BOYAYABİLMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

BOYAYABİLMEK harflerini içeren 6 harfli 26 kelime bulunuyor. 6 harfli BOYAYABİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AYBEAY12, BOYLAM12, BOYAMA12, BAYMAK11, MEYYAL11, YAYMAK11, AMBOLİ10, BAMAKO10, BAKİYE10, BEYLİK10, EBABİL10, MALABO10, OYLAMA10, YOLMAK10, YAYLAK10, AMBALE9, BİLMEK9, MALİYE9, MABLAK9, YEMLİK9, AKLİYE8, KABİLE8, KALOMA8, OKLAMA8, MAAİLE7, MAKALE7

MAAİLE (Kelime Kökeni: Arapça maʿaʿāʾile)

[zarf]

[eskimiş]

  • Ailece, ev halkıyla birlikte

    Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden. - Nazım Hikmet

MAKALE (Kelime Kökeni: Arapça maḳāle)

[isim]

  • Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik ve toplumsal konuları açıklayıcı veya yorumlayıcı niteliği olan gazete veya dergi yazısı

Birleşik Kelimeler: başmakale

AKLİYE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳliyye)

[isim]

[eskimiş]

[tıp]

  • Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu

    Akliye hekimi.

  • Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü

[felsefe]

[toplum bilimi]

  • Akılcılık

KABİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳabīle)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Boy (II)

    Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir. - Cemil Meriç

KALOMA (Kelime Kökeni: İtalyanca caloma)

[isim]

[denizcilik]

  • Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaloma etmek (veya vermek)

OKLAMA

[isim]

  • Oklamak işi
  • Hedef noktaları dairesel olarak belirlenmiş nişan tahtasına küçük okların atılmasıyla oynanan bir oyun türü

AMBALE (Kelime Kökeni: Fransızca emballé)

[isim]

  • `Birini düşünemez duruma getirmek, çok yormak, fazla gaz vererek otomobili çalışamaz duruma getirmek` anlamlarındaki ambale etmek ve `çok yorulup iş göremez, düşünemez duruma gelmek` anlamındaki ambale olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz

BİLMEK

[nesnesiz]

  • Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak

    Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu. - Adalet Ağaoğlu

[-i]

  • Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak

    Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz. - Burhan Felek

  • Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
  • Tanımak, hatırlamak

    Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Sanmak, varsaymak, farz etmek

    Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir. - Refik Halit Karay

[-i]

  • Sorumlu tutmak

    Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.

  • İnanmak

    Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku - Necati Cumalı

[-i]

  • İşine gelmek, uygun bulmak

    Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?

  • -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.

[-i]

  • Saymak

    Teşekkürü borç bilirim.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bildiğinden şaşmamak (veya kalmamak)
  • bildiğini okumak
  • bildiğini yapmak
  • bildiğini yedi mahalle bilmez
  • bildim bileli
  • bilemedin (veya bilemediniz)
  • bilir bilmez
  • bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp
  • bilmem hangi (veya kaç veya kim veya nasıl veya ne)

Birleşik Kelimeler: yolbil, değerbilmez, iyilikbilmez, kadirbilmez

MALİYE (Kelime Kökeni: Arapça māliyye)

[isim]

  • Kamu ile ilgili işlerin yürütülmesi için gerekli gelirleri ve harcanan paraları düzenleyen kuralların bütünü

    Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır. - Anayasa

  • Konusu bu kuralları incelemek olan bilim dalı
  • Devlet gelir ve giderlerini yöneten kuruluş

    Maliyede çalışıyor.

MABLAK (Kelime Kökeni: Arapça miblaʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Hamur, merhem, boya vb. şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak için kullanılan ve bir ucu ele alınacak biçimde saplı, öbür ucu yassı olan alet
  • Aşure kazanlarını karıştırmakta kullanılan, uzun saplı ve yayvan uçlu tahta kepçe

YEMLİK

[isim]

  • Hayvanlara yem verilen yer veya kap

    Bir avuç arpa fazla atar yemliğine, bir kamçı eksik vurur. - Abbas Sayar

[sıfat]

  • Yem için ayrılan

    Yemlik ot.

[mecaz]

  • Rüşvet, arpalık

[mecaz]

  • Karşılıksız geçim sağlanan yer veya kimse

[argo]

  • Kumarda kandırılıp parası alınan kimse

Birleşik Kelimeler: yemlik arpa

BAKİYE (Kelime Kökeni: Arapça baḳiyye)

[isim]

[eskimiş]

  • Artık, artan, kalan, geri kalan şey

    Hastanelerde boş yatak kalmamış, çoğunda ikişer kişi, bakiyesini bahçeye yatırıyorlar. - Attila İlhan

  • Kalıntı

    Bunun bir eski ev değil, dünyayı terk etmişlere mahsus bir manastır bakiyesi olduğunu anlardım. - Abdülhak Şinasi Hisar

[ekonomi]

  • Alacak ve borçlar arasındaki fark

BEYLİK

[isim]

  • Bey olma durumu

[sıfat]

  • Herkesin kullandığı, herkesin bildiği

    Çaresiz yine güneyde beylik bir tatil köyüne gideceğiz. - Haldun Taner

[sıfat]

  • Basmakalıp

    Aramızdaki konuşmalar, beylik konuşmalar sınırını aşmamıştı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[sıfat]

  • Devletle ilgili, devlete özgü olan, devlet malı olan, mirî
  • Bir tür küçük ve ince asker battaniyesi

[mecaz]

  • Rahat yaşama

[tarih]

  • Merkeze tam bağlı olmayarak bir beyin yönetimi altındaki ülke, emîrlik, emaret, mirlik

    Sonunda bütün bu beylikler Osmanlı İmparatorluğu'nun bayrağı altında toplandı. - Cahit Uçuk

[eskimiş]

  • Hükûmet

    Beylikten alacaklı olmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beylik çeşmesinden su içme
  • beylik fırın has çıkarır

Birleşik Kelimeler: beylik söz, beylik tabanca, ağabeylik, derebeylik, külhanbeylik, uç beyliği

EBABİL (Kelime Kökeni: Arapça ebābīl)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Sağanlardan, kentler ve açık alanlarda yaşayan, kırlangıca göre kanatları daha uzun ve kavisli bir tür kuş, dağ kırlangıcı (Apus apus)

OYLAMA

[isim]

  • Oy kullanma işi

    Bir oylamada hakkım olan bir oyu bile bile esirgemiş, kırmıştı beni. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oylamaya geçmek
  • oylamaya koymak

Birleşik Kelimeler: güven oylaması, halk oylaması