BÜZMEK ile Oluşan Kelimeler (BÜZMEK Kelime Türetme)

BÜZMEK harflerinden oluşan 22 kelime bulunuyor. BÜZMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Büzmek kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

BÜZMEK14

5 Harfli Kelimeler

BÜZME13, ÜZMEK11, BÜKME10

4 Harfli Kelimeler

BEZM10, MÜZE10, ÜZME10, KÜME7

3 Harfli Kelimeler

BÜZ10, BEZ8, BÜK7, ZEM7, KEZ6, BEK5, EKÜ5, KEM4

2 Harfli Kelimeler

ZE5, BE4, EM3, ME3, EK2, KE2

EK

[isim]

  • Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça

    Yazının ekleri.

  • Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave

    Gazetenin haftalık sanat ve edebiyat eki.

  • Sonradan katılan, yapılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri
  • İki borunun birbirine birleştirildiği yer

[sıfat]

  • Eklenmiş, katılmış

    Okul müdürüyken okulun ek inşaatında hamallarla birlikte çalışmış. - Haldun Taner

[dil bilgisi]

  • Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan, başa, sona veya kelimenin içine eklenebilen, bağımlı dil bilgisi ögeleri, lahika

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ek bent olmak
  • ekini belli etmemek

Birleşik Kelimeler: ek bileziği, ek bütçe, ek ders, ek eylem, ek fiil, ek görev, ek gün, ek kart, ek kök, ek oylum, ek ödenek, ek poliçe, ek süre, ek tahsisat, iç ek, işlek ek, ön ek, son ek, aidiyet eki, bildirme eki, çekim eki, çoğul eki, çokluk eki, durum eki, edilgenlik eki, eşitlik eki, hâl eki, ilgi eki, iyelik eki, kişi eki, küçültme eki, nispet eki, olumsuzluk eki, soru eki, şahıs eki, topluluk eki, türetme eki, yapım eki, yokluk eki, yön eki, yön gösterme eki, zaman eki, çatı ekleri

KE

  • Türk alfabesinin on dördüncü harfinin adı, okunuşu

EM

[isim]

[halk ağzında]

  • İlaç, merhem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eme seme yaramamak
  • eme yaramak

ME

  • Türk alfabesinin on altıncı harfinin adı, okunuşu

[isim]

  • Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses

    Kara koyun kuzular kuzulamaz / Me deme - Fazıl Hüsnü Dağlarca

KEM (Kelime Kökeni: Farsça kem)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Kötü, fena (göz, söz vb.)
  • Noksan, eksik

    Kem akçe.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kem söz, kalp (veya kem) akçe sahibinindir

Birleşik Kelimeler: kem göz

BE

  • Türk alfabesinin ikinci harfinin adı, okunuşu

[ünlem]

  • `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü

    Namluna dayanır, yola dalarsın / Duruşun bakışın yaman, be Ali! - Faruk Nafiz Çamlıbel

[kimya]

  • Berilyum elementinin simgesi

BEK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Sert, katı
  • Sağlam

[isim]

[spor]

  • Savunma oyuncusu

    Bekle haf genel olarak gol atmaz, alkışlanmaz, göklere çıkarılmaz. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: sağ bek, sol bek

[isim]

  • Hava gazı lambasının ucu

EKÜ (Kelime Kökeni: Fransızca écu)

[isim]

[eskimiş]

  • Avro

ZE

  • Türk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfinin adı, okunuşu

KEZ

[isim]

  • Bazı sayı sıfatlarıyla birlikte kullanılarak bir olayın ve olgunun her bir tekrarlanışını bildiren söz, defa, kere, sefer, yol

    İki kez İstanbul'a gittim.

Birleşik Kelimeler: bin kez, çoğu kez

KÜME

[isim]

  • Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup

    Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler. - Nabizade Nâzım

  • Tümsek biçimindeki yığın
  • Tomar

[eğitim bilimi]

  • Bir sınıfta öğrencilerin, belli bir eğitim ve öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım veya öbek

[spor]

  • Durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belli sayıdaki takımdan oluşturulan alt grup

[spor]

  • Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı gruplarının her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kümeden düşmek
  • kümeye çıkmak

Birleşik Kelimeler: küme bulut, küme çalışması, bir küme, boş küme, çift küme, denk küme, toplumsal küme, üst küme, ayrık kümeler, öncüller kümesi, yıldız kümesi

BÜK

[isim]

  • Dönemeç
  • Akarsu kıyılarındaki verimli tarlalar, büklük
  • Ovada veya dere kıyısında çalı ve diken topluluğu
  • Böğürtlen

ZEM (Kelime Kökeni: Arapça ẕemm)

[isim]

[eskimiş]

  • Bir kimseyi kötüleme, yerme, yergi

Birleşik Kelimeler: zemmetmek

BEZ (Kelime Kökeni: Arapça bezz)

[isim]

  • Pamuk veya keten ipliğinden yapılan dokuma, çaput

    Arkamıza kefenimsi bezler geçirip kuşakla bağladılar. - Falih Rıfkı Atay

  • Pamuktan, düz dokuma
  • Herhangi bir cins kumaş

    Çadır bezi. Yelken bezi.

  • Herhangi bir iş için kullanılan dokuma

[sıfat]

  • Kumaş veya dokumadan yapılmış

    Botlarımı çıkartırken yatağın altında Mine'nin bez terliklerini görüyorum. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bez alırsan Mısır'dan, kız alırsan asilden
  • bez bağlamak
  • bezi herkesin arşınına göre vermezler
  • bezini yıkamak

Birleşik Kelimeler: gazlı bez, ham bez, kozalaksı bez, sarı bez, soğuk bez, Amerikan bezi, bal özü bezi, baş bezi, bombe bezi, branda bezi, bulaşık bezi, çadır bezi, çocuk bezi, el bezi, etek bezi, Japon bezi, kaput bezi, kefen bezi, namaz bezi, pamuk bezi, sargı bezi, sofra bezi, şeytan bezi, Şile bezi, taharet bezi, toz bezi, ütü bezi, yelken bezi

[isim]

[biyoloji]

  • İçinden geçen kandan veya öz sudan bazı maddeler ayırarak salgı oluşturan organ

    Tükürük bezleri. Pankreas bezi.

Birleşik Kelimeler: bez tüyler, ak kan bezi yangısı, böbrek üstü bezi, dil altı bezleri, er bezi, iç salgı bezi, kalkan bezi, kulak altı bezi, meme bezi, paratiroit bezi, ter bezi, tiroit bezi, yağ bezi, gözyaşı bezleri, tükürük bezleri, yağ bezleri

BÜKME

[isim]

  • Bükmek işi
  • Bükülmüş kaytan veya iplik

[spor]

  • Vücudun bir bölümünü yanındaki bölüm üzerine kıvırma, germe karşıtı

Birleşik Kelimeler: gıcırı bükme