BÜYÜCÜLÜK ile Oluşan Kelimeler (BÜYÜCÜLÜK Kelime Türetme)

BÜYÜCÜLÜK harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. BÜYÜCÜLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Büyücülük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

BÜYÜCÜLÜK24

6 Harfli Kelimeler

BÜYÜCÜ19, BÜKÜCÜ17, BÜYÜLÜ16, ÜLKÜCÜ15, BÜKÜLÜ14

5 Harfli Kelimeler

BÜYÜK13, YÜKLÜ11, YÜLÜK11

4 Harfli Kelimeler

BÜYÜ12, ÜLKÜ8

3 Harfli Kelimeler

BÜK7, YÜK7, KÜL5, LÜK5

KÜL

[isim]

  • Yanan şeylerden artakalan toz madde

    Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kül bağlamak
  • kül etmek
  • kül gibi
  • kül olmak
  • kül ufak olmak
  • külünü savurmak
  • kül yemek (veya yutmak)

Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü

[isim]

[eskimiş]

  • Bütün, tüm

    Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı

LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)

[isim]

[eskimiş]

  • Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

Birleşik Kelimeler: lük boyası

BÜK

[isim]

  • Dönemeç
  • Akarsu kıyılarındaki verimli tarlalar, büklük
  • Ovada veya dere kıyısında çalı ve diken topluluğu
  • Böğürtlen

YÜK

[isim]

  • Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi

    Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir. - Falih Rıfkı Atay

  • Bir şeyin ağırlığı
  • Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar

    Bir araba yükü odun.

  • Eşya

    Bütün yükü bu bavul.

[mecaz]

  • Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev

    Ben bu yükün altına giremem. Bu yüke herkes katlanamaz.

[mecaz]

  • Tedirginlik veren şey, engel

[fizik]

  • Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı

[tarih]

  • Yüz bin kuruşluk mal veya tutar

    Mademki öyledir, bir yük getirip satan herkes iki akçe versin. - Tarık Buğra

[halk ağzında]

  • Doğacak bebek

[eskimiş]

  • Yüklük

    Haydi şu yüke giriver!.. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yük altına girmek
  • yük olmak
  • yükte hafif pahada ağır
  • yükünü almak
  • yükünü çekmek
  • yükünü tutmak
  • yük vurmak

Birleşik Kelimeler: yük arabası, yük asansörü, yükçeker, yük gemisi, yük hayvanı, yük katarı, yük odası, yük treni, yük vagonu, aşırı yük, baz yük, dökme yük, kuru yük, serbest yük, deve yükü, kar yükü, rüzgâr yükü

ÜLKÜ

[isim]

  • Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal

    Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. - Atatürk

  • İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, mefkûre, ideal, vizyon

    Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri! - Halide Edip Adıvar

[felsefe]

  • Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal

YÜKLÜ

[sıfat]

  • Yükü olan, mahmul
  • Yapılacak işi çok olan

    O çok yüklü, bu işi başkasına verelim.

  • Çok çalışmayı gerektiren

    Bu yılki ders programı çok yüklü.

  • Çok fazla, pek çok

    Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi. - İhsan Oktay Anar

  • Bir duyguyu, bir olguyu içinde veya üzerinde fazlaca bulunduran

    Romanları, denemeleri hep kültürle yüklü ve A. Hamdi'nin kişiselliği kadar çok yanlı, zengindi. - Haldun Taner

[argo]

  • Çok sarhoş

[argo]

  • Paralı, varlıklı

[halk ağzında]

  • Gebe

Birleşik Kelimeler: dağarcığı yüklü

YÜLÜK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Ustura ile kesilmiş (kıl)

BÜYÜ

[isim]

  • Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, efsun, sihir, füsun, bağı

    Akkız Ana, Hasan'a gönül vermenin bir büyü olduğunu, ne kadar anlatmışsa da kâr etmemiş. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Karşı durulamaz güçlü etki

    Ondan tüten görünmez bir büyünün içinde titriyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • büyü bozmak
  • büyü bozulmak
  • büyüsüne kapılmak (veya tutulmak)
  • büyü yapmak

BÜYÜK

[sıfat]

  • Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı

    Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram)

    Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti. - Peyami Safa

  • Niceliği çok olan

    Benim büyük kalabalıklara karşı ürkekliğim vardır. - Reşat Nuri Güntekin

  • Üstün niteliği olan

    Molière büyük adammış, yeryüzüne gelmiş kişilerin en büyüklerinden biri. - Nurullah Ataç

  • Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş

    Büyüklerin tandır sefasına ayıracak zamanları yoktu. - Ayla Kutlu

[mecaz]

  • Önemli

    Ömrünün tek ve büyük oyunu bitmişti. - Tarık Buğra

[isim]

  • Büyük abdest

[isim]

[mecaz]

  • Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • büyük (söz) söylemek
  • büyük balık küçük balığı yutar
  • büyük başın derdi büyük olur
  • büyük gelmek
  • büyük görmek (veya bilmek veya tutmak)
  • büyük laf etmek
  • büyükle büyük, küçükle küçük olmak
  • büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek
  • büyük lokma ye büyük söz söyleme
  • büyük oynamak
  • büyük sözüme tövbe!
  • büyükten büyüğe
  • büyük yemin etmek

Birleşik Kelimeler: büyük abdest, büyük aile, büyük amiral, büyükana, büyükanne, Büyükayı, büyükbaba, büyükbaş, büyük boy, büyük çember, büyük dalga, büyük defter, büyükelçi, büyük hanım, büyük harf, büyük kalori, büyük kan dolaşımı, büyük mağaza, büyük mevlit ayı, büyük orta, büyük önerme, büyük para, büyükpeder, büyük sesli uyumu, büyükşehir, büyük tansiyon, büyük terim, büyük tövbe ayı, büyük ünlü uyumu, ağzı büyük, burnu büyük, küçüklü büyüklü

BÜKÜLÜ

[sıfat]

  • Bükülmüş olan

ÜLKÜCÜ

[sıfat]

  • Bir ülküye çıkar gütmeden bağlı olan, idealist

    Bunların aralarında ülkücü ve vatanlarını canlarından binkat fazla seven gazeteciler, yazarlar vardı. - Tarık Buğra

BÜYÜLÜ

[sıfat]

  • Kendisine büyü yapılmış (kimse)
  • Büyü gücü olan, sihirli, afsunlu, efsunlu, füsunlu, füsunkâr, efsunkâr, sihirkâr

[mecaz]

  • Çok etkileyici

    Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak / Rüyalarım kadar sade, güzeldin - Ahmet Hamdi Tanpınar

BÜKÜCÜ

[isim]

  • Ağaç veya kontrplakları kalıpla, elle bükerek şekil veren kimse

BÜYÜCÜ

[isim]

  • Büyü yapan kimse, bağıcı, afsuncu, efsuncu, afsuncu, sihirbaz

[mecaz]

  • Çevresindekileri çabuk ve güçlü olarak etkileyen kimse

    O ne yaman büyücüdür, şeytan tüyü var herifte. - Refik Halit Karay

BÜYÜCÜLÜK

[isim]

  • Büyücünün yaptığı iş, bağıcılık, efsunculuk, afsunculuk, sihirbazlık