BOĞAZLI ile Oluşan Kelimeler (BOĞAZLI Kelime Türetme)

BOĞAZLI harflerinden oluşan 35 kelime bulunuyor. BOĞAZLI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Boğazlı kelimesinin anlamı nedir? Boğazlı ile başlayan kelimeler. İçinde boğazlı olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

BOĞAZLI21

5 Harfli Kelimeler

BOĞAZ18, ZAĞLI16, BAĞIL15, BAĞLI15, BALOZ11

4 Harfli Kelimeler

AĞIZ15, BOĞA14, BAĞI14, AĞIL12, AĞLI12, BOZA10, BAZI10, AZOL8, BALO7

3 Harfli Kelimeler

ZAĞ13, BAĞ12, AĞI11, LOĞ11, LIĞ11, BOZ9, BAZ8, AZI7, BOA6, BOL6, LAZ6, OBA6, BAL5, ALO4

2 Harfli Kelimeler

9, AZ5, AB4, OL3, AL2, LA2

AL

[isim]

  • Kanın rengi, kızıl, kırmızı

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Al bayrak. Al çuha.

  • Dorunun açığı, kızıla çalan at donu

[sıfat]

  • Bu renkte olan (at)
  • Yüze sürülen pembe düzgün, allık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al elmaya taş atan çok olur
  • al giymedim ki alınayım
  • al gömlek gizlenemez
  • alı alına, moru moruna
  • alı al, moru mor
  • al kanlara boyanmak
  • al kiraz üstüne kar yağmış

Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar

[isim]

[eskimiş]

  • Aldatma, düzen, tuzak, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz

[kimya]

  • Alüminyum elementinin simgesi

LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

[kimya]

  • Lantan elementinin simgesi

OL

[sıfat]

[eskimiş]

  • O gösterme sıfatı

    Dedi gördüm ol habibin anasın - Süleyman Çelebi

[zamir]

  • O gösterme zamiri

ALO (Kelime Kökeni: Fransızca allô)

[ünlem]

  • Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü

[argo]

  • (alooo) Kendisine bakmasını veya kendisiyle ilgilenmesini istediği kişiye karşı söylenen seslenme sözü

AB (Kelime Kökeni: Farsça āb)

[isim]

[eskimiş]

  • Su

Birleşik Kelimeler: abıhayat, abıkevser, abuhava

BAL

[isim]

  • Bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde
  • Olgunlaşmış incirin, dışına sızan tatlısı
  • Ağaçların kabuğundan sızarak pıhtılaşan besi suyu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bal alacak çiçeği bilmek (veya bulmak)
  • bal bal demekle ağız tatlanmaz
  • bal dök de yala
  • bal gibi
  • balı dibinden, yağı yüzünden
  • balın âlâsı oğlun tazesinden
  • balı olan bal yemez mi?
  • balı parmağı uzun yemez, kısmetlisi yer
  • bal ile kaymak yenir ama her keseye göre değil
  • bal olan yerde sinek de olur
  • bal sağmak
  • bal tutan parmağını yalar

Birleşik Kelimeler: bal arısı, balçiçeği, bal dudak, balgümeci, balhane, bal kabağı, bal kelebeği, balköpüğü, bal mumu, bal özü, bal peteği, bal rengi, acı bal, deli bal, süzme bal, ağaç balı, çam balı, gümeç balı, gün balı, kedi balı, kehribar balı, meyan balı, oğul balı, pamuk balı

AZ

[sıfat]

  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş]

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

BOA (Kelime Kökeni: Fransızca boa)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Boa yılanı
  • Kadınların boyunlarına aldıkları yılan biçiminde dar ve uzun kürk, boyun kürkü

Birleşik Kelimeler: boa yılanı

BOL

[sıfat]

  • İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı

    Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm. - Peyami Safa

  • Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı

    Demek ki zeytinin bol ve ucuz olduğu bir yerdeymiş. - Burhan Felek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bol doğramak

Birleşik Kelimeler: bol bol, bol bolamat, bol bulamaç, bol kepçe, bol keseden, bol paça, eli bol, gönlü bol

[isim]

  • Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki

LAZ

[isim]

  • Güney Kafkasyalı bir halk veya bu halktan olan kimse

OBA

[isim]

  • Göçebelerin konak yeri

    Yarın daha gün ışımadan kovduracağım onları obadan. - Yaşar Kemal

  • Bu yerde konaklayan göçebe halk veya aile

    Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir. - Tarık Buğra

  • Genellikle bölmeli göçebe çadırı

Birleşik Kelimeler: obabaşı

BALO (Kelime Kökeni: İtalyanca ballo)

[isim]

  • Danslı ve özel giysili gece eğlencesi

    Artık çok durmamış, yanındaki hanımla birlikte balodan çıkmış. - Mahmut Yesari

Ata Sözleri ve Deyimler

  • balo vermek

Birleşik Kelimeler: maskeli balo, kıyafet balosu

AZI

[isim]

  • Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş

[halk ağzında]

  • Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi

Birleşik Kelimeler: azı dişi

AZOL (Kelime Kökeni: Fransızca azole)

[isim]

[kimya]

  • Heterosiklik birleşiklerin önemli bir sınıfı

BAZ (Kelime Kökeni: Fransızca base)

[sıfat]

  • Temel

    Baz fiyat.

[isim]

[kimya]

  • Bir asitle birleştiğinde bir tuz oluşturan madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • baz almak

Birleşik Kelimeler: baz losyon, baz morfin, baz yük