[nesnesiz]

• Öfkelenmek, kızmak

[sıfat]

[eskimiş]

• Cennetlik

[nesnesiz]

[eskimiş]

• Cezbeye tutulmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek

  Hırıltıdan cezbelenen cins köpek gibi artık kendini tutamayarak o da Nükhet'e saldırdı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[isim]

• Şanlıurfa iline bağlı ilçelerden biri

[-e]

• Cephe oluşturmak

  Gürültüye karşı savaşanlar köpeğe karşı cephelenmişler. - Falih Rıfkı Atay

[nesnesiz]

• Cevaplama işi yapılmak, yanıtlanmak

[zarf]

[eskimiş]

• Düşünüp taşınmadan, bir çırpıda

  Avrupalılar, bir şiirimiz olduğunu bilmezler ve Türk'ün bu bahiste de kabiliyetini ceffelkalem inkâr ederler. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

• Cevapsız olma durumu, yanıtsızlık