[nesnesiz]

• Onarma işine konu olmak, onarma işi yapılmak

  Bir duvar onarılır öteki çöker, ardından dam akardı. - Lâtife Tekin

[nesnesiz]

• Herkesi tedirgin edecek, bezdirecek biçimde söylenmek

  Kapısını vurmalı, o zaman uyanır açar diye başlayarak bir hayli dırlandı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[isim]

• Bırakılmak işi

[isim]

• Lıkırdamak işi

[nesnesiz]

• Aşırma işine konu olmak

  Bir şiirin aşırılmış olmasının güzelliğiyle ilgili olmadığını bilecek kaç yazar var? - Orhan Veli Kanık

[-e]

[-i]

• Banmak

• Üzüm salkımlarını, inciri çabuk kuruması ve renginin parlak olması için küllü veya potaslı ılık suya daldırıp çıkarmak

[sıfat]

• Bandırası olan

  İtalyan bandıralı gemiler ağızlarına kadar yüklü giderler. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Işıklanmak işi

[-i]

[fizik]

• Bilim kurguya göre ışın gücüyle bir varlığı, atomlara ayırarak görünmez duruma getirmek veya atomlarını birleştirerek bir varlığı yeniden oluşturmak

[fizik]

• Virüslerden başka mikroorganizmaların, özellikle mikropların bulaşmasını azaltmak amacıyla yiyecek maddelerini hafif iyonlaştırıcı ışınlara tutmak

[mecaz]

• Bir şeyi bir yerden başka bir yere hızla göndermek

[isim]

• Karışılmak işi

[nesnesiz]

• Dışarıda tutulmak, bir yere veya topluluğa alınmamak

[nesnesiz]

• Kavga etmek, ağız kavgası etmek, dilleşmek

[isim]

• Andırışmak işi

• İltibas

[mantık]

• Ortak yönleri bulunan iki şey arasındaki benzeşme, analoji

[isim]

• Aşındırmak işi

[kimya]

• Teknik alanda ve günlük hayatta madenlerin elektriksel, kimyasal veya mekanik nedenlerle aşınması, korozyon

[isim]

[askerlik]

• Ateşkes