[zarf]

• Uzun süre

  Saatlerce tatlı tatlı konuştuk, onlar gittikten sonra da türküler çınladı provada. - Azra Erhat

[zarf]

• Yıllarca

  Bu ikisinin arasında senelerce süren bir cehennem hayatı oldu. - Halit Ziya Uşaklıgil

[zarf]

[eskimiş]

• Sonuçta

  Binnetice hiçbir iş yapamadan dönerdi. - Sait Faik Abasıyanık

[sıfat]

• Biraz dikenli

  Dikenlice bir yolda yürüdük.

[sıfat]

• Serseri gibi

[zarf]

• (serseri'ce) Serseri bir biçimde

[zarf]

• Gerektiği kadar, gereğince, istenildiği kadar, yeter sayıda, kararında

  Rahmi psikolojik savaş sessizliğini yeterince uzattıktan sonra özür diler gibi konuştu. - Tarık Buğra

[sıfat]

• Laubaliye yakın

  Memur biraz daha laubalice suallerle genç kızı oyalamaya çalıştı. - Peyami Safa

[zarf]

• (la:uba:li'ce) Laubali bir biçimde

[isim]

• Türkmen Türkçesi

[sıfat]

• Bu Türkçeyle yazılmış olan

[zarf]

• Birlikte, beraber olarak

  Sandalyelerimizi lambaya yaklaştırıp beraberce bakmaya başladık. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Berberilerin kullandığı dil

[sıfat]

• Bu dille yazılmış olan

[zarf]

• Mahallede oturanlar tarafından

  Mahallece taşın başına gidilip ondan su dilendi. - Lâtife Tekin

• Mahallede oturanlar olarak hep birlikte

  O zaman bu güzelim İstanbul'da mahallece yaşardık. - Aydın Boysan

[isim]

• Süryani dili

[sıfat]

• Bu dille yazılmış olan

[zarf]

• Bilisize uygun bir biçimde

[isim]

• Çingenelerin kullandığı dil

  Emine ona hiç manası olmayan uydurmasyon bir Çingenece ile takıldı. - Osman Cemal Kaygılı

[zarf]

• Çaresiz bir biçimde, çaresizcesine