BOĞUKLAŞMA Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

BOĞUKLAŞMA harflerini içeren 6 harfli 21 kelime bulunuyor. 6 harfli BOĞUKLAŞMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Boğuklaşma ile başlayan 6 harfli kelimeler. İçinde Boğuklaşma olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

BOĞMAK17, BAĞLAM16, MUĞLAK15, BOŞLUK13, BOŞAMA13, BAŞMAL12, BAŞMAK12, OLUŞMA12, MAŞUKA11, OKŞAMA11, ULAŞMA11, BAMAKO10, BULMAK10, BULAMA10, MALABO10, MAKBUL10, ABLUKA9, MABLAK9, KALOMA8, OKLAMA8, ULAMAK8

KALOMA (Kelime Kökeni: İtalyanca caloma)

[isim]

[denizcilik]

  • Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaloma etmek (veya vermek)

OKLAMA

[isim]

  • Oklamak işi
  • Hedef noktaları dairesel olarak belirlenmiş nişan tahtasına küçük okların atılmasıyla oynanan bir oyun türü

ULAMAK

[-e]

[-i]

  • Eklemek, katmak, ilave etmek

ABLUKA (Kelime Kökeni: İtalyanca abloco)

[isim]

[askerlik]

  • Kuşatma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • abluka altında tutmak
  • abluka etmek (veya ablukaya almak)
  • ablukayı kaldırmak
  • ablukayı yarmak

MABLAK (Kelime Kökeni: Arapça miblaʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Hamur, merhem, boya vb. şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak için kullanılan ve bir ucu ele alınacak biçimde saplı, öbür ucu yassı olan alet
  • Aşure kazanlarını karıştırmakta kullanılan, uzun saplı ve yayvan uçlu tahta kepçe

BULMAK

[-i]

  • Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak

    Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor. - Halide Edip Adıvar

  • Bir şeyi elde etmek
  • Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek

    Paramı buldum.

  • Varlığı bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarmak, keşfetmek

    Şu kuvvetin, cevherin sırrını bulmaya çalışıyorum. - Sait Faik Abasıyanık

  • İlk kez yeni bir şey yaratmak, icat etmek
  • İstenilen şeye kavuşmak, nail olmak

    Kadınlık namına düşündüğüm şeylerin hiçbirini karımda bulamadım. - Ömer Seyfettin

  • Bir yere, bir noktaya erişmek, ulaşmak

    Böylece yılın ortasını bulduk. - Refik Halit Karay

  • Herhangi bir görüşe, bir yargıya varmak

    Ben de bunu akıllıca buldum. - Memduh Şevket Esendal

  • Seçmek

    Bazen onlara yeni ve güzel kıyafetler buluyor. - Halide Edip Adıvar

  • Sağlamak, temin etmek

    Sen otur ye, ben yatarken, kendim bir şeyler bulur, yerim. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Cezaya uğramak

    Eden bulur.

  • Hatırlamak

    Bir türlü bulamadım caminin ismini dersem inanır mısınız? - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bula bula bunu (onu veya bir şeyi veya birini) bulmak
  • buldukça bunar (veya bulmuş da bunuyor)
  • buldum bilemedim, bildim bulamadım
  • bulup buluşturmak

Birleşik Kelimeler: bultak, yolbul, yönbul, ara bulmak

BULAMA

[isim]

  • Bulamak işi
  • Genellikle üzüm şırasının kaynatılması ile yapılan koyu pekmez

    Atlar, arabalar, dalkavuklar arasında geçen debdebelerle şimdiki kırk paralık bulama, altmış paralık peynir müşterilerine meram anlatmak arasında ne büyük tezat vardı. - Ömer Seyfettin

MAKBUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳbūl)

[sıfat]

  • Kabul edilen
  • Beğenilen, hoş karşılanan

    Kahvenin dibekte dövüleni her zaman daha makbul ve içimi şöhretliydi. - Samiha Ayverdi

  • Geçer, geçerli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • makbule geçmek
  • makbul olmak

MAŞUKA (Kelime Kökeni: Arapça maʿşūḳa)

[isim]

[eskimiş]

  • Sevilen, âşık olunan kadın

    Demek hamal Mehmet'in, sürücü Ahmet'in maşukalarına yaptıklarını sen de bana yapacaksın? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

OKŞAMA

[isim]

  • Okşamak işi

    Yemeğini vaktinde vermezsem sesini çatarak mırıldanır, canı istemediği vakit okşamaya kalkarsam elimi tırmalar. - Nazım Hikmet

ULAŞMA

[isim]

  • Ulaşmak işi

    On yedinci yüzyıldan beri Batı Yeni Çağa ulaşma yolundadır. - Falih Rıfkı Atay

BAŞMAL (Kelime Kökeni: Türkçe baş + Arapça māl)

[isim]

[ticaret]

  • Sermaye

BAŞMAK

[isim]

[eskimiş]

  • Ayakkabı

OLUŞMA

[isim]

  • Oluşmak işi, teşekkül

    Meşrutiyet Dönemi'nde tiyatro eserlerinin oluşmasında iki önemli etki buluyoruz. - Metin And

BOŞLUK

[isim]

  • Oyuk, çukur, kapanmamış yer
  • Boş olan yer

    Utanmadan bıraktığı sakalında güve yeniği gibi boşluklar vardı. - İhsan Oktay Anar

  • Kesinti, kopukluk
  • Boş geçen süre

    Bu boşluktan sıkılıyorum.

  • Eksiklik, yoksunluk duygusu

[mecaz]

  • Boş olma durumu

    O günden bugüne olanları hatırladıkça insan ister istemez bu türlü çabaların hiçliğini, boşluğunu düşünmek zorunda kalıyor. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: boşluk tulumbası, başıboşluk, kafası boşluk, asansör boşluğu, göğüs boşluğu, hava boşluğu, karın boşluğu, merdiven boşluğu, orta kulak boşluğu, burun boşlukları