[isim]

• Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı

[mecaz]

• Genişlik, kapsam

  Belki öteden beri böyleydi ama son üç senedir radikalliği etrafındakilere kaygı verecek boyutlara ulaşmıştı. - Elif Şafak

[mecaz]

• Durum, nitelik

  Yeni boyutlar, düşünme olanakları kazandığımı sanarak ayrıldım tiyatrodan. - Necati Cumalı

[matematik]

• Doğruların, yüzeylerin veya cisimlerin ölçülmesinde ele alınan üç doğrultudan uzunluk, genişlik ve derinlikten her biri, buut

  Boyutları da çok farklı, ince uzun bir dergi. - Ahmet Ümit

[sinema]

[televizyon]

• Film veya fotoğrafta boyut, format

Ata Sözleri ve Deyimler

• boyut katmak
• boyut kazandırmak

[sıfat]

• Boyutu olan

  Onu bütün öbür yazarlara kıyasla bunca derin boyutlu yapan, ne kültürü ne de bilgisi idi. - Haldun Taner

[isim]

• Boyutlamak işi

[isim]

• Boyutlanmak işi

[-i]

• Boyutları belirlemek, ortaya koymak

[nesnesiz]

• Boyut kazanmak

[isim]

• Boyutlu olma durumu

[sıfat]

• Boyutu olamayan

  Zaman hep biraz kadehlerin arkasında ve boyutsuzdur. - Çetin Altan

[isim]

• Boyutlanma işi

[isim]

• Boyutlandırmak işi

[isim]

• Boyutsuz olma durumu

[-i]

• Boyut kazandırmak

[isim]

• Boyutlandırılmak işi

[isim]

• Boyutlandırma işi

[isim]

• Boyutlandırılma işi