BUKAĞILAMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
BUKAĞILAMAK harflerini içeren 6 harfli 27 kelime bulunuyor. 6 harfli BUKAĞILAMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
BUKAĞI17,
AKLAMA
- Aklamak işi, ibra
Birleşik Kelimeler: aklama belgesi
KALKMA
-
Kalkmak işi
Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar
KALMAK
-
Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra
-
Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak
Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
-
Konaklamak, konmak
Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay
-
Oturmak, yaşamak
Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
- Eğleşmek
-
Hayatını sürdürmek, yaşamak
O aileden bir bu çocuk kaldı.
-
Varlığını korumak, sürdürmek
Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Oyalanmak, vakit geçirmek
Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı
-
Sınıf geçmemek
Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de.
-
İşlemez, yürümez duruma gelmek
Araba yarı yolda kaldı.
-
İleriye atılmak, ertelenmek
Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak
Oda duman içinde kaldı.
-
Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek
Bugün iş maddesinde kaldık.
-
Miras olarak geçmek
Çiftlik ana babasından kalmış.
-
Yapamamak
Misafir geldi, gezmeden kaldık.
-
Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak
Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına. - Haldun Taner
-
Yetinmek
Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.
-
Sınırlanmak
Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk
- Herhangi bir durumu sürdürmek
-
Olmak, herhangi bir durumda bulunmak
Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay
-
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Bakakalmak.
Şaşakalmak.
Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... den kalır yeri yok
- ... ye kalsa (veya kalırsa)
- kaldı ki
Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış
ÂMÂLIK
- Görme engellilik
BAKKAL (Kelime Kökeni: Arapça baḳḳāl)
-
Yiyecek, içecek vb. maddeleri perakende olarak satan kimse
Bakkallar, sebzeciler eline bir iki şey tutuştururlardı. - Ayla Kutlu
- Bu maddelerin satıldığı dükkân
Ata Sözleri ve Deyimler
- bakkala bırakma!
Birleşik Kelimeler: bakkal çakkal, bakkal defteri, bakkal kâğıdı, bozbakkal
IKLAMA
- Iklamak işi
KAKIMA
- Kakımak işi
KALABA (Kelime Kökeni: Arapça ġalebe)
- Kalabalık
KABALA (Kelime Kökeni: İngilizce cabala)
- Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı
- Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazılarının tamamı
- Bu öğretinin yandaşlarının tamamı
- Götürü, toptan
KAMALI
-
Kaması olan
Kamalı top.
KILMAK
- Etmek, yapmak
ULAMAK
- Eklemek, katmak, ilave etmek
ABLUKA (Kelime Kökeni: İtalyanca abloco)
- Kuşatma
Ata Sözleri ve Deyimler
- abluka altında tutmak
- abluka etmek (veya ablukaya almak)
- ablukayı kaldırmak
- ablukayı yarmak
BALAMA
- Orta oyununda Rum tipi
- Karagöz, matiz ve külhanbeyi tipleri tarafından yabancı ülkelerin tiplerine seslenirken kullanılan söz
BAKMAK
-
Bakışı bir şey üzerine çevirmek
Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim - Cahit Sıtkı Tarancı
- Aramak
-
Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak
Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. - Orhan Veli Kanık
- Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek
-
Beslemek, geçindirmek
Üç çocuklu bir aileye bakıyor.
-
Bir iş birinden beklenmek
Evin bütün işleri bana bakıyor.
- Hastayı muayene etmek
- Tedavi etmek için ilgilenmek
-
Yoklamak, incelemek, denemek
Git bak bakalım, evdeler mi? Şu hesaba sen de bak. Yemeğin tadına bakar mısınız?
-
Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak
Pasaport işine polis bakar.
-
İlgilenmek
Baktılar, ettiler, ilaç, tedavi, faydası olmadı. - Erhan Bener
-
Uğraşmak, meşgul olmak
Çocuğum, sen derslerine bak.
-
Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak
Bu iş beş bin liraya bakar.
- Gözetmek, korumak
-
Renklerde benzemek, andırmak
Bu kumaşın rengi yeşile bakıyor.
-
Anlamak, farkına varmak
Bazı akşamlar bakarım Halil savuşur, nereye gittiğini de kimseye söylemez. - Memduh Şevket Esendal
-
Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak
Yemeğini yemene bak! Vaktini boş geçirmemeye bak!
Ata Sözleri ve Deyimler
- bak!
- bakalım (veya bakayım)
- bakan göze bağ olmaz
- bakan yemez, kapan yer
- bakar mısınız?
- bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur
- bakarsın
- bak bak!
- bak hele!
- bakılsa
- bakmakla usta olunsa köpekler kasap olurdu
- bakma sen
- baksana! (veya baksanıza!)
- baktıkça alır
- baktın kar havası, eve gel kör olası
Birleşik Kelimeler: günebakan, aynabakar