BUĞULAŞTIRICI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

BUĞULAŞTIRICI harflerini içeren 5 harfli 51 kelime bulunuyor. 5 harfli BUĞULAŞTIRICI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAĞCI18, BAĞIŞ18, TUĞCU17, BUĞUR16, UĞRAŞ16, BUĞRA15, BAĞIR15, BAĞIL15, BAĞIT15, BAĞLI15, AĞILI14, TUĞLU14, AŞICI13, TUĞLA13, TUĞRA13, BICIL12, BURCU12, BULUŞ12, CIBIL12, BARCI11, BARIŞ11, BALCI11, BATIŞ11, BAŞLI11, ŞUBAT11, ARICI10, AŞIRI10, AŞILI10, ATICI10, ACILI10, ALICI10, IŞTIR10, ILICA10, TURŞU10, ARTIŞ9, BUTLU9, BULUT9, ŞATIR9, TIRAŞ9, TAŞLI9, TAŞIL9, CARLI9, BARUT8, BATUR8, BATIL8, RABIT8, TURBA8, TABUR8, ATILI7, TIRIL7, ILTAR6

ILTAR

[isim]

[halk ağzında]

  • Çoban köpeklerinin boğazına takılan çivili demir

ATILI

[sıfat]

  • Atılmış, ertelenmiş, tehirli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • atılı bulunmak

TIRIL

[sıfat]

[teklifsiz konuşmada]

  • Çıplak ve zayıf

[mecaz]

  • Parasız, züğürt

    Validenin hâli malum ... O benden tırıl... - Ercüment Ekrem Talu

BARUT (Kelime Kökeni: Farsça bārūd)

[isim]

  • Ateşli silahla bir merminin atılmasına veya herhangi bir aracın fırlatılmasına yarayan, patlayıcı madde

    Dev boylu fetih askerleri, kollarının sert derilerine iğnelerle yazdırır, barutla ovdurur, dövme yaparlardı. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • barut gibi
  • barut kesilmek (veya olmak)
  • barut kokusu gelmek
  • barutla oynamak

Birleşik Kelimeler: barut esmeri, barut fıçısı, barut hakkı, baruthane, barut kabağı, barut rengi

BATUR

[isim]

  • Bahadır

BATIL (Kelime Kökeni: Arapça bāṭil)

[sıfat]

  • İnançlar bakımından gerçek olmayan
  • Çürük, temelsiz, asılsız
  • Boş, beyhude
  • Geçersiz

    Bütün kıymet hükümlerinin batıl ve bütün ölçülerin bozuk olduğunu ispat yolunda birbiriyle müsabaka eden muharrir ve mütefekkirlerin adedi, o devirde, sayılmayacak kadar çoktu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: batıl inanç, batıl itikat

RABIT (Kelime Kökeni: Arapça rabṭ)

[isim]

[eskimiş]

  • Bağ, bağlama

[dil bilgisi]

  • Bağlaç

Birleşik Kelimeler: rabıt edatı, raptetmek, zapturapt

TURBA (Kelime Kökeni: Fransızca tourbe)

[isim]

  • Az çok kömürleşmiş bitkilerden oluşan yakıt

TABUR

[isim]

[askerlik]

  • Dört bölükten kurulan, bir binbaşının komutasındaki asker birliği

    Gönderilecek askerin sekiz tabur olmasında büyük isabet vardır. - Salâh Birsel

  • Küme, yığın, grup

Birleşik Kelimeler: bir tabur, amele taburu

ARTIŞ

[isim]

  • Artma işi, artım

    Bu artış nicelik bakımından olduğu kadar nitelikte de görüldü. - Metin And

BUTLU

[sıfat]

  • Budu olan

Birleşik Kelimeler: etli butlu

BULUT

[isim]

  • Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığın

    Mavi maviydi gökyüzü / Bulutlar beyaz beyazdı / Boşluğu ve üzüntüsü / İçinde ne garip bir yazdı - Ahmet Hamdi Tanpınar

  • Herhangi bir şeyden oluşan yoğun yığın

    Ortalık sarı bir toz bulutu içinde. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]

  • Keder, endişe

    Gazi'nin şen çehresi üstünden ciddi bir düşüncenin bulutu geçer gibi oldu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bulut gibi
  • bulut olmak
  • buluttan nem kapmak

Birleşik Kelimeler: karabulut, kara bulut, katman bulut, kızgın bulut, küme bulut, saçak bulut, sedefsi bulut, yığın bulut, toz bulutu, yağmur bulutu

ŞATIR (Kelime Kökeni: Arapça şāṭir)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Neşeli, keyifli, şen

[isim]

[tarih]

  • Tören ve alaylarda padişahın, vezirin yanında yürüyen görevliler

Birleşik Kelimeler: şen şatır

TIRAŞ (Kelime Kökeni: Farsça terāş)

[isim]

  • Saç veya sakalı kesme işi, yülüme

    Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu. - Memduh Şevket Esendal

  • Erkek saçını belli bir biçim vererek kesme

    Asker tıraşı.

  • Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş saç ve sakal

    Üç günlük tıraşıyla hasta yatıyordu.

  • Bir şeyin üzerindeki pürüzleri alma, belli bir biçim vermek için yontma

[argo]

  • Yalan, asılsız, bıktırıcı, gereksiz söz

    Bırak tıraşı, doğru konuş!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tıraşa tutmak
  • tıraş etmek
  • tıraşı gelmek (veya uzamak)
  • tıraş olmak

Birleşik Kelimeler: tıraş bıçağı, tıraş fırçası, tıraş köpüğü, tıraş kremi, tıraş losyonu, tıraş makinesi, tıraş sabunu, tıraş tası, dikine tıraş, elmastıraş, heykeltıraş, kalemtıraş

TAŞLI

[sıfat]

  • İçinde taş olan, taş karışmış olan (tahıl, bakliyat vb.)

    Yağsız köpüklü ayranlar içmiş, taşlı bulgur pilavı yemişler. - Sait Faik Abasıyanık

  • Üzerinde taş bulunan

    Taşlı yol

  • Üzerinde süs taşı bulunan

    Taşlı yüzük.

Birleşik Kelimeler: kaldırım taşlı