BÜYÜSÜZ ile Oluşan Kelimeler (BÜYÜSÜZ Kelime Türetme)

BÜYÜSÜZ harflerinden oluşan 5 kelime bulunuyor. BÜYÜSÜZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Büyüsüz kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

BÜYÜSÜZ21

4 Harfli Kelimeler

BÜYÜ12

3 Harfli Kelimeler

BÜZ10, YÜZ10

2 Harfli Kelimeler

ÜS5

ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)

[isim]

[matematik]

  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

[isim]

[eskimiş]

  • Kök, asıl, temel, esas
  • Bazı görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım yerleri, servis alanları olan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer

    Memleket sağlam bir hareket üssü hâlinde kalmalıdır. - Falih Rıfkı Atay

[askerlik]

  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü

BÜZ (Kelime Kökeni: Fransızca buse)

[isim]

  • Künk

YÜZ

[isim]

  • Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 100 ve C rakamlarının adı

[sıfat]

  • On kere on, doksan dokuzdan bir artık
  • Kere, kat vb. kelimeler ile birlikte kullanılarak yapılan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatan söz

    Hikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü. - Sermet Muhtar Alus

Birleşik Kelimeler: yüzbaşı, yüzbeşlik, yüz binlerce, yüz binlik, yüz kere, yüznumara, yüz para, yüzyıl, yüzde yüz

[isim]

  • Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat

    Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. - Sait Faik Abasıyanık

  • Yüzey

    Suyun yüzünde.

  • Kesici araçlarda ağız

    Bıçağın keskin yüzü.

  • Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü
  • Yorgana ve yastığa geçirilen kılıf
  • Bir şeyin görünen bölümünde kullanılan kumaş

    Yorgan yüzü. Kanepenin yüzü.

  • Birinin görülegelen veya umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret

    Ne yüzle? Yüzü olmamak.

  • Nedeniyle, sebebiyle

    Bu yüzden Fuat Köprülü ile çatışmaya başlamışlardı gazetelerde. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Yan, taraf
  • Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biri

    Ön yüz. Yan yüz. Arka yüz.

[mecaz]

  • Utanma

    Adamda yüz yok ki!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yüz bulmak
  • yüz bulunca astar istemek
  • yüz çevirmek
  • yüze çıkmak
  • yüze duramamak
  • yüze gelmek
  • yüze gülmek
  • yüz etmek
  • yüze vurmak
  • yüz geri etmek
  • yüz göstermek
  • yüz kızartmak
  • yüz kızdırmak
  • yüz surat davul derisi (veya mahkeme duvarı)
  • yüz sürmek
  • yüz takınmak
  • yüz tutmak
  • yüz tutmak
  • yüzü açılmak
  • yüzü asılmak
  • yüzü düşmek
  • yüzü görmemek
  • yüzü gözü açılmak
  • yüzü gülmek
  • yüzü kâğıt gibi olmak
  • yüzü kalmamak
  • yüzü karışmak (veya allak bullak olmak veya alabora olmak)
  • yüzü kasap süngeriyle silinmiş
  • yüzü kızarmak
  • yüzü kireç gibi olmak (veya ağarmak)
  • yüzü kireç kesilmek
  • yüzünden akmak
  • yüzünden düşen bin parça olmak
  • yüzünden kan damlamak
  • yüzünden okumak
  • yüzüne bağırmak
  • yüzüne bakamaz olmak
  • yüzüne bakılacak gibi olmak
  • yüzüne bakılır olmak
  • yüzüne bakılmaz olmak
  • yüzüne bakmamak
  • yüzüne bakmaya kıyamamak
  • yüzüne bir daha bakmamak
  • yüzüne duramamak
  • yüzüne gözüne bulaştırmak
  • yüzüne gülmek
  • yüzüne hasret kalmak
  • yüzüne kan gelmek
  • yüzüne karşı
  • yüzüne su çarpmak
  • yüzüne tükürseler yağmur yağıyor sanır
  • yüzüne vurmak (veya çarpmak)
  • yüzüne yazmak
  • yüzünü ağartmak
  • yüzünü buruşturmak (veya ekşitmek)
  • yüzünü duvara yapıştırmak
  • yüzünü gören cennetlik
  • yüzünü görmemek
  • yüzünü gözünü açmak
  • yüzünü güldürmek
  • yüzünü kara çıkarmak
  • yüzünü karartmak
  • yüzünü kızartmak
  • yüzünü kızartmak (veya kızdırmak)
  • yüzünün derisi kalın
  • yüzünün derisi yere geçmek
  • yüzünü şeytan görsün
  • yüzünü unutmak
  • yüzünü yere getirmek (veya geçirmek)
  • yüzünüze güller
  • yüzü olmamak
  • yüzü sararmak
  • yüzü seçilmemek
  • yüzü sıcak olmak
  • yüzü soğuk olmak
  • yüzü suyu hürmetine
  • yüzü suyuna
  • yüzü tutmamak
  • yüzü yazılı kalmak
  • yüzü yere gelmek (veya geçmek)
  • yüz verince astar istemek
  • yüz vermemek
  • yüz yapmak
  • yüz yazmak
  • yüz yüzden utanır

Birleşik Kelimeler: yüz akı, yüzbeyüz, yüz görümlüğü, yüz göz, yüz havlusu, yüz kalıbı, yüz kaplama, yüz karası, yüz kızartıcı suç, yüz kiri, yüz ölçümü, yüz sabunu, yüzsuyu, yüzüstü, yüz yazısı, yüz yüze, yüze gülücü, yüze soğurma, yüzü ak, yüzü asık, yüzü kara, yüzükoyun, yüzü pek, yüzü yerde, yüzü yumuşak, arayüz, arka yüz, çatık yüz, dış yüz, eğri yüz, ekşi yüz, güler yüz, içyüz, iç yüz, kara yüz, paralel yüz, ters yüz, o yüzden, şu yüzden, gökyüzü, ters yüzü, yeryüzü, yorgan yüzü, eli yüzü düzgün, eli yüzü temiz

BÜYÜ

[isim]

  • Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, efsun, sihir, füsun, bağı

    Akkız Ana, Hasan'a gönül vermenin bir büyü olduğunu, ne kadar anlatmışsa da kâr etmemiş. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Karşı durulamaz güçlü etki

    Ondan tüten görünmez bir büyünün içinde titriyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • büyü bozmak
  • büyü bozulmak
  • büyüsüne kapılmak (veya tutulmak)
  • büyü yapmak

BÜYÜSÜZ

[sıfat]

  • Büyüsü olmayan, sihirsiz