BİLMİŞ ile Oluşan Kelimeler (BİLMİŞ Kelime Türetme)

BİLMİŞ harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. BİLMİŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bilmiş kelimesinin anlamı nedir? Bilmiş ile başlayan kelimeler. Bilmiş ile biten kelimeler. İçinde bilmiş olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

BİLMİŞ12

5 Harfli Kelimeler

BİLİŞ10, BİLİM8

4 Harfli Kelimeler

BİŞİ9, İBİŞ9, İŞLİ7, BİLİ6, İLMİ5, İLİM5

3 Harfli Kelimeler

Şİİ6, LİM4, MİL4

2 Harfli Kelimeler

İŞ5, İM3, Mİ3, İL2

İL

[isim]

  • Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet

    İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. - Anayasa

  • Şehrin niteliklerini taşıyan büyük yerleşim yeri
  • Ülke, yurt

[tarih]

  • Eski Türklerde devlet

Birleşik Kelimeler: ilbay

İM

[isim]

  • İşaret
  • Alamet

Birleşik Kelimeler: im bilimi, çizgi im, kesme imi

Mİ (Kelime Kökeni: İtalyanca mi)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota işareti

LİM (Kelime Kökeni: Fransızca lime)

[isim]

  • Küçük limon

MİL (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmış kum ve toprak karışımı

[isim]

  • Türlü işlerde kullanılmak için yapılan ince ve uzun metal çubuk
  • Göze sürme çekmeye yarayan, kemik veya fil dişinden yapılmış ince ve uzun araç

Birleşik Kelimeler: eksantrik mili, kenet mili, krank mili

[isim]

[matematik]

  • Karada 1609, denizde 1852 metre olarak kabul edilen bir uzaklık ölçü birimi

    Köprü ile Kadıköy arasındaki mesafenin kaç mil olduğunu bilmiyordum. - Ahmet Rasim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mil yapmak

Birleşik Kelimeler: deniz mili, hava mili, kara mili

İLMÎ (Kelime Kökeni: Arapça ʿilmī)

[sıfat]

  • Bilimsel

    Tarihin karmakarışık olayları ilmî metotlarla incelenebilir mi? - Cemil Meriç

İLİM (Kelime Kökeni: Arapça ʿilm)

[isim]

  • Bilim

    İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir - Yunus Emre

[mecaz]

  • Ayrıntı, özellik, nitelik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilminden anlamak
  • ilmini almak

Birleşik Kelimeler: ilim adamı, ilmiahlak, ilmihâl, manevi ilim, ledün ilmi, müspet ilimler

İŞ

[isim]

  • Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma

    İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir değer yaratan emek
  • Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev

    Şimdi Mısır'a memuru olduğum bankanın bir işi için geldim. - Ömer Seyfettin

  • Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü

    İşler durgun.

  • Kamu yararına yapılan işler

    Güvenlik işleri.

  • Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma

    Bu evin işi çok.

  • Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek

    Sonunda bir iş buldum. - Sait Faik Abasıyanık

  • Ticari anlaşma, alışveriş
  • Herhangi bir maksatla kurulan düzen

    İşlerini bırakmışlar, dükkânlarını kapamışlar, akın akın şehri terk edip gidiyorlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bazı deyimlerde `yarar, çıkar` anlamında kullanılan bir söz

    O, işini bilir. Bu, benim işime gelmez.

  • Yapılan şey, davranış

    Yoksullara yardım etmekle çok iyi bir iş yaptım.

  • Nakış, örgü, makrome gibi elde yapılan şey

    Komşu kadın elindeki işini dizine bırakıp geline döndü. - Memduh Şevket Esendal

  • Emek, işçilik, ustalık

    Bu örtü, işi ağır bir örtüdür.

  • İşlem

    İşimi görmediler.

  • Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış

    Bu, bir zevk işidir.

  • Yetenek

    Demek bende daha iş varmış ki ilin öğretmeni seçtiler. - Muzaffer İzgü

[mecaz]

  • Sorun, konu, mesele, maslahat

    Etrafın gülüşmeleri arasında iş anlaşıldı. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]

  • Gizli neden veya maksat

    Çoktandır köylünün şurada burada yayıp gezeceği ehemmiyetli bir iş, bir keramet gösterememişti. - Refik Halit Karay

[fizik]

  • Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç

    Erg, jul, kilogrammetre, vatsaat, kilovatsaat iş ve enerji birimleridir.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iş (birinde) bitmek
  • iş (birinden) bitmek
  • iş (birine) kalmak
  • iş açmak
  • iş almak
  • iş amana binince kavga uzamaz
  • iş anlatılıncaya kadar baş elden gider
  • iş ayağa düşmek
  • iş başa düşmek
  • iş bırakmak
  • iş bilenin, kılıç kuşananın
  • iş bilmek
  • iş bitirmek
  • iş çatallanmak
  • iş çevirmek
  • iş çığırından çıkmak
  • iş çıkarmak
  • iş dayıya düştü
  • iş değil
  • iş düşmek
  • işe almak
  • işe bak!
  • iş edinmek
  • işe girmek
  • işe karışmak
  • işe koşmak
  • iş etmek
  • işe yaramak
  • iş görmek
  • iş göstermek
  • işi ...-e dökmek
  • işi ...-e vurmak
  • işi (bir şeye) vurmak
  • işi ahbaplığa dökmek
  • işi aksi gitmek
  • işi Allah'a kalmak
  • işi anlamak
  • işi azıtmak
  • işi başından aşmak (veya aşkın olmak)
  • işi bitmek
  • işi bozmak
  • işi bozulmak
  • işi ciddiye almak
  • işi çıkmak
  • işi düşmek
  • işi ileri götürmek
  • işi iş, kaşığı gümüş
  • işi iş olmak
  • işi kotarmak
  • iş inada binmek
  • işin alayında olmak
  • işin başı
  • işinden olmak
  • işin doğrusu
  • işi ne?
  • işine bak!
  • işine gelmek
  • işine göre
  • işine hor bakan boynuna torba takar
  • işine koyulmak
  • işin fenası
  • işin garibi
  • işini bilmek
  • işini bitirmek
  • işin içinde iş var
  • işin içinden çıkamamak
  • işin içinden çıkmak (veya sıyrılmak)
  • işini görmek
  • işini kış tut da yaz çıkarsa bahtına
  • işinin adamı
  • işini uydurmak
  • işini yoluna koymak
  • işin kolayına kaçmak
  • işin kötüsü
  • işin kurdu
  • işin kurdu olmak
  • işin mi yok
  • işin ortasını bulmak
  • işin rengi değişmek
  • iş insanın aynasıdır
  • işin tuhafı
  • işin ucu birine dokunmak
  • işin üstesinden gelmek
  • işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol
  • işi olmak
  • işi pişirmek
  • işi rast gitmek
  • işi resmiyete dökmek
  • işi sağlama almak
  • işi savsaklamak
  • işi şakaya dökmek
  • iş işlemek
  • iş işten geçmek
  • işi tatlıya bağlamak
  • işi temizlemek
  • işi uzatmak
  • işi üç nalla bir ata kaldı
  • işi yokuşa sürmek (veya koşmak)
  • işi yoluna koymak
  • işi yolunda (veya tıkırında) gitmek (veya olmak)
  • iş karıştırmak
  • iş ki
  • işler açılmak
  • işler arapsaçına dönmek
  • işler becermek
  • iş mi?
  • iş ola
  • iş olacağına varır
  • iş olsun diye
  • iş sarpa sarmak
  • iş şirazesinden çıkmak
  • işten (bile) değil
  • işten el çektirmek
  • işten güçten vakit bulamamak
  • iş tutmak
  • iş vermek
  • iş yapmak
  • iş yok

Birleşik Kelimeler: iş adamı, iş akdi, iş alanı, işbaşı, iş bırakımı, iş bıraktırımı, iş bilimi, iş birliği, iş bölümü, iş donu, iş eri, iş gezisi, işgüder, iş gücü, iş güç, iş güçlüğü, iş günü, iş hacmi, iş hanı, iş hayatı, iş kadını, iş kazası, iş kolu, iş merkezi, iş önlüğü, iş saati, iş seyahati, iş sözleşmesi, işveren, iş yeri, işe uygun, işi duman, işi tıkırında, ağır iş, beyaz iş, bulaşık iş, çürük iş, götürü iş, ince iş, kârlı iş, Acem işi, Antep işi, ayak işi, çocuk işi, el işi, erkek işi, ev işi, hamur işi, hesap işi, kalem işi, kavaf işi, mancınık işi, Maraş işi, orak işi, orta işi, sıra işi, şıpın işi, tarak işi, usta işi, dış işleri, diyanet işleri, iç işleri, özlük işleri, su altı işleri, yazı işleri, zat işleri

BİLİ

[isim]

  • Bilgi

Şİİ (Kelime Kökeni: Arapça şīʿī)

[isim]

  • Şiilik mezhebinden olan kimse

İŞLİ

[sıfat]

  • Üzeri nakışlı

    Sırma işli bir peştamal. - Yusuf Ziya Ortaç

BİLİM

[isim]

  • Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim

    Benim sizden istediğim Türkçe yardım, bazı eski yazılı bilim ve tarih gibi ciddi eserleri bana okumanızdır. - Halide Edip Adıvar

  • Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi
  • Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci

Birleşik Kelimeler: bilim adamı, bilim dışı, bilim insanı, bilim kadını, bilim kuramı, bilim kurgu, ana bilim dalı, popüler bilim, sosyal bilim, toplumsal bilim, ad bilimi, ağaç bilimi, ahlak bilimi, akıntı bilimi, ana deniz bilimi, anestezi bilimi, anlam bilimi, anlatım bilimi, art zamanlı dil bilimi, asalak bilimi, bağışıklık bilimi, balık bilimi, bayrak bilimi, belirti bilimi, biçem bilimi, biçim bilimi, bitki bilimi, böcek bilimi, budun bilimi, buzul bilimi, cinsellik bilimi, cinslik bilimi, çocuk bilimi, dağ bilimi, deniz bilimi, deprem bilimi, devim bilimi, dil bilimi, dirim bilimi, diyabet bilimi, Doğu bilimi, doku bilimi, edebiyat bilimi, edim bilimi, eğitim bilimi, erek bilimi, etik bilimi, evren bilimi, fen bilimi, gelecek bilimi, gök bilimi, göl bilimi, görüngü bilimi, gösterge bilimi, göz bilimi, göze bilimi, güdüm bilimi, halk bilimi, hayvan bilimi, hücre bilimi, ırk bilimi, ışın bilimi, iç salgı bilimi, ilaç bilimi, iklim bilimi, im bilimi, insan bilimi, iş bilimi, kabuk bilimi, kalıtım bilimi, kan bilimi, kanser bilimi, kazı bilimi, kemik bilimi, kıkırdak bilimi, kitaplık bilimi, köken bilimi, kurgu bilimi, kurt bilimi, kuş bilimi, lehçe bilimi, liken bilimi, maden bilimi, mağara bilimi, mantar bilimi, metal bilimi, mineral bilimi, müzik bilimi, neden bilimi, nüfus bilimi, odun bilimi, olay bilimi, ödev bilimi, ölçü bilimi, renk bilimi, ruh bilimi, sağlık bilimi, sayım bilimi, sebep bilimi, ses bilimi, sıtma bilimi, sindirim bilimi, sinir bilimi, siyaset bilimi, sözcük bilimi, su bilimi, suç bilimi, sürtünme bilimi, tanrı bilimi, taş bilimi, taşıl bilimi, terim bilimi, toplum bilimi, toprak bilimi, tortul bilimi, töre bilimi, Türklük bilimi, uygulayım bilimi, uzay bilimi, varlık bilimi, yanardağ bilimi, yankı bilimi, yapı bilimi, yaşlılık bilimi, yazı bilimi, yazın bilimi, yazıt bilimi, yer adı bilimi, yer bilimi, yıldız bilimi, yöntem bilimi, yüzey bilimi, zaman bilimi, pozitif bilimler, sağın bilimler, sosyal bilimler, temel bilimler, uygulamalı bilimler, çevre bilimleri, doğa bilimleri, fen bilimleri, sağlık bilimleri, tabiat bilimleri, yaşam bilimleri

BİŞİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Çörek, tatlı bir tür ekmek

İBİŞ

[isim]

[tiyatro]

  • Orta oyununda çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan komedyen

[sıfat]

[mecaz]

  • Şapşal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ibiş gibi

BİLİŞ

[isim]

[ruh bilimi]

  • Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf

    Dereceler sonsuz fakat bizim biliş ve bildiriş vasıtalarımız sınırlı, kıyas basamaklarımız sayılı. - Necip Fazıl Kısakürek

[halk ağzında]

  • Bildik, tanıdık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • biliş çıkmak