BOYLAYABİLMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
BOYLAYABİLMEK harflerini içeren 6 harfli 31 kelime bulunuyor. 6 harfli BOYLAYABİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AYBEAY12,
ALKALİ (Kelime Kökeni: Fransızca alcali)
- Alkali metallerin hidroksitleriyle amonyum hidroksitin genel adı
Birleşik Kelimeler: alkali metaller, alkalimetre
ALLAME (Kelime Kökeni: Arapça ʿallāme)
-
Çok ve derin bilgisi olan, çok bilgili
Tarihî zihniyet taşımak için tarihçi olmak şart değildir. İlmî düşünebilmek için allame olmak şart olmadığı gibi. - Sabahattin Eyuboğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- allame kesilmek
Birleşik Kelimeler: allameicihan
MAAİLE (Kelime Kökeni: Arapça maʿaʿāʾile)
-
Ailece, ev halkıyla birlikte
Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden. - Nazım Hikmet
MAKALE (Kelime Kökeni: Arapça maḳāle)
- Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik ve toplumsal konuları açıklayıcı veya yorumlayıcı niteliği olan gazete veya dergi yazısı
Birleşik Kelimeler: başmakale
AKLİYE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳliyye)
-
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
Akliye hekimi.
- Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü
- Akılcılık
BELLİK
- İşaret, marka
- Ayraç
KABİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳabīle)
-
Boy (II)
Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir. - Cemil Meriç
KALOMA (Kelime Kökeni: İtalyanca caloma)
- Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaloma etmek (veya vermek)
LEYLAK (Kelime Kökeni: Arapça leylāḳ)
-
Zeytingillerden, yaprakları karşılıklı bir ağaççık (Syringa vulgaris)
En fazla leylak ağaçlarını seviyordum, hele biri boyuma yakın olanı, âdeta ikinci odamdı. - Emine Işınsu
-
Bu ağacın koni durumunda toplanmış, beyaz, eflatun veya pembe renkte, güzel kokulu çiçekleri
Bahar yağmuru ancak morsalkımlarla leylakların açtığı bir memlekette çekilebilir. - Refik Halit Karay
Birleşik Kelimeler: leylak rengi, Çin leylağı, Hint leylağı
OKLAMA
- Oklamak işi
- Hedef noktaları dairesel olarak belirlenmiş nişan tahtasına küçük okların atılmasıyla oynanan bir oyun türü
AMBALE (Kelime Kökeni: Fransızca emballé)
- `Birini düşünemez duruma getirmek, çok yormak, fazla gaz vererek otomobili çalışamaz duruma getirmek` anlamlarındaki ambale etmek ve `çok yorulup iş göremez, düşünemez duruma gelmek` anlamındaki ambale olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz
BİLMEK
-
Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu. - Adalet Ağaoğlu
-
Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak
Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz. - Burhan Felek
- Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
-
Tanımak, hatırlamak
Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi? - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Sanmak, varsaymak, farz etmek
Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir. - Refik Halit Karay
-
Sorumlu tutmak
Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.
-
İnanmak
Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku - Necati Cumalı
-
İşine gelmek, uygun bulmak
Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?
-
-a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.
-
Saymak
Teşekkürü borç bilirim.
Ata Sözleri ve Deyimler
- bildiğinden şaşmamak (veya kalmamak)
- bildiğini okumak
- bildiğini yapmak
- bildiğini yedi mahalle bilmez
- bildim bileli
- bilemedin (veya bilemediniz)
- bilir bilmez
- bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp
- bilmem hangi (veya kaç veya kim veya nasıl veya ne)
Birleşik Kelimeler: yolbil, değerbilmez, iyilikbilmez, kadirbilmez
MALİYE (Kelime Kökeni: Arapça māliyye)
-
Kamu ile ilgili işlerin yürütülmesi için gerekli gelirleri ve harcanan paraları düzenleyen kuralların bütünü
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır. - Anayasa
- Konusu bu kuralları incelemek olan bilim dalı
-
Devlet gelir ve giderlerini yöneten kuruluş
Maliyede çalışıyor.
MABLAK (Kelime Kökeni: Arapça miblaʿ)
- Hamur, merhem, boya vb. şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak için kullanılan ve bir ucu ele alınacak biçimde saplı, öbür ucu yassı olan alet
- Aşure kazanlarını karıştırmakta kullanılan, uzun saplı ve yayvan uçlu tahta kepçe
YEMLİK
-
Hayvanlara yem verilen yer veya kap
Bir avuç arpa fazla atar yemliğine, bir kamçı eksik vurur. - Abbas Sayar
-
Yem için ayrılan
Yemlik ot.
- Rüşvet, arpalık
- Karşılıksız geçim sağlanan yer veya kimse
- Kumarda kandırılıp parası alınan kimse
Birleşik Kelimeler: yemlik arpa