CANKURTARAN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

CANKURTARAN harflerini içeren 5 harfli 26 kelime bulunuyor. 5 harfli CANKURTARAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Cankurtaran ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Cankurtaran olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

KURCA9, CUNTA9, ANCAK8, ACARA8, ANACA8, KANCA8, NACAK8, CARTA8, CANAN8, KUTAN6, KURNA6, KANUN6, KARUN6, NATUK6, RAKUN6, RAUNT6, TURNA6, TURAN6, ARAKA5, AKTAR5, AKRAN5, KARAT5, KARAR5, KANAT5, KATAR5, TARAK5

ARAKA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • İri taneli bezelye

AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)

[isim]

  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
  • İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân

AKRAN (Kelime Kökeni: Arapça aḳrān)

[isim]

  • Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, böğür, taydaş, öğür

    Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı. - Necati Cumalı

KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)

[isim]

  • Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı

    Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[hukuk]

  • Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm

    Yargıç kararı.

  • Bu yargıyı bildiren belge

    Mahkeme kararını aldı.

  • Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
  • Değişmez olma

    Havanın hiç kararı yok.

  • Tam ölçüsünde, ne az ne çok

    Yemeğin tuzu karar.

[müzik]

  • Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karara bağlamak
  • karara kalmak
  • karar almak
  • karar altına almak
  • karara varmak
  • karar bulmak
  • kararında bırakmak
  • karar kılmak
  • karar vermek

Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı

KANAT

[isim]

  • Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ

    Bir daldan hızla geçip gitti bir kuş kanadı / Sessizlik bir tüy gibi bir dakika sallandı / Pırıldadı bir ateş böceği sarmaşıkta - Halit Fahri Ozansoy

  • Balıklarda yüzgeç
  • Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey
  • Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı

    Bir müddet kapı kanatlarının kenarlarını okşarcasına yokladı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Yan, taraf

    Perde kanadı.

  • Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri

    Partinin sol kanadı.

  • Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol

    Yel değirmeni kanadı.

    Pervane kanadı.

  • Angıç

[askerlik]

  • Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah

    Ordunun sağ kanadı.

[spor]

  • Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanadı altına almak
  • kanat açmak
  • kanat alıştırmak
  • kanat çırpmak
  • kanat germek

Birleşik Kelimeler: çakırkanat, kın kanat, kızılkanat, sağ kanat, sarıkanat, yelkenkanat, burun kanadı, kazkanadı, kuşkanadı, pencere kanadı

KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)

[isim]

  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

  • Taşıt dizisi

    Otomobil katarı. Yük katarı.

  • Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı

TARAK

[isim]

  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

  • Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  • Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  • Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik

[anatomi]

  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü

[hayvan bilimi]

  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç

[hayvan bilimi]

  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı

KUTAN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Saka kuşu

KURNA (Kelime Kökeni: Arapça ḳurne)

[isim]

  • Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş veya plastik tekne

    Yıkanmak için aralık yerdeki kurnaya müracaat... - Sait Faik Abasıyanık

KÂNUN (Kelime Kökeni: Arapça kānūn)

[isim]

[eskimiş]

  • Eski takvimde yer alan kânunusani, kânunuevvel ay adlarında geçen `ateş ocağı` anlamındaki söz

    Eski tabirle kânunları yani aralık ve ocak aylarını sevmem. - Burhan Felek

Birleşik Kelimeler: ilk kânun, son kânun

[isim]

[hukuk]

  • Yasa
  • Geçerli olan kural

    Dünyanın en büyük kanunu, nefsini müdafaa ve muhafaza etmek için karnını doyurmaktır. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanun çıkarmak
  • kanunu çiğnemek

Birleşik Kelimeler: kanun adamı, kanun dışı, kanun hükmünde kararname, kanun koyucu, kanun layihası, kanun maddesi, kanunname, kanun sözcüsü, kanun tasarısı, kanun teklifi, kanunuesasi, vazııkanun, arz talep kanunu, orman kanunu, üç hâl kanunu

[isim]

[müzik]

  • Dikdörtgen biçiminde, bir köşesi kesik, yassı bir sandık üzerine gerilmiş tellerden oluşan, tırnak adı verilen çalgıçlarla çalınan ince saz çalgısı

    Kanunun ilk kez Farabi tarafından yapıldığı söylenir.

KARUN (Kelime Kökeni: Arapça ḳārūn)

[isim]

  • Çok zengin kimse

[isim]

  • Kur'an'da kendisinden çok zengin olarak söz edilen ve bütün mal varlığı bir anda yok olan kişi

NATUK (Kelime Kökeni: Arapça naṭūḳ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Düzgün, güzel ve kolaylıkla söz söyleyen

RAKUN (Kelime Kökeni: İngilizce racoon)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kuzey Amerika'da, ağaçlarda yaşayan, kafası tilkiye benzeyen, uzun kuyruğu alaca halkalı, boyu yaklaşık 90, kuyruğu 30 santimetre olan kürklü hayvan (Procyon lotor)

RAUNT (Kelime Kökeni: İngilizce round)

[isim]

  • Boks vb. spor karşılaşmalarında devrelerden her biri

TURNA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Turnagillerden, Avrupa ve Kuzey Afrika'da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş (Grus grus)

    İki turnam gelir aklı karalı / Birin avcı vurmuş biri yaralı - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • turnayı gözünden vurmak

Birleşik Kelimeler: turnaayağı, turna balığı, turnagagası, turnageçidi, turnagözü, turna katarı, turna kırı, telli turna, Mısır turnası