BİLİNÇ ile Oluşan Kelimeler (BİLİNÇ Kelime Türetme)

BİLİNÇ harflerinden oluşan 17 kelime bulunuyor. BİLİNÇ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bilinç kelimesinin anlamı nedir? Bilinç ile başlayan kelimeler. İçinde bilinç olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

BİLİNÇ11

5 Harfli Kelimeler

ÇİNLİ8

4 Harfli Kelimeler

ÇİNİ7, İÇLİ7, İÇİN7, İLİÇ7, LİNÇ7, BİNİ6, BİLİ6

3 Harfli Kelimeler

ÇİL6, İNÇ6, BİN5, İNİ3, NİL3

2 Harfli Kelimeler

İÇ5, İL2, İN2

İL

[isim]

  • Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet

    İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. - Anayasa

  • Şehrin niteliklerini taşıyan büyük yerleşim yeri
  • Ülke, yurt

[tarih]

  • Eski Türklerde devlet

Birleşik Kelimeler: ilbay

İN

[isim]

  • Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk
  • Mağara

Ata Sözleri ve Deyimler

  • in gibi

[isim]

  • İnsan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • in cin
  • in cin top oynamak
  • in cin yok
  • in misin, cin misin

İNİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Kayın (II)

N

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

BİN

[isim]

  • Dokuz yüz doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 1000 ve M rakamlarının adı

[sıfat]

  • On kere yüz, dokuz yüz doksan dokuzdan bir artık

[sıfat]

[mecaz]

  • Pek çok, çok sayıda

    En nihayet bin güçlükle ancak küçük parçalar hâlinde imha edilebilmiş. - Ahmet Kabaklı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bin bilsen de bir bilene danış
  • bin can ile
  • bin derde deva
  • bin dereden su getirmek
  • bin dost az, bir düşman çok
  • bini aşmak
  • bini bir paraya
  • binin yarısı beş yüz (o da bizde yok)
  • bin işçi, bir başçı
  • bin kalıba girmek
  • bin nasihatten bir musibet yeğdir
  • bin ölçüp bir biçmeli
  • bin pişman olmak
  • bin tarakta bezi olmak
  • bin tasa (veya merak) bir borç ödemez
  • bin yaşa!

Birleşik Kelimeler: binbaşı, binbir, bindallı, binkat, bin kere, bin kez, bin türlü, binyıl, binde bir

İÇ

[isim]

  • Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı

    Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. - Çetin Altan

  • Oyuk şeylerin boşluğu
  • Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta

    Tahtanın içi çürümüş.

  • Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara
  • Ten ile dış giysiler arası

    Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum. - Erhan Bener

  • Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm

    Ekmek içi. Ceviz içi.

  • Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım
  • Mide, bağırsak, karın

    İçi bulanmak. İçi sürmek.

  • Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri

    İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerede? - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan

    Yurt içi ulaşım. Şehir içi haberleşme. Aile içi ilişkiler.

  • Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım

[sıfat]

  • Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan

    İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı. - Peyami Safa

[sıfat]

  • İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan

    İç dünyamız.

[mecaz]

  • Muhteva

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iç (veya içini) dökmek
  • iç açmak
  • iç bağlamak
  • iç çekmek
  • iç etmek
  • iç geçirmek
  • iç gıcıklamak
  • içi açılmak
  • içi alaylı, dışı kalaylı
  • içi almamak
  • içi bayılmak
  • içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar
  • içi boşalmak
  • içi bulanmak
  • içi burkulmak
  • içi cız etmek
  • içi çekmek
  • içi daralmak
  • içi dayanmamak
  • içi dışı bir (olmak)
  • içi dışına çıkmak
  • içi erimek
  • içi ezilmek
  • içi ezim ezim ezilmek
  • içi geçmek
  • içi gitmek
  • içi götürmemek
  • içi hop etmek
  • içi ısınmak
  • içi içine geçmek
  • içi içine sığmamak
  • içi içini yemek
  • içi kabul etmemek
  • içi kağşamak
  • içi kalkmak (veya kabarmak)
  • içi kan ağlamak
  • içi kapanmak
  • içi kararmak
  • içi kazınmak (veya kıyılmak)
  • içinde duymak
  • içinde kaybolmak
  • içinden bir şeyler kopmak
  • içinden çıkmak
  • içinden geçirmek
  • içinden geçmek
  • içinden gelmek
  • içinden gülmek
  • içinden kan gitmek
  • içinden konuşmak
  • içinden okumak
  • içinden olmak
  • içinden yanmak
  • içinde yüzmek
  • içine almak
  • içine ateş atmak
  • içine ateş düşmek
  • içine atmak
  • içine baygınlıklar çökmek
  • içine çekilmek (veya kapanmak)
  • içine çekmek
  • içine daralma gelmek
  • içine dert olmak
  • içine doğmak
  • içine dokunmak
  • içine etmek (veya sıçmak)
  • içine fenalık gelmek (veya basmak)
  • içine hüzün çökmek
  • içine işlemek
  • içine kurt düşmek
  • içine kuşku çökmek
  • içine oturmak
  • içine sinmek
  • içine sokacağı gelmek
  • içine su serpilmek
  • içine tükürmek
  • içini açmak
  • içini bayıltmak (veya kıymak)
  • içini boşaltmak
  • içini burkmak
  • içini çekmek
  • içini çürütmek
  • içini dondurmak
  • içini ezmek
  • içini ısıtmak
  • içini karartmak
  • içini kemirmek
  • içini kurt yemek (veya kemirmek)
  • içinin ateşi küllenmek
  • içinin yağı erimek
  • içini okumak
  • içini parçalamak (veya parça parça etmek)
  • içini sarmak
  • içini sıkmak
  • içini sızlatmak
  • içini yakmak
  • içini yemek
  • içi paralanmak (veya parçalanmak)
  • içi rahat etmek
  • içi sıkılmak
  • içi sızlamak
  • içi sürmek
  • içi titremek
  • içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek
  • içi yağ bağlamak
  • içi yanmak
  • iç tutmak

Birleşik Kelimeler: iç acısı, iç ağ, iç ağa, iç asalak, iç bakla, iç barış, iç başkalaşım, iç bellek, iç borç, iç borçlanma, iç bölge, iç bulantısı, iç burukluğu, içbükey, iç cep, iç cümle, iç çamaşırı, iç çokgen, iç denetçi, iç denetim, içdenetir, iç denge, iç deniz, iç deri, iç donu, iç dünya, iç ek, iç etek, iç evlilik, iç gezegen, iç göbek, iç göç, içgöreç, içgörü, iç görüm, içgösterir, içgüdü, iç güveyi, iç güveyisi, iç harp, iç hastalıkları, iç hat, iç ısı, iç ısıtıcı, iç içe, iç işleri, iç itim, iç itmek, iç kafiye, iç kapak, iç kavuz, iç kulak, iç kuyu, iç lastik, iç merkez, iç mimar, iç mimari, iç odun, iç oğlanı, iç pazar, iç pilav, iç plazma, iç politika, iç saha, iç salgı, iç savaş, iç ses, iç spiker, iç su, iç sürme, içtepi, iç ters açı, iç turizm, iç tümce, iç türeme, iç tüzük, iç uyak, içyağı, iç yarıçap, içyüz, iç yüz, iç zar, içe bakış, içe dönük, içe kapanık, içe yöneliklik, içi boş, içi çıfıt çarşısı, içi dar, içi fesat, içi geniş, içi tez, için için, içler acısı, sağ iç, sol iç, avuç içi, badem içi, bakla içi, ceviz içi, çevrim içi, ders içi, fındık içi, fıstık içi, hafta içi, hizmet içi eğitim, kavuniçi, meslek içi eğitim, meyve içi, rahim içi araç, yurt içi

BİNİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Binme işi

    Bu hayvan biniye gelmez.

  • Kapı, dolap vb. şeylerin, kanatları kapandığında kalan aralığı örtebilmek için bu kanatların kenarına çakılan çıta

BİLİ

[isim]

  • Bilgi

ÇİL

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çil yavrusu gibi dağılmak

[isim]

  • Çoğunlukla yüzde oluşan kahverengi küçük benekler
  • Aynada oluşan leke
  • Bitki köklerindeki kıla benzer ince uzantılar

[sıfat]

  • Tüyünde küçük benekler bulunan (hayvan)

    Çil horoz.

[sıfat]

  • Yeni ve parlak (para veya altın)

    Anneme elli çil altın bıraktılar. - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: çil çil

İNÇ (Kelime Kökeni: İngilizce inch)

[isim]

[matematik]

  • Uzunluğu 2,54 santimetre olan İngiliz uzunluk ölçü birimi, parmak, pus

ÇİNİ (Kelime Kökeni: Farsça çīnī)

[isim]

  • Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans

    Bizi sarar bir sülüs yazı görsek duvarda / Bize heyecan verir bir parça yeşil çini - Faruk Nafiz Çamlıbel

[sıfat]

  • Sırlı ve süslü, pişmiş balçıktan yapılan

    Çini sobayı gürültü etmemeye çalışarak yakardı. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çini döşemek

İÇLİ

[sıfat]

  • İçi dolu (taneli sebze veya kuru yemiş)

[mecaz]

  • Kolay duygulanıp incinen, duygulu, hisli

    Annem evlatlarının bu kayıtsızlığına karşı içli bir hâlde günden güne fazla üzülüyor ve bitiyordu. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Duygulandıran, etkili

    Denize uzanan demir iskelenin ucuna gidip içli şiirler okurduk birbirimize. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: içli dışlı, içli köfte

İÇİN

[edat]

  • Amacıyla, maksadıyla

    Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Neden ve sonuç belirten bir söz

    Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi. - Reşat Nuri Güntekin

  • -den dolayı, -den ötürü

    Bu büyükşehirde ona ilk hitap eden adam olduğu için ona yüreğini açmak ihtiyacını duyuyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Özgü, ayrılmış

    Sizin için bir kitap getirdim.

  • Düşüncesince, kendince, göre

    Bizim için çok enteresan bir şeydi bu yeni icat. - Burhan Felek

  • Hakkında

    Gel gör ki dilimin ucunda kağnı var. Kağnılar için de bir çift sözüm var. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Oranla, göz önünde tutulursa

    Bu şapka senin için büyük.

  • Karşılığında, karşılık olarak

    Bu eşyalar için kaç lira ödediniz?

  • Uğruna, yoluna

    Neler yapmadık şu vatan için. - Orhan Veli Kanık

  • Süre belirten bir söz

    Açık söyleyeyim, size birkaç gün için sığındım. - Aka Gündüz

  • Ant deyimleri yapan bir söz

    Namusum hakkı için. Çocukların başı için.

İLİÇ

[isim]

  • Erzincan iline bağlı ilçelerden biri

LİNÇ (Kelime Kökeni: İngilizce lynch)

[isim]

  • Birden çok kimsenin kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak öldürmesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • linç etmek