BUYURABİLMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
BUYURABİLMEK harflerini içeren 6 harfli 44 kelime bulunuyor. 6 harfli BUYURABİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
BUYRUK12,
KARELİ
-
Karelere bölünmüş, üstünde kareleri olan, damalı, satrançlı
Dokuz kat elbiseniz arasında, iri siyah kareli elbisenizi bulamamışlar. - Necip Fazıl Kısakürek
KAMERÎ (Kelime Kökeni: Arapça ḳamerī)
- Ayla ilgili
Birleşik Kelimeler: kamerî ay, kamerî takvim, kamerî yıl
REKLAM (Kelime Kökeni: Fransızca réclame)
-
Bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol
Şehirde canlı reklam dolaştırmak hiçbirimizin aklına gelmemişti. - Reşat Nuri Güntekin
- Bu amaç için kullanılan yazı, resim, film vb
Ata Sözleri ve Deyimler
- reklam etmek
- reklam yapmak
Birleşik Kelimeler: reklam ajansı, reklam filmi, reklam kuşağı, reklam levhası, bilinçaltı reklam, gizli reklam, sanal reklam, tanıtıcı reklam
AKLİYE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳliyye)
-
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
Akliye hekimi.
- Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü
- Akılcılık
BAKİRE (Kelime Kökeni: Arapça bākire)
-
Cinsel ilişkide bulunmamış (dişi), kızoğlan, kızoğlankız, erden
Bu mahallede bakire kızları bakkal dükkânına bile yollamıyorlar. - Peyami Safa
EKÂBİR (Kelime Kökeni: Arapça ekābir)
-
Büyükler, devlet büyükleri, ileri gelenler
Kaymakam beyin hemen arkasında kalan ekâbiri umursamadan sıtma doktoru da kalkmıştı. - Tarık Buğra
-
Kendini beğenmiş kimse
Senin gibi ekâbir bir adam bu tür haberlerin peşinde koşturmaz. - Ahmet Ümit
KUMRAL
- Koyu sarı veya açık kestane rengi
-
Teni ve saçları sarıya çalan açık buğday rengi olan(kimse)
Ekrandaki Loretta, ince yapılı, uzun bacaklı, kumral, yeşil gözlüydü. - Elif Şafak
KABİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳabīle)
-
Boy (II)
Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir. - Cemil Meriç
MAKULE (Kelime Kökeni: Arapça maḳūle)
- Çeşit
- Ulam
RAKİBE (Kelime Kökeni: Arapça raḳībe)
-
Kadın rakip
Kocalarının aşkına sahip ve hâkim olmak hususundaki mübarezede kadınlar rakibelerine nispetle pek müsait olmayan bir mevkide bulunurlar. - Hüseyin Cahit Yalçın
YÂRLİK
-
Yâr olma durumu
Uysal, belli belirsiz mahzun, böylece de analığıyla, yârlik ve eşliği ile noksansız bir kadınlık özlediğini sezdirten bir mizaç... - Tarık Buğra
BİLMEK
-
Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu. - Adalet Ağaoğlu
-
Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak
Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz. - Burhan Felek
- Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
-
Tanımak, hatırlamak
Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi? - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Sanmak, varsaymak, farz etmek
Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir. - Refik Halit Karay
-
Sorumlu tutmak
Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.
-
İnanmak
Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku - Necati Cumalı
-
İşine gelmek, uygun bulmak
Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?
-
-a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.
-
Saymak
Teşekkürü borç bilirim.
Ata Sözleri ve Deyimler
- bildiğinden şaşmamak (veya kalmamak)
- bildiğini okumak
- bildiğini yapmak
- bildiğini yedi mahalle bilmez
- bildim bileli
- bilemedin (veya bilemediniz)
- bilir bilmez
- bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp
- bilmem hangi (veya kaç veya kim veya nasıl veya ne)
Birleşik Kelimeler: yolbil, değerbilmez, iyilikbilmez, kadirbilmez
EBRULİ
-
Üzerinde değişik renkler bulunan
Ebruli kumaş.
KURUMA
-
Kurumak işi
O zaman güneşe bakan bu güzelim çayırlara oturup kurumayı bekliyorduk. - Ayla Kutlu
- Boyanın çözücüsünün buharlaşması veya bağlayıcısının kimyasal tepkime gibi çeşitli yollarla sert bir film oluşması
KALBUR (Kelime Kökeni: Arapça ġirbāl)
- Tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli veya seyrek telli elek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalbura çevirmek
- kalbura dönmek
- kalburdan geçirmek
- kalbur gibi
- kalburla su taşımak
Birleşik Kelimeler: kalburabastı, kalbur kemiği, kalburüstü, mısır kalburu