[sıfat]

• Genç, toy

• Henüz evcilleşmemiş, alışmamış (hergele)

[isim]

• Derviş

[sıfat]

• İçinde kurt bulunan, kurtlanmış

  Bunlar düşmüş, buruşmuş, iyi değil, kurtludurlar. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

• Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan (kimse)

[isim]

• Oturulacak yer veya şey

• Alçak iskemle

  Üstüne konulan tandır oturağı çok kalın ve çok sağlam tahtadan fırınlanarak yapılmıştı. - Ayla Kutlu

• Bir şeyin yere gelen tarafı, taban

• Ördek

• İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti

• Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm

[sıfat]

• Bacaklarında veya başka bir yerinde, gezmesine engel olacak bir özrü olduğundan hep evde oturan (kimse), kötürüm

[denizcilik]

• Kürekli teknelerde kürekçilerin oturduğu enli tahta

[isim]

[eskimiş]

• Şehre giren şeylerden alınan vergi

[isim]

• Toyluk, acemilik

[isim]

• Bir ile üç yaş grubu için oluşturulmuş, üzerinde çeşitli biçimlerin ve uygun parçalarının bulunduğu zekâ oyunu

[isim]

[kimya]

• Atom numarası 27, atom ağırlığı 59 olan, boyacılıkta kullanılan, nikel ve demire benzeyen, gümüş renginde bir element (simgesi Co)

[sıfat]

• Kutusu olan

[sıfat]

• Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş

  Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı. - Burhan Günel

[isim]

• Tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli veya seyrek telli elek

Ata Sözleri ve Deyimler

• kalbura çevirmek
• kalbura dönmek
• kalburdan geçirmek
• kalbur gibi
• kalburla su taşımak

[sıfat]

• Muzaffer

[sıfat]

• Borusu olan

  Kapıya daha yakın bir yerde belki o yüzden girerken farkına varamadığım bir de borulu fonograf. - Attila İlhan

[sıfat]

• Boyutu olan

[isim]

• Orman veya kır bekçisi

• Kırsal bölgede güvenlik güçlerine yardımcı olan sivil görevli

[isim]

• Kutu yapan veya satan kimse