BOZUŞABİLME Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

BOZUŞABİLME harflerini içeren 4 harfli 67 kelime bulunuyor. 4 harfli BOZUŞABİLME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bozuşabilme ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Bozuşabilme olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

AŞOZ11, BOZA10, BLUZ10, BEZM10, İŞBU10, OBEZ10, OMUZ10, ŞUBE10, İZBE9, İŞBA9, OLUŞ9, UZAM9, AZİM8, AZOL8, BOLU8, BLUM8, BABİ8, EMİŞ8, İMZA8, İZAM8, MİZA8, MAZİ8, OBUA8, ŞULE8, ŞEMA8, ULAŞ8, ZULA8, AZİL7, AZEL7, BULA7, BALO7, EŞLİ7, İAŞE7, LOBİ7, LAŞE7, ŞİLE7, ŞALE7, ŞALİ7, ZİLE7, ZAİL7, ABLİ6, BALE6, BİLE6, BELİ6, BELA6, LOME6, MOLA6, OLMA6, ULAM6, ALEM5, ALİM5, AMEL5, AMİL5, ELİM5, ELMA5, İMLA5, İMAL5, İLME5, İLAM5, LİME5, LİMA5, LAME5, MALİ5, MAİL5, MEAL5, MALE5, AİLE4

AİLE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaʾile)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik

    Birbirlerine nasıl tutkun, yangın bir aile olduklarını sayıp döktü. - Lâtife Tekin

  • Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü

    Kendilerinin hangi asil aileye mensup olduklarını bilmiyorum. - Nazım Hikmet

  • Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü

[halk ağzında]

  • Eş, karı
  • Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü
  • Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya

Birleşik Kelimeler: aile adı, aile bahçesi, aile bütçesi, aile doktoru, aile dostu, aile fotoğrafı, aile gazinosu, aile hayatı, aile hekimi, aile hukuku, aile ismi, aile mahkemesi, aile matinesi, aile meclisi, aile ocağı, aile planlaması, aile reisi, aile saadeti, büyük aile, çekirdek aile, koruyucu aile, köklü aile

ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)

[isim]

[gök bilimi]

  • Evren
  • Dünya, cihan

    İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Aynı konu ile ilgili kimseler
  • Bu kimselerin uğraşlarının bütünü

    Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Belli bir grupraki canlıların bütünü

    Hayvanlar âlemi.

  • Durum ve şartlar

    Evlilik âlemi.

[zamir]

  • Herkes, başkaları

    Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.

  • Ortam, çevre

    Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar

  • Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
  • Farklı davranış içinde bulunan kimse

[mecaz]

  • Eğlence

    O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
  • âlemin ağzı torba değil ki büzesin
  • âlemi var mı?
  • âlem yapmak

Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi

[isim]

  • Bayrak
  • Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça

[mecaz]

  • Simge

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alem olmak

ÂLİM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālim)

[isim]

  • Bilgin

    Hiçbir şeye inanmayan, ne inkılapçı ne muhafazakâr ne âlim ne şair olabilir. - Orhan Seyfi Orhon

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âlim unutmuş, kalem unutmamış

[sıfat]

[eskimiş]

  • Bilen

AMEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿamel)

[isim]

  • Yapılan iş, edim, fiil

[din bilgisi]

  • Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları

[mecaz]

  • İshal

Birleşik Kelimeler: aksülamel

AMİL (Kelime Kökeni: Arapça ʿāmil)

[isim]

  • Etken, etmen, sebep, faktör

    Acaba bu cereyan ne gibi tarihî amillerin tesiriyle doğdu. - Fuat Köprülü

ELİM (Kelime Kökeni: Arapça elīm)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Acıklı

    Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü. - Yahya Kemal Beyatlı

ELMA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerden, çiçekleri pembe veya beyaz bir ağaç (Pirus malus)
  • Bu ağacın kabuğu parlak, sert, kırmızı, sarı ve yeşil renkte, kokusu hoş, tadı ekşi veya tatlı, dokusu gevrek, ufak çekirdekli meyvesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elma da alma da demesini biliriz
  • elma gibi
  • elmanın dibi göl, armudun dibi yol
  • elmayı çayıra, armudu bayıra

Birleşik Kelimeler: elmabaş, elma çayı, elma hoşafı, elma kompostosu, elma sirkesi, elma suyu, elma şarabı, elma şekeri, elma şurubu, elma yanaklı, acı elma, çürük elma, ekşi elma, Kızılelma, âdemelması, Amasya elması, Amerikan elması, dağ elması, deveelması, ferik elması, fil elması, Japon elması, kabak elması, kiraz elması, misket elması, pamuk elması, şeytan elması, yer elması

İMLA (Kelime Kökeni: Arapça imlāʾ)

[isim]

  • Yazım

    İmla bahsi yalnız bizde değil Fransa'da dahi gariplikler uyandırmıştır. - Ahmet Rasim

[eskimiş]

  • Doldurma, doldurulma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • imla etmek
  • imlaya gelmemek

İMAL (Kelime Kökeni: Arapça iʿmāl)

[isim]

  • Ham maddeyi işleyip mal üretme
  • Yapım

Ata Sözleri ve Deyimler

  • imal etmek

İLME

[isim]

  • İlmek işi

İLAM (Kelime Kökeni: Arapça iʿlām)

[isim]

[eskimiş]

  • Bildirme, anlatma

[hukuk]

  • Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmî belge

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilam etmek

Birleşik Kelimeler: boşanma ilamı, veraset ilamı

LİME (Kelime Kökeni: Farsça līme)

[isim]

[eskimiş]

  • Parça

Birleşik Kelimeler: lime lime

L

  • Romen rakamları dizisinde 50 sayısını gösteren işaret

LAME (Kelime Kökeni: Fransızca lamé)

[isim]

  • Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri

[sıfat]

  • Böyle bir kumaş veya deriden yapılan

    Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı. - Cahit Uçuk

MALİ (Kelime Kökeni: Arapça mālī)

[sıfat]

  • Mal ile ilgili

    Mali durumu zaten kötü. - Haldun Taner

  • Parasal
  • Maliyeye ilişkin, maliye ile ilgili

    Mali önlemler.

Birleşik Kelimeler: mali analist, mali belge, mali cebir, mali senet, mali yıl