BUHARLAŞIVERMEK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

BUHARLAŞIVERMEK harflerini içeren 8 harfli 28 kelime bulunuyor. 8 harfli BUHARLAŞIVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAŞVURMA21, MUHAVERE20, AŞIVERME19, BAŞHAKEM18, BAVLIMAK18, HIŞLAMAK17, HIRLAŞMA17, AKIVERME16, ALIVERME16, KAVRULMA16, MUKAVELE16, MUHABERE16, MUHAREBE16, VIRLAMAK16, VARILMAK16, BULAŞMAK15, BARIŞMAK15, HURMALIK15, ERBAŞLIK14, HIRLAMAK14, HAMURKAR14, KIRLAŞMA13, ŞIRLAMAK13, URLAŞMAK13, EBRULAMA12, MURAKABE12, MUKABELE12, BERKEMAL11

BERKEMAL (Kelime Kökeni: Farsça ber + Arapça kemāl)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Mükemmel, pek iyi

    Kendisine olan itimat ve sevgimiz berkemaldir. - Feridun Fazıl Tülbentçi

EBRULAMA

[isim]

  • Ebrulamak işi

MURAKABE (Kelime Kökeni: Arapça murāḳabe)

[isim]

[eskimiş]

  • Denetleme

    Onun tatlı sert murakabesi, konağın her ferdince kabul edilmiş. - Samiha Ayverdi

  • Tasavvufta Tanrı'ya bağlanarak çile doldurma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • murakabe etmek

MUKABELE (Kelime Kökeni: Arapça muḳābele)

[isim]

  • Karşılık verme, karşılama, karşılık
  • Karşı gelme, başkaldırma
  • Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kur'an okumasını bilenlerin gözleriyle Kur'an'ı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi

    Tevfik'in kızı selatin camilerine ramazanda mukabele için büyük ücretlerle çağrılıyordu. - Halide Edip Adıvar

[eskimiş]

  • Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mukabelede bulunmak
  • mukabele etmek
  • mukabele okumak

KIRLAŞMA

[isim]

  • Kırlaşmak işi

ŞIRLAMAK

[nesnesiz]

  • Şırıl şırıl ses çıkararak akmak

URLAŞMAK

[nesnesiz]

  • Ur durumuna gelmek

ERBAŞLIK

[isim]

  • Erbaş olma durumu

HIRLAMAK

[nesnesiz]

  • Hırıltıyla ses çıkarmak
  • Köpek, saldırmadan önce hırıltıyla ses çıkarmak

    Köpek gözlerinin akını çıkararak yan yan baktıktan sonra pes perdeden hırladı. - Burhan Felek

[mecaz]

  • Kızgınlıkla ters konuşmak

HAMURKÂR (Kelime Kökeni: Arapça ḫamīr + Farsça -kār)

[isim]

[eskimiş]

  • Hamurcu

    Delikanlılardan biri, bir ekmekçi hamurkârı idi. - Sait Faik Abasıyanık

BULAŞMAK

[nesnesiz]

  • Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek

    Tabak bulaştı.

[-e]

  • İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek

    Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

[-e]

  • Hastalık geçmek, sirayet etmek

    Çocuğa suçiçeği bulaşmış.

[-e]

  • Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek

    Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı. - Lâtife Tekin

[-e]

  • İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak

    Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun. - Ahmet Ümit

BARIŞMAK

[nesnesiz]

  • İki taraf, aralarındaki dargınlığı kaldırmak, uzlaşmak, anlaşmak

    Fakat bir gün barışacaksınız ve onun da kurtulmasına yardım edeceksiniz. - Aka Gündüz

[-le]

  • Sevmek, zevk almak

    Hiçbirini sevmedim, yalnız Enderuni Vasıf Divanı ile barışabildim. - Ahmet Hamdi Tanpınar

HURMALIK

[isim]

  • Hurma ağacı çok olan yer

    Etraftaki hurmalıkta oturan taşralı halkın yekûnu da dört, beş bin kişiyi bulur. - Falih Rıfkı Atay

AKIVERME

[isim]

  • Akıvermek işi

ALIVERME

[isim]

  • Alıvermek işi