[-i]

• Bunalmasına yol açmak

  Artık onu sımsıkı sarıyorlarmış gibi bunaltan duvarlar, o kilitli kapılar yoktu. - Peyami Safa

[nesnesiz]

• Burkma işine konu olmak

• Kol, parmak vb. birdenbire kendi eklemi üzerinde dönmek, bir zorlanma sonucunda incinmek

  Kadınlar korktular, ayaklarında mutfak takunyaları burkularak bahçeye koştular. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

• Üzüntü duymak

[isim]

[hayvan bilimi]

• Bukalemungillerden, 20-30 santimetre boyunda, renk değiştirmesiyle ünlü bir tür sürüngen, kaya keleri (Chamaeleo chamaeleon)

[mecaz]

• Davranışını, görüşünü çıkarına göre değiştiren kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

• bukalemun gibi renkten renge girmek

[isim]

• Burunlamak işi

[isim]

• Burabilmek işi

[sıfat]

• Gerginlik, sıkıntı veren, gerginliği olan

  O bunalımlı günlerde işi gücü bırakıp varlığını âdeta ona adadı. - Attila İlhan

[isim]

• Burundi halkından veya bu halkın soyundan olan kimse

[isim]

• Bulabilmek işi

[isim]

• Budala olma durumu

  Çok zeki olduğundan budalalığı bağışlamaz, alaya alır, bazen bir kişinin veya bir olayın gülünç yanlarını abartır. - Yusuf Ziya Ortaç

• Akılsızlık

Ata Sözleri ve Deyimler

• budalalık etmek

[-e]

[-i]

• Burma işini yaptırmak

[zarf]

• Çok yakın bir yerde

  Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü? - Osman Cemal Kaygılı

[isim]

• Buldurtmak işi

[-e]

[-i]

• Bulma işini yaptırmak

[sıfat]

• Biraz bulanık olan, çok duru olmayan

  Yıkanmak için kırık küvete boşalttığı bulanıkça suya baktı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[isim]

• Aydın iline bağlı ilçelerden biri