BIÇAKLATMAK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

BIÇAKLATMAK harflerini içeren 8 harfli 24 kelime bulunuyor. 8 harfli BIÇAKLATMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ATLAMBAÇ14, BATAKÇIL14, AÇIKLAMA13, AÇKILAMA13, ÇITLAMAK13, ÇAKILMAK13, ÇAKMAKLI13, ÇATILMAK13, KAÇILMAK13, BALKIMAK12, BAKILMAK12, ÇALKATMA12, ÇALKAMAK12, ÇATLAMAK12, KALTAKÇI12, BATAKLIK11, TABAKALI11, TABAKLIK11, ATKILAMA10, KITLAMAK10, KATILMAK10, TIKLAMAK10, TAKILMAK10, KATLAMAK9

KATLAMAK

[-i]

  • Kâğıt, kumaş vb. nesneleri üst üste kat oluşturacak biçimde bükmek

    Gazeteleri itina ile katlayıp cebine koydu. - Sait Faik Abasıyanık

  • Arttırarak çoğaltmak

    Parasını ikiye katladı.

ATKILAMA

[isim]

  • Atkılamak işi, argaçlama

KITLAMAK

[-i]

  • Isırmak

[mecaz]

  • İncitmek

KATILMAK

[-e]

[nesnesiz]

  • Katma işi yapılmak

    Süte su katılmış.

  • Bir topluluğa girmek, iştirak etmek, iltihak etmek

    Üç dört ev ötedeki boş arsada çocukların oyunlarına katıldım. - Necati Cumalı

  • Ortak olmak, benimsemek

    Her konuya kibar bir ses ve bir iki sözcükle katılmak özenindeydi. - Çetin Altan

[mecaz]

  • Hak vermek

    Bu çekilmenin bir yanıltmaca olabileceğini söyleyen komutanlarına katılmadı. - Nezihe Araz

[nesnesiz]

  • Aşırı derecede gülme, ağlama, gıdıklanma, korkma vb. tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılmasından dolayı soluk kesilmek

    Babam biraz surat astı ama anam katıldı gülmekten. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katıla katıla ağlamak
  • katıla katıla gülmek

TIKLAMAK

[-i]

  • Bir yere hafifçe vurarak `tık` sesi çıkarmak

    Girmeden önce kapıyı tıkladı.

[-e]

  • Bilgisayarda, ağ sayfalarında bağlantılara ulaşmak amacıyla fare ile düğmeye veya bağlantı adresine dokunmak, kliklemek

TAKILMAK

[nesnesiz]

  • Takma işi yapılmak

    O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı. - Ayla Kutlu

[-e]

  • Bir yere iliştikten veya dokunduktan sonra oradan kurtulamamak

    Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı. - Osman Cemal Kaygılı

[-e]

  • Engelle karşılaşıp geçici olarak işlemez duruma gelmek

    İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu. - Haldun Taner

[-e]

  • Bir yerde bir süre kalmak, oyalanmak

    Yolda bir arkadaşına takıldı.

[-e]

[mecaz]

  • Olumsuz veya aksayan, eksik bir yanını görerek üstünde durmak

    Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum. - Nezihe Meriç

[-e]

[mecaz]

  • Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak

    İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır. - Haldun Taner

[-e]

[argo]

  • Biriyle, bir toplulukla sık sık birlikte olmak, onlara katılmak

[-e]

[argo]

  • Kahvehane, meyhane vb.ne sık sık gitmek, eğlenmek

[-e]

  • Birinin sürekli peşinden gitmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takılıp kalmak

BATAKLIK

[isim]

  • Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge, aynaz, azmak

    Stadyuma, mekteplere yakın, onların burnu dibinde olan bu dere, hakikatte bir bataklıktır. - Nazım Hikmet

[mecaz]

  • Uygunsuz ve kötü, ahlak dışı durum

    Bizler kendisini bu bataklıktan kurtarmak için fazlasını bile yaptık. - Etem İzzet Benice

Birleşik Kelimeler: bataklık ardıcı, bataklık baykuşu, bataklık çulluğu, bataklık gazı, bataklık keteni, bataklık kırlangıcı, bataklık kuşları, bataklık nergisi

TABAKALI

[sıfat]

  • Tabakası olan, katmanlı

TABAKLIK

[isim]

  • Tabak koymaya yarayan ve üst üste birkaç kattan oluşan raf

[isim]

  • Tabaklama, tabaklama işi, debagat

BALKIMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Parlamak, parıldamak
  • Şimşek çakmak
  • Su halkalanmak, dalgalanmak
  • Organ, kesik kesik ağrımak, sancımak

BAKILMAK

[-e]

[nesnesiz]

  • Bakma işine konu olmak veya bakma işi yapılmak

    Uzaktan bakıldığında, asabi ve çirkin bir cadıyı andırıyordu. - Ayşe Kulin

ÇALKATMA

[isim]

  • Çalkatmak işi

ÇALKAMAK

[-i]

  • Çalkalamak

    Dişim ağrıyor, rakı ile ağzımı çalkadım. - Ömer Seyfettin

[nesnesiz]

  • Tahıl elemek

ÇATLAMAK

[nesnesiz]

  • Parçaları ayrılıp dağılmayacak bir biçimde yarılmak

    Eğer çay doldururken bardak çatlarsa, üzerlerinde nazar olduğuna hükmeder, gidip bir koşu ateşte tuz çevirirdi. - Elif Şafak

  • Bir yüzeyde kırışıklar, çizgiler oluşmak

    Meşin ciltlerin çoğu kıvrılmış, bir kısmı da arkalarından çatlamıştı. - Ahmet Hamdi Tanpınar

[mecaz]

  • Aşırı yemekten, içmekten, yorgunluktan, ağlamaktan ölecek duruma gelmek veya ölmek

[-den]

[mecaz]

  • Sıkıntı, sevinç, yalnızlık, heyecan, sabırsızlık, kıskançlık vb. ruhsal durumları aşırı derecede duymak

    Neredeyse sevincinden yüreği çat deyip ortasından çatlayacaktı. - Yaşar Kemal

  • Ses pürüzlü, bozuk çıkmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çatladın mı?
  • çatlasa da (veya çatlasa da patlasa da)

KALTAKÇI

[isim]

  • Kaltak yapan kimse