BIÇAKLAYIVERMEK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler
BIÇAKLAYIVERMEK harflerini içeren 8 harfli 63 kelime bulunuyor. 8 harfli BIÇAKLAYIVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AÇIVERME19,
KARAKEME
- Domalan
KALEMKÂR (Kelime Kökeni: Arapça ḳalem + Farsça -kār)
- Tavan ve duvarlara kabartma gibi görünen resimler yapan sanatçı
KIRKLAMA
- Kırklamak işi
KARILMAK
- Karma işi yapılmak, karışmak
- Hayvan çiftleşmek
KARMALIK
-
Karma olma durumu
Meclisin bütün karmalığı bu yuvarlak sofranın etrafında idi. - Falih Rıfkı Atay
BERKEMAL (Kelime Kökeni: Farsça ber + Arapça kemāl)
-
Mükemmel, pek iyi
Kendisine olan itimat ve sevgimiz berkemaldir. - Feridun Fazıl Tülbentçi
BEKÂRLIK
-
Bekâr olma durumu
Para kazanmak iyi şeydir ama bekârlığa can dayanmıyordu. - Ömer Seyfettin
Ata Sözleri ve Deyimler
- bekârlık maskaralık
- bekârlık sultanlık
KIRKILMA
- Kırkılmak işi
KIRMALIK
-
Melezlik
Dinde de cemiyette de bu kırmalık, bu melezlik tuhaf oluyor. - Aka Gündüz
KIRILMAK
- Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak
- Bükülerek kat yeri oluşturmak
- Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek
- Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek
-
Kırgınlık duymak
Bana ne oluyor bugün? Donuyorum, her tarafım kırılıyor. - Sait Faik Abasıyanık
- Soğuk, rüzgâr vb. eski gücü kalmamak, azalmak, yatışmak
-
Cesaret, umut, onur azalmak, yok olmak
Kapıdan içeri ilk adımını atınca birdenbire cesareti kırıldı. - Peyami Safa
- Ağaç, dal üzerinde meyve, çiçek, yaprak çok olmak
- Saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçen bir ışın, doğrultu değiştirmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırılıp bükülmek
- kırılıp dökülmek
Birleşik Kelimeler: çıtkırıldım
KALEMBEK (Kelime Kökeni: (Hint Denizi'ndeki bir adanın adından))
- Bir cins kokulu sandal ağacı, yalancı öd ağacı
- Bir cins mısır
AYRILMAK
-
Ayırma işine konu olmak
Geçen hafta, Akşehir'de Nasrettin Hoca törenine ayrılmıştı. - Falih Rıfkı Atay
-
Bir yerden, bir kimseden, bir şeyden uzaklaşmak
Arkadaşlarından ayrıldığını, tam ters yola düştüğünü sezinlemedi bile. - Abbas Sayar
-
Boşanmak
Adamdan ayrılmak istediğini söyledi. - Ahmet Ümit
AYRIKLIK
- Ayrıklı olma durumu, ayrı tutma, ayrı tutulma
- Kural dışılık
- Elips, daire, parabol, hiperbol vb. bir konik üzerinde hareket eden cismi, odağa veya merkeze birleştiren doğrunun büyük eksen ile yaptığı açı
-
Kaplamları birbirinden ayrı olmakla birlikte aynı yakın cinsin kaplamına giren kavramlar arasındaki bağlantı
Kedi, köpek: Memeliler.
- Genel kuraldan ayrılma, derogasyon
-
Önermelerin birbirine bağlanması işleminde ya ... ya ... ve ya da ile gösterilen ilişki
Şimdi ya gündüzdür ya gece.
BIRAKMAK
- Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
-
Koymak
Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. - Tarık Buğra
-
Bir işi başka bir zamana ertelemek
Gezmeyi haftaya bıraktık.
-
Unutmak
Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?
- Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek
-
Saklamak, artırmak
Paranın bir kısmını bırakırsan rahat edersin.
-
Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek
Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı. - Falih Rıfkı Atay
-
Engel olmamak
Bırak, burasını benim defterimden okuyayım. - Ömer Seyfettin
-
Sarkıtmak
Saçlarını omzuna bırakmış.
-
Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak
Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu. - Cahit Uçuk
-
Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek
Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı. - Halide Edip Adıvar
-
Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak
Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim. - Refik Halit Karay
- Bıyık veya sakal uzatmak
-
Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak
Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı? - Refik Halit Karay
-
Boşamak
Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler. - Ömer Seyfettin
- Kötü bir durumda terk etmek
-
Ayrılmak, terk etmek
Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi. - Peyami Safa
-
Sınıf geçirmemek, döndürmek
Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı.
-
Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek
Başkalarına on ikiye veriyoruz ama sana onar kuruştan bırakayım. - Memduh Şevket Esendal
-
Bakılmak, korunmak için vermek
Eşyamı size bırakacağım.
-
Yanına almamak, yanında götürmemek
Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim. - Atatürk
-
Sahiplik hakkını başkasına vermek
Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış.
- Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak
-
Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek
İz bırakmak. Leke bırakmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- bırak Allah'ını seversen
- bırak ki
- bıraktığı (veya bağladığı) yerde (veya çayırda) otlamak
BALKIMAK
- Parlamak, parıldamak
- Şimşek çakmak
- Su halkalanmak, dalgalanmak
- Organ, kesik kesik ağrımak, sancımak