CEZAİ ile Oluşan Kelimeler (CEZAİ Kelime Türetme)

CEZAİ harflerinden oluşan 14 kelime bulunuyor. CEZAİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Cezai kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

CAİZE11, CEZAİ11

4 Harfli Kelimeler

ACİZ10, ECZA10, İCAZ10, CAİZ10, CEZA10

3 Harfli Kelimeler

CAZ9, ACE6, EZA6

2 Harfli Kelimeler

AZ5, İZ5, ZE5, CE5

AZ

[sıfat]

  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş]

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

İZ

[isim]

  • Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare

    Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti

    Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare

    Cinayet izleri.

  • Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser

    O çağ uygarlığından iz kalmadı.

[matematik]

  • Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iz bırakmak
  • izi belirsiz olmak
  • izinden yürümek
  • izine basmak
  • izine dönmek
  • izine düşmek
  • izine uymak
  • izini düşürmek
  • izini kaybetmek
  • izi silinmek
  • iz sürmek

Birleşik Kelimeler: iz düşümü, ayak izi, parmak izi

ZE

  • Türk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfinin adı, okunuşu

CE

  • Türk alfabesinin üçüncü harfinin adı, okunuşu

[ünlem]

  • Kucak çocuklarını, bebekleri eğlendirmek için çıkarılan ses

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ce demeye mi geldin?

[kimya]

  • Seryum elementinin simgesi

ACE (Kelime Kökeni: İngilizce ace)

[isim]

[spor]

  • 343 servis sayısı

EZA (Kelime Kökeni: Arapça eẕāʾ)

[isim]

  • Üzme, sıkıntı verme, üzgü

    Gün geçtikçe içimde anlaşılmaz bir eza uyanmaya başlamıştı. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: eza cefa

CAZ (Kelime Kökeni: İngilizce jazz)

[isim]

  • Başlangıçta Kuzey Amerika zencilerine aitken sonraları bütün dünyada benimsenen bir müzik türü

    Onlar alaturka dinlemek istiyor, siz caz dinlemek istiyormuşsunuz. - Çetin Altan

  • Bu müziği çalan orkestra

    Bunun lüks bir lokantası olacak hatta ileride bir caz bile temin edilecekti. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • caz yapmak

Birleşik Kelimeler: cazbant, caz takımı, teneke caz, toplu caz

ÂCİZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿāciz)

[sıfat]

  • Gücü bir işe yetmez olan, güçsüz

    İhtiyar imparatorluk, bu genç devlet karşısında âcizdi. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Beceriksiz

    Ne âciz heriflermiş, iki yıl daha dayanamazlar mıydı? - Refik Halit Karay

[zarf]

  • Güçsüz veya beceriksiz bir biçimde

    Ayaklarındaki postalların yarısı yok bir hâlde mart havasının sert soğuğunda âciz ve sefil titriyordu. - Halide Edip Adıvar

[isim]

  • Alçak gönüllülük gösteren kimsenin kendisinden söz ederken söylediği söz

    Biraz sonra Gazi yanına seryaveri Salih Bey'in yaveri Muzaffer Bey'i ve âcizi alarak otomobile bindi. - Ruşen Eşref Ünaydın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âciz kalmak
  • âcizleri

Birleşik Kelimeler: abdiâciz

[isim]

  • Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük

    Kendimde mukavemet yerine zaaf, taarruz yerine aciz, mücadele yerine gevşeklik hissediyorum. - Etem İzzet Benice

  • Beceriksizlik

    Aczini bilmek de bir meziyettir. - Ömer Seyfettin

[hukuk]

  • Kişinin ve kuruluşun borcunu vaktinde ödeyememesi durumu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aciz içinde olmak
  • acze düşmek

ECZA (Kelime Kökeni: Arapça eczāʾ)

[isim]

[kimya]

  • Canlılardaki rahatsızlıkların bozuklukların ve çeşitli hastalıkların tanısı, önlenmesi veya tedavisi için yararlanılan doğal veya sentez yoluyla hazırlanmış madde
  • Çeşitli amaçlarla kullanılan kimyasal madde

    Burada musluklar, mermer teşrih masaları, antiseptik eczalar yok! - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: ecza çantası, ecza dolabı, ecza kutusu, eczane

İCAZ (Kelime Kökeni: Arapça iʿcāz)

[isim]

[edebiyat]

  • Az sözle çok şey anlatma

CA

[kimya]

  • Kalsiyum elementinin simgesi

CEZA (Kelime Kökeni: Arapça cezāʾ)

[isim]

  • Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım

    O, olası ihanetim için cezalardan ceza beğenirken, ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum. - Elif Şafak

[hukuk]

  • Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım

    Cezasını tamamlayana kadar tek kişilik bir koğuşta kalmış. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ceza almak
  • ceza çekmek
  • ceza görmek
  • ceza kesmek
  • cezasını bulmak
  • cezasını çekmek
  • ceza vermek
  • cezaya çarptırmak
  • ceza yazmak
  • ceza yemek

Birleşik Kelimeler: ceza alanı, ceza atışı, cezaevi, ceza hukuku, ceza reisi, ceza sahası, ceza vuruşu, ağır ceza, nakdî ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır hapis cezası, ağır para cezası, beden cezası, disiplin cezası, hafif hapis cezası, idam cezası, kınama cezası, kürek cezası, ölüm cezası, para cezası, pranga cezası

CA

[kimya]

  • Kalsiyum elementinin simgesi

CEZA (Kelime Kökeni: Arapça cezāʾ)

[isim]

  • Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım

    O, olası ihanetim için cezalardan ceza beğenirken, ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum. - Elif Şafak

[hukuk]

  • Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım

    Cezasını tamamlayana kadar tek kişilik bir koğuşta kalmış. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ceza almak
  • ceza çekmek
  • ceza görmek
  • ceza kesmek
  • cezasını bulmak
  • cezasını çekmek
  • ceza vermek
  • cezaya çarptırmak
  • ceza yazmak
  • ceza yemek

Birleşik Kelimeler: ceza alanı, ceza atışı, cezaevi, ceza hukuku, ceza reisi, ceza sahası, ceza vuruşu, ağır ceza, nakdî ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır hapis cezası, ağır para cezası, beden cezası, disiplin cezası, hafif hapis cezası, idam cezası, kınama cezası, kürek cezası, ölüm cezası, para cezası, pranga cezası