BUDATMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

BUDATMAK harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli BUDATMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BUDAK10, BADAT9, MABUT9, MATBU9, TUMBA9, AKDUT8, BAKMA8, BAKAM8, BATMA8, DAMAT8, DAMAK8, KUBAT8, MABAT8, BATAK7, MAKTU7, TABAK7, UTMAK7, ATMAK6, KATMA6, MAKTA6, MAKAT6, TAKMA6

ATMAK

[-e]

[-i]

  • Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak

    Taşı suya atmak.

  • Bir şeyi yere doğru bırakmak
  • Bir kimsenin ilişiğini kesmek

[-e]

[nesnesiz]

  • Koymak

    Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. - Burhan Felek

  • Rastgele bir kenara koymak

[nesnesiz]

[-den]

  • Uzatmak

    Vapurdan iskeleye attılar.

  • Bir yerden başka bir yere taşımak

    Hazır araba varken eşyayı eve atalım.

[nesnesiz]

  • Sille, tokat vurmak

[nesnesiz]

  • Top, tüfek vb. silahları patlatmak

[nesnesiz]

  • Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak

    Ona üç kurşun attı, vuramadı.

[-e]

[nesnesiz]

  • Geri bırakmak, ertelemek

    Bu konunun tartışılmasını gelecek haftaya attılar.

  • Örtmek

    Sırtına bir şal attı.

  • Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek

    Suçu onun üzerine attılar.

[-i]

[-den]

  • Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak

[-i]

  • İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak

    Bu lüzumsuz eşyayı atmalı.

[-i]

  • Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek

    Şapka inkılabıyla fesi attık.

[-i]

  • Çıkarmak, dışarıya vermek

    Yabancı cisimleri vücut atar.

[-i]

  • Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak

    Köprüyü dinamitle attılar.

[-i]

  • Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak

    Pamuğu atmak.

[nesnesiz]

  • Çatlamak

[nesnesiz]

  • Yırtılmak

[-den]

  • Yapışık olduğu yerden ayrılmak

[nesnesiz]

  • Kalp, nabız vurmak, çarpmak

    Kalbi hızlı hızlı atıyor.

[-i]

  • Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak

    Sıcak basınca sırtındaki ceketi attı.

[-i]

[-den]

  • Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak

[-i]

  • Değerini eksiltmek

[nesnesiz]

  • Göndermek, yollamak

    Mektup atmak.

[-den]

  • Terk etmek

[argo]

  • Götürmek

    Gözüne kestirdiği erkeği tavlayıp resmen oraya atarmış. - Attila İlhan

[nesnesiz]

[argo]

  • Söylemek

    Gazel attı.

[nesnesiz]

[argo]

  • Yalan veya abartmalı söz söylemek

    Gene atmaya başladı.

[nesnesiz]

[argo]

  • Bilmeden, kestirerek söylemek

    Bilgi yarışmasında attı ama tutturamadı.

[nesnesiz]

[teklifsiz konuşmada]

  • İçki içmek

    Şimdi arzu buyrulursa dostluğumuzu takviye için şöyle bir iki kadeh atalım. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • atıp (veya atmak) tutmak
  • atıyorum
  • atma Recep, din kardeşiyiz
  • atsan atılmaz, satsan satılmaz
  • attığı tırnağa değmemek
  • attığı tırnak kadar olamamak

Birleşik Kelimeler: füzeatar, kazaratar, kükürtatar, roketatar, atardamar

KATMA

[isim]

  • Katmak işi, ilhak

[sıfat]

  • Katılmış, eklenmiş, ulanmış, munzam

[halk ağzında]

  • Kıldan veya yünden yapılmış ip

Birleşik Kelimeler: katma bütçe, katma değer vergisi, değer katma

MAKTA (Kelime Kökeni: Arapça maḳṭaʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Kalem ucunu düzeltmeye yarayan kemikten yapılmış araç

    Bu tabakta kamış kalem, kalemtıraş, kalemi yarmaya ve ucunu düzeltmeye yarayan kemik makta vardır. - Refik Halit Karay

[edebiyat]

  • Divan edebiyatında gazelin veya kasidenin son beyti

[matematik]

  • Kesit

MAKAT (Kelime Kökeni: Arapça maḳʿad)

[isim]

  • Kıç

[anatomi]

  • Anüs
  • Minderli alçak sedir

    Babam gecelik entarisiyle makatta oturuyordu. - Cahit Külebi

  • Minder yüzü, minderin üzerine yayılan kumaş

TAKMA

[isim]

  • Takmak işi

[sıfat]

  • Gerçeğinin yerine konulan, eğreti, müstear

[sıfat]

[tıp]

  • Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakatlığını örtmek amacıyla yapılan (organ veya parça), protez

Birleşik Kelimeler: takma ad, takma ayak, takma bacak, takma diş, takma isim, takma kirpik, takma kol, takma saç

BATAK

[isim]

  • Üzerine basıldığında çöken çamurlaşmış toprak

    İnsan bu kumda, bir batakta gibi yürür, ayağını güç çeker, her adımda bir günlük yol zahmeti duyar. - Falih Rıfkı Atay

  • Kötü durum, içinden çıkılmaz iş

    Bu bataktan kendini kurtarmaya çalıştıkça büsbütün saplandığını dehşetle görüyordu. - Reşat Nuri Güntekin

  • Elde bulunan kâğıtlara göre o turda kaç adet el kazanacağı üzerine tahminde bulunup en az, tahmin ettiği kadar el kazanmaya dayalı bir iskambil oyunu

[sıfat]

[mecaz]

  • Hayır gelmez, yarar sağlamaz, batmış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • batağa saplanmak

Birleşik Kelimeler: batakhane, karabatak

MAKTU (Kelime Kökeni: Arapça maḳṭūʿ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Kesik
  • Kesin olarak değeri biçilmiş
  • Ölçü ile satılmayan, götürü

Birleşik Kelimeler: maktu fiyat

TABAK (Kelime Kökeni: Arapça ṭabaḳ)

[isim]

  • Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap

    Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor. - Aka Gündüz

[sıfat]

  • Bu kabın alacağı miktarda olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tabak gibi

Birleşik Kelimeler: kayık tabak, balık tabağı, çorba tabağı, iftar tabağı, kahve tabağı, ordövr tabağı, piyata tabağı, servis tabağı

[isim]

  • Sepici

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tabak sevdiği deriyi taştan taşa (veya yerden yere) çalar

Birleşik Kelimeler: tabakhane

UTMAK

[-i]

[eskimiş]

  • Yenmek
  • Ütmek (II)

AKDUT

[isim]

[bitki bilimi]

  • Beyaz renkte olan dut

BAKMA

[isim]

  • Bakmak işi

    Kızlara bakmaya giderken içimde hep beni beğenmeyecekler kaygısını taşıyordum. - Ahmet Ümit

BAKAM (Kelime Kökeni: Arapça baḳḳam)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Baklagillerden, odunundan kırmızı boya çıkarılan bir ağaç (Haematoxylon campechianum)

BATMA

[isim]

  • Batmak işi
  • Yıkılma, çökme
  • İflas etme

    Balık baştan kokar, bilmez değilsin a! Hayriye tüccarının batmasına bizim saray sebep olmuştur. - Attila İlhan

  • Yok olma, inkıraz

[gök bilimi]

  • Bir gök cisminin (ay, güneş, yıldız vb.) ufkun altına inmesi

Birleşik Kelimeler: geğrek batması

DAMAT (Kelime Kökeni: Farsça dāmād)

[isim]

  • Evlenmekte olan bir erkeğe, evlenme töreni sırasında verilen ad, güveyi
  • Bir kızın ailesinden olan büyüklere göre kızın kocası, güveyi

    Babası da beni damat adayı olarak görüyordu. - Mahmut Yesari

[eskimiş]

  • Padişah soyundan kız almış olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • damat girmek

DAMAK

[isim]

[anatomi]

  • Ağız boşluğunun tavanı

Birleşik Kelimeler: damak eteği, damak tadı, damak ünsüzü, art damak, diş-damak ünsüzü, diş eti-damak ünsüzü, ön damak, sert damak, yumuşak damak