BOZUŞABİLMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

BOZUŞABİLMEK harflerini içeren 6 harfli 22 kelime bulunuyor. 6 harfli BOZUŞABİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KUŞBAZ15, BOŞLUK13, BOZMAK13, MAKBUZ13, MEBZUL13, BOZLAK12, BAMBUL12, MUKOZA12, OLUŞMA12, ZEMBİL12, BEŞLİK11, MOZAİK11, AMBOLİ10, BULMAK10, EBABİL10, MAKBUL10, ŞAKULİ10, ŞEMAİL10, BİLMEK9, KAŞELİ9, KABİLE8, MAKULE8

KABİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳabīle)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Boy (II)

    Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir. - Cemil Meriç

MAKULE (Kelime Kökeni: Arapça maḳūle)

[isim]

[eskimiş]

  • Çeşit

[felsefe]

[mantık]

  • Ulam

BİLMEK

[nesnesiz]

  • Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak

    Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu. - Adalet Ağaoğlu

[-i]

  • Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak

    Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz. - Burhan Felek

  • Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
  • Tanımak, hatırlamak

    Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Sanmak, varsaymak, farz etmek

    Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir. - Refik Halit Karay

[-i]

  • Sorumlu tutmak

    Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.

  • İnanmak

    Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku - Necati Cumalı

[-i]

  • İşine gelmek, uygun bulmak

    Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?

  • -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.

[-i]

  • Saymak

    Teşekkürü borç bilirim.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bildiğinden şaşmamak (veya kalmamak)
  • bildiğini okumak
  • bildiğini yapmak
  • bildiğini yedi mahalle bilmez
  • bildim bileli
  • bilemedin (veya bilemediniz)
  • bilir bilmez
  • bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp
  • bilmem hangi (veya kaç veya kim veya nasıl veya ne)

Birleşik Kelimeler: yolbil, değerbilmez, iyilikbilmez, kadirbilmez

KAŞELİ

[sıfat]

  • Kaşesi olan

[isim]

  • İşverenin, kendisine başkaca bir yükümlülüğü olmadan çalışma süresine göre ücret verdiği kimse

BULMAK

[-i]

  • Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak

    Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor. - Halide Edip Adıvar

  • Bir şeyi elde etmek
  • Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek

    Paramı buldum.

  • Varlığı bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarmak, keşfetmek

    Şu kuvvetin, cevherin sırrını bulmaya çalışıyorum. - Sait Faik Abasıyanık

  • İlk kez yeni bir şey yaratmak, icat etmek
  • İstenilen şeye kavuşmak, nail olmak

    Kadınlık namına düşündüğüm şeylerin hiçbirini karımda bulamadım. - Ömer Seyfettin

  • Bir yere, bir noktaya erişmek, ulaşmak

    Böylece yılın ortasını bulduk. - Refik Halit Karay

  • Herhangi bir görüşe, bir yargıya varmak

    Ben de bunu akıllıca buldum. - Memduh Şevket Esendal

  • Seçmek

    Bazen onlara yeni ve güzel kıyafetler buluyor. - Halide Edip Adıvar

  • Sağlamak, temin etmek

    Sen otur ye, ben yatarken, kendim bir şeyler bulur, yerim. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Cezaya uğramak

    Eden bulur.

  • Hatırlamak

    Bir türlü bulamadım caminin ismini dersem inanır mısınız? - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bula bula bunu (onu veya bir şeyi veya birini) bulmak
  • buldukça bunar (veya bulmuş da bunuyor)
  • buldum bilemedim, bildim bulamadım
  • bulup buluşturmak

Birleşik Kelimeler: bultak, yolbul, yönbul, ara bulmak

EBABİL (Kelime Kökeni: Arapça ebābīl)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Sağanlardan, kentler ve açık alanlarda yaşayan, kırlangıca göre kanatları daha uzun ve kavisli bir tür kuş, dağ kırlangıcı (Apus apus)

MAKBUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳbūl)

[sıfat]

  • Kabul edilen
  • Beğenilen, hoş karşılanan

    Kahvenin dibekte dövüleni her zaman daha makbul ve içimi şöhretliydi. - Samiha Ayverdi

  • Geçer, geçerli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • makbule geçmek
  • makbul olmak

ŞAKULİ (Kelime Kökeni: Arapça şāḳūlī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Çekülle ilgili

[matematik]

  • Düşey

ŞEMAİL (Kelime Kökeni: Arapça şemāʾil)

[isim]

[eskimiş]

  • Dış görünüş
  • Huy, karakter

BEŞLİK

[sıfat]

  • Beşi bir arada olan

    Beşlik cezve.

  • Beş tane alabilen

[isim]

  • Beş birimden oluşan para

    On milyonu iki beşlik yapınız.

[isim]

[eskimiş]

  • Beş para, beş kuruş veya beş lira değerinde olan akçe

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beşlik simit gibi kurulmak

Birleşik Kelimeler: dokuzaltmışbeşlik, kırkbeşlik, otuzbeşlik, yedialtmışbeşlik, yirmi beşlik, yüzbeşlik

MOZAİK (Kelime Kökeni: Fransızca mosaïque)

[isim]

  • Türlü renklerde, küçük küp biçiminde mermer, taş veya pişmiş toprak parçalarının yan yana getirilmesiyle yapılan resim ve bezeme işi
  • Bu iş için kullanılan mermer parçaları

    Mozaikten tapınaklar yapar, tunçtan kaleler, fil dişinden tahtlar kurarmışsın. - Refik Halit Karay

  • Tatlı bisküvi parçalarıyla yapılan kakaolu pasta
  • İnce kum, çimento ve küçük mermer parçalarından oluşan karışımla döşeme sıvası

[sıfat]

  • Bu sıvayla yapılan (döşeme, merdiven vb.)

[mecaz]

  • Değişik dillere ve kültürlere sahip insan topluluğu

    Adları bize kadar gelenlerin bünyelerine dikkat edilirse gerçekten acayip bir mozaik elde edilir. - Ahmet Hamdi Tanpınar

Birleşik Kelimeler: mozaik döşeme, mozaik plaka, cam mozaik

BOZLAK

[isim]

[müzik]

  • Orta ve Güney Anadolu'nun birçok bölgesinde bir türkü ezgisi
  • Bu ezgiyle söylenen, konusu acıklı türkü

    Afşar bozlağı.

BAMBUL

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kurtçuk evresinde ekinlerin kökünü, ergin evrede başakları kemiren, kahverengi, kın kanatlı böcek (Anisoplia austriaca)

Birleşik Kelimeler: bambul otu

MUKOZA (Kelime Kökeni: Latince)

[isim]

[anatomi]

  • Sümük doku

OLUŞMA

[isim]

  • Oluşmak işi, teşekkül

    Meşrutiyet Dönemi'nde tiyatro eserlerinin oluşmasında iki önemli etki buluyoruz. - Metin And