BULUNABİLMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

BULUNABİLMEK harflerini içeren 6 harfli 22 kelime bulunuyor. 6 harfli BULUNABİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAMBUL12, BUNMAK10, BUNLUK10, BULMAK10, EBABİL10, MAKBUL10, BİNMEK9, BİLMEK9, ULUMAK9, ALBENİ8, BENLİK8, BİENAL8, BELLİK8, KALBEN8, KABİLE8, KABİNE8, MAKULE8, MANUEL8, MENKUL8, ANEMİK7, KEMANİ7, MAKİNE7

ANEMİK (Kelime Kökeni: Fransızca anémique)

[sıfat]

[tıp]

  • Kansız

    Kafa işlerimizin anemik bir soluklukta oluşunda yemeğe düşkünlüğümüzün rolü sanıldığından daha fazladır. - Haldun Taner

KEMANİ (Kelime Kökeni: Farsça kemān + Arapça -ī)

[isim]

[eskimiş]

  • Alaturka müzikte keman çalan kimse

MAKİNE (Kelime Kökeni: İtalyanca macchina)

[isim]

[teknik]

  • Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü

    Tıraş makineleri ile usturalar çekmecelerde dururdu. - Necati Cumalı

  • Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması

    Saatin makinesi. Gramofonun makinesi.

[halk ağzında]

  • Araba, otomobil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • makine çekmek
  • makine gibi
  • makine gibi adam
  • makineyi bozmak

Birleşik Kelimeler: makine dolabı, makine gücü, makine odası, makine parkı, makine yağı, buharlı makine, adres makinesi, alev makinesi, balya makinesi, buhar makinesi, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, çay makinesi, çekiç makinesi, çıpır makinesi, çoğaltma makinesi, daktilo makinesi, dikiş makinesi, diyaliz makinesi, fotoğraf makinesi, hava boşaltma makinesi, hesap makinesi, indükleme makinesi, kahve makinesi, kalandır makinesi, kambura makinesi, kaynak makinesi, kuluçka makinesi, kurutma makinesi, külhan makinesi, nakış makinesi, pastav makinesi, püskürtme makinesi, reşme makinesi, sağım makinesi, sıra makinesi, silme makinesi, silindir makinesi, sürfile makinesi, teksir makinesi, tınaz makinesi, tıraş makinesi, tost makinesi, ücretlendirme makinesi, ütü makinesi, yalan makinesi, yaprak makinesi, yayık makinesi, yazı makinesi, zikzak makinesi

ALBENİ

[isim]

[mecaz]

  • Çekicilik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • albenisi olmak
  • albeni vermek

BENLİK

[isim]

  • Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey, kendilik, şahsiyet

    Küçük veya büyük çapta ama mutlaka dürüst, namuslu bir iş adamı olmak hırsı bütün benliğini sardı. - Tarık Buğra

  • Kendi kişiliğine önem verme, kişiliğini üstün görme, kibir, gurur

Ata Sözleri ve Deyimler

  • benliğinden çıkmak
  • benliği yoğurmak

Birleşik Kelimeler: benlik çatışması, benlik davası, benlik ikileşmesi, benlik yitimi

BİENAL (Kelime Kökeni: Fransızca biennal)

[zarf]

  • Yılaşırı

BELLİK

[isim]

  • İşaret, marka
  • Ayraç

KALBEN (Kelime Kökeni: Arapça ḳalben)

[zarf]

[eskimiş]

  • İçten, gönülden gelerek, yürekten

    Kalben bana nasıl ahmak dediğine dikkat etmemek mümkün değildi. - Halit Ziya Uşaklıgil

KABİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳabīle)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Boy (II)

    Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir. - Cemil Meriç

KABİNE (Kelime Kökeni: Fransızca cabinet)

[isim]

  • Bakanlar Kurulu, hükûmet
  • Hekim muayenehanesi

    Rengi doktor kabinelerinin kapılarındaki cilalı siyah levhalar gibi parlıyor. - Aka Gündüz

  • Kabin

    Bir kabineye girip soyundum. - Sait Faik Abasıyanık

  • Hela

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kabine çekilmek
  • kabine düşmek

MAKULE (Kelime Kökeni: Arapça maḳūle)

[isim]

[eskimiş]

  • Çeşit

[felsefe]

[mantık]

  • Ulam

MANUEL (Kelime Kökeni: Fransızca manuel)

[sıfat]

  • Elle işletilen

[isim]

  • El kitabı

MENKUL (Kelime Kökeni: Arapça menḳūl)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Bir yerden bir yere taşınabilen (mal)
  • Ağızdan ağıza geçerek gelmiş, söylenegelmiş

    Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi bu armağanlar onların eksik olan kabiliyetlerinin bir çeşit icazeti oluyor. - Haldun Taner

[isim]

[hukuk]

  • Taşınır

Birleşik Kelimeler: menkul kıymetler

BİNMEK

[-e]

  • Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak

    Belki de atlara binerek dolaşırız. - Refik Halit Karay

  • Bir yere gitmek için tren, vapur, uçak, otomobil vb. bir taşıtta yer almak

    Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip çocukları ezip biniyoruz. - Orhan Seyfi Orhon

  • Bisiklet, motosiklet, binek hayvanı kullanmak
  • Bir şey sıkışarak yanındakinin üstüne çıkmak

    Damar damara binmiş.

[-e]

[nesnesiz]

  • Fiyat artmak

    Pamuklulara yüzde on bindi.

  • Eklenmek, katılmak

    Annemin dul maaşından ayrılmış bütçeme bir de posta masrafı binmişti her hafta. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bindiği dalı kesmek

Birleşik Kelimeler: indibindi

BİLMEK

[nesnesiz]

  • Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak

    Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu. - Adalet Ağaoğlu

[-i]

  • Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak

    Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz. - Burhan Felek

  • Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
  • Tanımak, hatırlamak

    Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Sanmak, varsaymak, farz etmek

    Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir. - Refik Halit Karay

[-i]

  • Sorumlu tutmak

    Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.

  • İnanmak

    Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku - Necati Cumalı

[-i]

  • İşine gelmek, uygun bulmak

    Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?

  • -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.

[-i]

  • Saymak

    Teşekkürü borç bilirim.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bildiğinden şaşmamak (veya kalmamak)
  • bildiğini okumak
  • bildiğini yapmak
  • bildiğini yedi mahalle bilmez
  • bildim bileli
  • bilemedin (veya bilemediniz)
  • bilir bilmez
  • bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp
  • bilmem hangi (veya kaç veya kim veya nasıl veya ne)

Birleşik Kelimeler: yolbil, değerbilmez, iyilikbilmez, kadirbilmez