BOĞUKLAŞTIRMAK Harflerini İçeren 9 Harfli Kelimeler

BOĞUKLAŞTIRMAK harflerini içeren 9 harfli 24 kelime bulunuyor. 9 harfli BOĞUKLAŞTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAĞRIŞMAK23, UĞRAŞILMA22, BAĞIRTMAK20, BAĞRILMAK20, BAĞIRTLAK19, BOŞATILMA17, OBURLAŞMA17, BOKLAŞMAK16, BOŞALTMAK16, BAŞMAKLIK16, TOKMAKBAŞ16, KUŞATILMA15, KOŞTURMAK15, OKŞAMALIK15, ULAŞTIRMA15, KIŞLATMAK14, KITLAŞMAK14, KIRLAŞMAK14, KURTLAŞMA14, KORLAŞMAK14, BAKTIRMAK13, KORUMALIK13, OTURMALIK13, KOTARILMA12

KOTARILMA

[isim]

  • Kotarılmak işi

BAKTIRMAK

[-e]

[-i]

  • Bakmasına yol açmak, bakmasını sağlamak

    Hastayı meşhur doktorlara baktırıyoruz. - Reşat Nuri Güntekin

KORUMALIK

[isim]

  • Koruma sağlayan şey

OTURMALIK

[isim]

[mimarlık]

  • Sağlam bir taban oluşturmak için temel ile birlikte belli bir yüksekliğe ulaşmış yapının oturduğu bölüm, oturma duvarı, subasman

KIŞLATMAK

[-i]

  • Kışı bir yerde geçirtmek

[argo]

  • Musallat etmek

KITLAŞMAK

[nesnesiz]

  • İhtiyacı karşılayamamak, kıt duruma gelmek

    O zaman memlekette benzin çok kıtlaşmıştı, otomobilleri gazla çalıştırabiliyorduk. - Aka Gündüz

KIRLAŞMAK

[nesnesiz]

  • Rengi kır olmak

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

[nesnesiz]

  • Kırsal duruma gelmek

    Burası memleketin bir temiz köşesi, şehrin kırlaşmış bir bucağı... - Memduh Şevket Esendal

KURTLAŞMA

[isim]

  • Kurtlaşmak işi

KORLAŞMAK

[nesnesiz]

  • Kor durumuna gelmek

KUŞATILMA

[isim]

  • Kuşatılmak işi

KOŞTURMAK

[-i]

  • Koşma işini yaptırmak

    Atları hızla koşturdu.

  • Çok hızlı koşmak

    Hüdai birdenbire, kendinden beklenmeyen bir çeviklikle taşların üstünden atlaya atlaya önden koşturdu. - Ayşe Kulin

[-e]

[-i]

  • Çabucak göndermek

    Lalayı karakola koşturdular. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]

  • Çabalamak, uğraşmak

    İnsanları fırtınalar gibi koşturan büyük enerji kaynağı inanmaktır. - Orhan Seyfi Orhon

OKŞAMALIK

[sıfat]

  • Gönül okşayıcı özelliği olan

    Okşamalık söz.

ULAŞTIRMA

[isim]

  • Ulaştırmak işi
  • İnsanların, malların, haberlerin ulaşmasını sağlayan işlerin ve araçların tümü, münakalat

    Ulaştırma Bakanlığı.

[askerlik]

  • Orduda malzeme ve personel taşıma işlerini sağlayan sınıf

BOKLAŞMAK

[nesnesiz]

[kaba konuşmada]

  • Kötü bir duruma girmek

BOŞALTMAK

[-i]

  • Boş duruma getirmek

    Bu durum, ister istemez evi doldurup boşaltanlarda da kısıntı yapmamızı gerektiriyordu. - Adalet Ağaoğlu

[-e]

[-i]

  • Dökmek, boca etmek

    Elenmiş, tertemiz unu leğençe denilen küçük leğene boşalttı. - Orhan Kemal

[nesnesiz]

  • Bir silahta ne kadar mermi varsa hepsini arka arkaya patlatmak

    Yayla devriyesi bizden yardım istemek için havaya silah boşaltmış. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Kusmak
  • Gevşetmek, açmak

    İbrahim Ağa atın kolanlarını boşaltırken kendini bir iş yapmış sayar. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: doldurboşalt