BÜZÜŞÜVERMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
BÜZÜŞÜVERMEK harflerini içeren 5 harfli 39 kelime bulunuyor. 5 harfli BÜZÜŞÜVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
BÜKÜŞ14,
ERMEK
-
Erişmek
Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. - Necati Cumalı
- Kavuşmak
-
Yetişip dokunmak
Eli tavana ermek.
- İnsan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek
-
Ürün olgunlaşmak
Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü
- Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- erdiğine erer, ermediğine taş atar
Birleşik Kelimeler: aşermek
KEREM (Kelime Kökeni: Arapça kerem)
- Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
-
Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik, eli açıklık, lütuf
Bir başka kerem beklemez artık gelecekten. - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kerem buyurun (veya eyleyin)
- kerem etmek
Birleşik Kelimeler: kerem sahibi
KEMER (Kelime Kökeni: Farsça kemer)
-
Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı
Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı. - Peyami Safa
- Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü
- Emniyet kemeri
-
Tümsekli
Kemer burun.
-
Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı
Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri.
- Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
-
İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı
Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. - Oğuz Atay
- Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak
Ata Sözleri ve Deyimler
- kemer (veya kemerini) sıkmak
- kemeri dolu olmak
Birleşik Kelimeler: kemer bağlama, kemer gözü, kemer patlıcanı, bel kemeri, emniyet kemeri, su kemeri
- Antalya iline bağlı ilçelerden biri
- Burdur iline bağlı ilçelerden biri
KEMRE
- Gübre, tezek
- Deride kalınlaşmış kir tabakası
- Başta olan kepek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kemre bağlamak
MEREK
- Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır
ŞEKER (Kelime Kökeni: Farsça şeker)
- Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı
-
Bu madde katılarak yapılmış lokum, akide, çikolata vb. tatlı yiyeceklerin genel adı
Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan, iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu. - Lâtife Tekin
-
Şeker hastalığı
Yirmi gün evvel ameliyat edildiği hâlde biraz şekeri görüldüğü için henüz taburcu edilememişti. - Haldun Taner
-
Sevimli, cana yakın ve güzel
Hele bak, ne şeker şey!
Ata Sözleri ve Deyimler
- şeker gibi
- şekeri kestirmek
- şekerim!
Birleşik Kelimeler: şeker ağacı, şeker aktarması, Şeker Bayramı, şeker fasulyesi, şeker hastalığı, şeker kamışı, şeker pancarı, şekerpare, şekerrenk, esmer şeker, gizli şeker, gülbeşeker, kesme şeker, küp şeker, toz şeker, akide şekeri, badem şekeri, bayram şekeri, bonbon şekeri, çay şekeri, elma şekeri, horoz şekeri, kestane şekeri, kıtlama şekeri, kişniş şekeri, leblebi şekeri, lohusa şekeri, mevlit şekeri, meyve şekeri, nane şekeri, nikâh şekeri, nişasta şekeri, nöbet şekeri, pamuk şekeri, peynir şekeri, pudra şekeri, süt şekeri, üzüm şekeri
ÜRKME
- Ürkmek işi, tevahhuş
ÜREME
- Üremek işi
- Canlıların cinsel hücrelerinin birleşmesinden ortaya çıkan tohumla veya doğrudan doğruya oluşturdukları sporlarla çoğalmaları, tenasül
Birleşik Kelimeler: üreme organları, döllenmesiz üreme, eşeyli üreme, eşeysiz üreme, kendiliğinden üreme
ZEKER (Kelime Kökeni: Arapça ẕeker)
- Erkeklik organı
EŞMEK
-
Toprağı veya toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak
Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın / Üşüyorsan eşiver mangalı, eş, eş de ısın - Mehmet Akif Ersoy
- Araştırmak, incelemek
- At hızlı gitmek
EZMEK
-
Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek
Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. - Enis Behiç Koryürek
-
Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek
Rüzgârın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar. - Sait Faik Abasıyanık
-
Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek
Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek.
-
Üzmek, sıkıntıya sokmak
Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir. - Aka Gündüz
-
Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak
Bu yol hayvanı ezdi.
-
Yenmek, sindirmek
Düşmanı ezmek.
-
Harcamak
Paraları bir haftada ezerim. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- ez de suyunu iç
- ezip büzmek
Birleşik Kelimeler: ezimevi, elezer, özezer, karıncaezmez
REŞME
- Hayvanın başlığı, yuları ve gemi
- Atların koşum takımlarına gümüş ve altın yaldızlı pullarla yapılan süsleme
- Konfeksiyonda düz dikiş yapan bir makine türü
BÜKME
- Bükmek işi
- Bükülmüş kaytan veya iplik
- Vücudun bir bölümünü yanındaki bölüm üzerine kıvırma, germe karşıtı
Birleşik Kelimeler: gıcırı bükme
BEZEK
- Süs, ziynet
- Bir eseri süslemeye yarayan motiflerin her biri
BEŞER (Kelime Kökeni: Arapça beşer)
-
İnsanoğlu, insan
Beşer denen kuş doymaz itilalara. - Tevfik Fikret
Ata Sözleri ve Deyimler
- beşer şaşar
Birleşik Kelimeler: benibeşer, fevkalbeşer
- Beş sayısının üleştirme sayı sıfatı
- Her birine beş, her defasında beşi bir arada
Birleşik Kelimeler: üçer beşer