
- can canın yoldaşıdır
- can cümleden aziz
- can çekişmek
- can çekişmektense ölmek yeğdir
- can çıkmayınca (veya çıkmadan) huy çıkmaz
- candan geçmek
- can dayanmamak
- can derdinde olmak
- can derdine düşmek
- can gelmek
- canı acımak
- canı ağzına (veya boğazına) gelmek
- canı bayılmak
- canı burnuna (veya burnundan) gelmek
- canı burnundan çıkmak
- canı cana ölçmek
- canı canına (veya içine) sığmamak
- canı cehenneme
- canı çekilmek
- canı çekmek
- canı çıkasıca
- canı çıkmak
- canı çıksın!
- canı gelip gitmek
- canı gelmek
- canı gibi sevmek
- canı gitmek
- canı ile oynamak
- canı ile uğraşmak
- canı istemek
- canı isterse
- canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır
- canım
- canım ciğerim
- canım dese canın çıksın diyor sanmak
- canımın içi
- canımı sokakta bulmadım
- canına acımamak
- canına değmek
- canına ezan okumak
- canına geçmek (veya işlemek veya kâr etmek)
- canına kastetmek
- canına kıymak
- canına minnet (olmak)
- canına okumak
- canına rahmet
- canına susamak
- canına tak demek (veya etmek)
- canına tükürdüğümün (veya üfürdüğümün)
- canına yandığım (veya yandığımın)
- canına yetmek
- canından bezmek (veya bıkmak veya usanmak)
- canından geçmek
- canını acıtmak
- canını almak
- canını bağışlamak
- canını burnundan getirmek
- canını cehenneme göndermek (veya yollamak)
- canını çıkarmak
- canını dar atmak
- canını dişine almak (veya takmak)
- canının derdine düşmek
- canının içine sokacağı gelmek
- canını sıkmak
- canını sokakta bulmamak
- canını vermek
- canını yakmak
- canın isterse
- canı sağ olsun!
- canı sıkılmak
- canı yanan eşek, attan yüğrük olur
- canı yanmak
- canı yerine gelmek
- canı yok mu?
- can kalmamak
- can kaygısına düşmek
- canlar!
- can olmak
- can sıkmak
- can vermek
- can yakmak
Birleşik Kelimeler: can acısı, can alıcı, can arkadaşı, can bunaltısı, canciğer, can çabası, can damarı, can direği, can dostu, can düşmanı, can eriği, canevi, can feda, canfes, can havliyle, can korkusu, cankulağı, can kurban, cankurtaran, can kuşu, can noktası, can pahasına, can pazarı, can sağlığı, can sıkıntısı, can simidi, cansiparane, can sohbeti, can suyu, can tahtası, can yeleği, can yoldaşı, cana yakın, canı burnunda, canı cebinde, canıgönülden, canı pek, canı sıkkın, canı tatlı, canı tez, canıyürekten, canına düşkün, canla başla, babacan
HAİN (Kelime Kökeni: Arapça ḫāʾin)
-
Hıyanet eden (kimse)
Bu anlayışsızlığa ve bu vatan hainlerine vahvahlanır, acır gibiydiler. - Tarık Buğra
-
Zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan (kimse)
Siz galip olduğunuz için cesur ve hain görünüyorsunuz. - Aka Gündüz
- Kötü niyeti olan
-
Sitemli bir seslenme sözü
Hain! Biz seninle böyle mi konuşmuştuk?
Birleşik Kelimeler: vatan haini
HANİ
-
`Nerede, ne oldu, nerede kaldı` anlamlarında kullanılan bir söz
Çoban kaval çaldı sordu bülbüle / Sürülerim hani, ovam nerede? - Ziya Gökalp
-
Karşıdakinin daha önceden bildiği bir şey kendisine hatırlatılmak istenildiğinde kullanılan bir söz
Kitap doğrusu görülecek nesneydi hani. - Nazım Hikmet
-
Verilen sözü hatırlatan sözün başına getirildiğinde sitem anlatan bir söz
Hani uykun vardı? - Orhan Kemal
-
Bazen `bari` anlamında kullanılan bir söz
Hani benim kim olduğumu bilmese.
-
`Doğrusunu söylemek gerekirse, kaldı ki, üstelik` anlamlarında kullanılan bir söz
Benim sormam hani yârenlik olsun, anlarsınız ya! - Memduh Şevket Esendal
Ata Sözleri ve Deyimler
- hanidir
- hani ya
- hani yok mu
- Hanigillerden, Akdeniz'de yaşayan, alaca kırmızı renkli, beyaz etli, orta büyüklükte bir balık (Serranus cabrilla)
Birleşik Kelimeler: sarıhani, yazılı hani, kaya hanisi
- Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri
İNHA (Kelime Kökeni: Arapça inhāʾ)
-
Resmî bir göreve atama veya bir üst aşama için yazılan yazı
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmî ve özel herhangi bir işle görevlendirilemez. - Anayasa
Ata Sözleri ve Deyimler
- inha etmek