BULDURABİLMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

BULDURABİLMEK harflerini içeren 6 harfli 46 kelime bulunuyor. 6 harfli BULDURABİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BUMBAR12, BAMBUL12, MABUDE12, BARUDİ11, ARMUDİ10, BURKMA10, BURMAK10, BULMAK10, BADİRE10, BADELİ10, DURMAK10, DULLUK10, DİLBER10, EBABİL10, EBRULU10, KUDEMA10, KAMBUR10, MUADİL10, MAKBUL10, MEDLUL10, REBABİ10, BİLMEK9, BİLLUR9, DİLMEK9, DEMLİK9, EBRULİ9, KURUMA9, KALBUR9, KAMBER9, LAMBRİ9, MAKBER9, RUMLUK9, ULUMAK9, BAKİRE8, BELLİK8, DİLLEK8, EKABİR8, KUMRAL8, KABİLE8, KADRİL8, LAEDRİ8, MAKULE8, RAKİBE8, KAMERİ7, REKLAM7, KARELİ6

KARELİ

[sıfat]

  • Karelere bölünmüş, üstünde kareleri olan, damalı, satrançlı

    Dokuz kat elbiseniz arasında, iri siyah kareli elbisenizi bulamamışlar. - Necip Fazıl Kısakürek

KAMERÎ (Kelime Kökeni: Arapça ḳamerī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Ayla ilgili

Birleşik Kelimeler: kamerî ay, kamerî takvim, kamerî yıl

REKLAM (Kelime Kökeni: Fransızca réclame)

[isim]

  • Bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol

    Şehirde canlı reklam dolaştırmak hiçbirimizin aklına gelmemişti. - Reşat Nuri Güntekin

  • Bu amaç için kullanılan yazı, resim, film vb

Ata Sözleri ve Deyimler

  • reklam etmek
  • reklam yapmak

Birleşik Kelimeler: reklam ajansı, reklam filmi, reklam kuşağı, reklam levhası, bilinçaltı reklam, gizli reklam, sanal reklam, tanıtıcı reklam

BAKİRE (Kelime Kökeni: Arapça bākire)

[sıfat]

  • Cinsel ilişkide bulunmamış (dişi), kızoğlan, kızoğlankız, erden

    Bu mahallede bakire kızları bakkal dükkânına bile yollamıyorlar. - Peyami Safa

BELLİK

[isim]

  • İşaret, marka
  • Ayraç

DİLLEK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Dedikoducu

EKÂBİR (Kelime Kökeni: Arapça ekābir)

[isim]

[eskimiş]

  • Büyükler, devlet büyükleri, ileri gelenler

    Kaymakam beyin hemen arkasında kalan ekâbiri umursamadan sıtma doktoru da kalkmıştı. - Tarık Buğra

[alay yollu]

  • Kendini beğenmiş kimse

    Senin gibi ekâbir bir adam bu tür haberlerin peşinde koşturmaz. - Ahmet Ümit

KUMRAL

[isim]

  • Koyu sarı veya açık kestane rengi

[sıfat]

  • Teni ve saçları sarıya çalan açık buğday rengi olan(kimse)

    Ekrandaki Loretta, ince yapılı, uzun bacaklı, kumral, yeşil gözlüydü. - Elif Şafak

KABİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳabīle)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Boy (II)

    Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir. - Cemil Meriç

KADRİL (Kelime Kökeni: Fransızca quadrille)

[isim]

[eskimiş]

  • Salon danslarından biri

    Kadril için her kadına bir erkek lazımdı. - Aka Gündüz

  • Bu dansın müziği

LAEDRİ (Kelime Kökeni: Arapça lāedrī)

[sıfat]

[eskimiş]

[edebiyat]

  • Anonim

[felsefe]

  • Bilinemezci

MAKULE (Kelime Kökeni: Arapça maḳūle)

[isim]

[eskimiş]

  • Çeşit

[felsefe]

[mantık]

  • Ulam

RAKİBE (Kelime Kökeni: Arapça raḳībe)

[isim]

[eskimiş]

  • Kadın rakip

    Kocalarının aşkına sahip ve hâkim olmak hususundaki mübarezede kadınlar rakibelerine nispetle pek müsait olmayan bir mevkide bulunurlar. - Hüseyin Cahit Yalçın

BİLMEK

[nesnesiz]

  • Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak

    Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu. - Adalet Ağaoğlu

[-i]

  • Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak

    Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz. - Burhan Felek

  • Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
  • Tanımak, hatırlamak

    Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Sanmak, varsaymak, farz etmek

    Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir. - Refik Halit Karay

[-i]

  • Sorumlu tutmak

    Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.

  • İnanmak

    Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku - Necati Cumalı

[-i]

  • İşine gelmek, uygun bulmak

    Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?

  • -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.

[-i]

  • Saymak

    Teşekkürü borç bilirim.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bildiğinden şaşmamak (veya kalmamak)
  • bildiğini okumak
  • bildiğini yapmak
  • bildiğini yedi mahalle bilmez
  • bildim bileli
  • bilemedin (veya bilemediniz)
  • bilir bilmez
  • bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp
  • bilmem hangi (veya kaç veya kim veya nasıl veya ne)

Birleşik Kelimeler: yolbil, değerbilmez, iyilikbilmez, kadirbilmez

BİLLUR (Kelime Kökeni: Arapça billūr)

[isim]

  • Bazı cisimlerin aldıkları geometrik biçim

    Su buharı billur durumunda donunca kar olur.

  • Kesme cam, kristal

    Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Bu maddeden yapılmış

    Su sesi ve kanat şakırtısından / Billur bir avize Bursa'da zaman - Ahmet Hamdi Tanpınar

[halk ağzında]

  • Koç yumurtası

[sıfat]

  • Duru, temiz ve akıcı

    Onu görmek, billur sesini dinlemek, elinden bir şey içmek. - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • billur gibi

Birleşik Kelimeler: billur cisim