BİLİNEMEZCİ Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

BİLİNEMEZCİ harflerini içeren 3 harfli 22 kelime bulunuyor. 3 harfli BİLİNEMEZCİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bilinemezci ile başlayan 3 harfli kelimeler. İçinde Bilinemezci olan 3 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

BİZ8, BEZ8, ZEM7, CİM7, CEM7, ECE6, ZİL6, ZEN6, CİN6, BİN5, BEL5, BEN5, EBE5, LEB5, LİM4, MİL4, MEN4, NİM4, NEM4, İNİ3, İLE3, NİL3

İNİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Kayın (II)

İLE

[bağlaç]

  • Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz

    Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz. - Ömer Seyfettin

  • Bazı soyut adlara getirildiğinde `... olarak, ... bir biçimde` anlamında durum zarfları oluşturan bir söz

    Merhametle ona bakıyordu.

  • Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz

    Annesi ile babası geldiler. Leylâ ile Mecnun. Gelmeleri ile gitmeleri bir oldu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... ile beraber

N

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

LİM (Kelime Kökeni: Fransızca lime)

[isim]

  • Küçük limon

MİL (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmış kum ve toprak karışımı

[isim]

  • Türlü işlerde kullanılmak için yapılan ince ve uzun metal çubuk
  • Göze sürme çekmeye yarayan, kemik veya fil dişinden yapılmış ince ve uzun araç

Birleşik Kelimeler: eksantrik mili, kenet mili, krank mili

[isim]

[matematik]

  • Karada 1609, denizde 1852 metre olarak kabul edilen bir uzaklık ölçü birimi

    Köprü ile Kadıköy arasındaki mesafenin kaç mil olduğunu bilmiyordum. - Ahmet Rasim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mil yapmak

Birleşik Kelimeler: deniz mili, hava mili, kara mili

MEN (Kelime Kökeni: Arapça menʿ)

[isim]

  • Yasaklama
  • Engel olma

Birleşik Kelimeler: menedilmek, menetmek, menolunmak

NİM (Kelime Kökeni: Farsça nīm)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Yarı

    Nim resmî.

NEM (Kelime Kökeni: Farsça nem)

[isim]

  • Havada bulunan su buharı
  • Hafif ıslaklık, rutubet

Birleşik Kelimeler: nemçeker, nemdenetir, nemölçer, neme yönelim, bağıl nem, mutlak nem, salt nem, ağaç nemi

BİN

[isim]

  • Dokuz yüz doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 1000 ve M rakamlarının adı

[sıfat]

  • On kere yüz, dokuz yüz doksan dokuzdan bir artık

[sıfat]

[mecaz]

  • Pek çok, çok sayıda

    En nihayet bin güçlükle ancak küçük parçalar hâlinde imha edilebilmiş. - Ahmet Kabaklı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bin bilsen de bir bilene danış
  • bin can ile
  • bin derde deva
  • bin dereden su getirmek
  • bin dost az, bir düşman çok
  • bini aşmak
  • bini bir paraya
  • binin yarısı beş yüz (o da bizde yok)
  • bin işçi, bir başçı
  • bin kalıba girmek
  • bin nasihatten bir musibet yeğdir
  • bin ölçüp bir biçmeli
  • bin pişman olmak
  • bin tarakta bezi olmak
  • bin tasa (veya merak) bir borç ödemez
  • bin yaşa!

Birleşik Kelimeler: binbaşı, binbir, bindallı, binkat, bin kere, bin kez, bin türlü, binyıl, binde bir

BEL

[isim]

[halk ağzında]

  • İşaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel etmek

[isim]

[anatomi]

  • İnsan bedeninde göğüsle karın, sırtla kalçalar arasında daralmış bölüm

    Kolum, boynundan beline doğru kayıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[anatomi]

  • Bu bölümün, sırtın altına rastlayan bölgesi

    Bel ağrısı.

[anatomi]

  • Hayvanlarda omuz başı ile sağrı arası
  • Dağ sırtlarında geçit veren çukur yer

    Çıksam yüksek bellere gün eylesem / Acep nazlı yâr duyar mı ola? - Halk türküsü

  • Geminin orta bölümü
  • Bardak, şişe, vazo vb.nin ortasındaki dar bölüm

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel bağlamak
  • belden aşağı vurmak
  • beli açılmak
  • beli bükülmek
  • beli çökmek
  • belini bükmek
  • belini doğrultmak
  • belini kırmak
  • belini vermek
  • bel kırmak
  • bel vermek

Birleşik Kelimeler: bel ağrısı, bel bağı, bel evladı, bel fıtığı, belgevşekliği, bel kemeri, belkemiği, bel kemiği, bel kündesi, belsoğukluğu, beli bükük, yarı bel, yol bel, etek belde, elibelinde, eteği belinde, kantarı belinde

[isim]

[fizyoloji]

  • Meni

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beli gelmek
  • belinden gelmek

[isim]

  • Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel bellemek

Birleşik Kelimeler: çatal bel

[isim]

[fizik]

  • Ses şiddetiyle ilgili birim

BEN

[isim]

  • Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı

    Dedim tane tane olmuş benlerin / Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır - Âşık Ömer

  • En çok üzümde görülen olgunlaşma belirtisi

[halk ağzında]

  • Saçta, sakalda beliren beyazlık

Birleşik Kelimeler: örümceksi ben, et beni

[isim]

[halk ağzında]

  • Olta veya tuzağa konulan yem
  • Kuşun yavrusuna taşıdığı yem

[zamir]

  • Teklik birinci kişiyi gösteren söz

    Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben - Ahmet Kutsi Tecer

[isim]

[ruh bilimi]

  • Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç

[isim]

[felsefe]

  • Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego

Ata Sözleri ve Deyimler

  • benden
  • benden günah gitti
  • benden paso
  • benden söylemesi
  • ben hancı, sen yolcu oldukça
  • benim diyen
  • benim oğlum bina okur, döner döner yine okur
  • beni sokmayan yılan bin (yıl) yaşasın
  • ben şahımı (veya şeyhimi) bu kadar severim
  • ben yokum (veya ben bu işte yokum)

Birleşik Kelimeler: benbenci, beniçinci, benmerkezci, albeni, incitmebeni, unutmabeni

EBE

[isim]

  • Doğum işini yaptıran kadın

    Babam ebe bulmaya koştu. - Ayla Kutlu

[halk ağzında]

  • Büyükanne, nine
  • Genellikle çocuk oyunlarında baş olan, diğer çocuklara veya gruba karşı cezasını çekmek ve bundan kurtulmak için tek başına bütün sorumluluğu üzerine alan çocuk, oyun ebesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ebe olmak

Birleşik Kelimeler: ebebulguru, ebegümeci, ebekuşağı, ebemkuşağı, körebe, dil ebesi, kumar ebesi, laf ebesi, lakırtı ebesi, oyun ebesi, söz ebesi

LEB

[isim]

  • `Daha söze başlanırken ne denmek istenildiğini çabucak anlamak` anlamındaki leb demeden leblebiyi anlamak deyiminde geçen bir söz

    Doğrusu leb demeden leblebiyi anlarmışsınız, demek ister. - Orhan Kemal

ECE

[isim]

  • Kraliçe
  • Güzel kadın

    Dün Sirkeci istasyonunu görmeliydiniz, ecemiz geldi. - Falih Rıfkı Atay

ZİL (Kelime Kökeni: Farsça zil)

[isim]

  • İşaret vermek, uyarmak, çağırmak için kullanılan ve bir çan ile bu çana vuran bir tokmaktan oluşan, elle veya başka düzenlerle işletilebilen araç

[müzik]

  • Birbirine çarparak ses çıkartmak için parmaklara veya tefin kasnağındaki deliklere takılan yuvarlak, metal nesne

    Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle / Her kalbi dolduran zile, her sineden ole! - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zil takıp oynamak

Birleşik Kelimeler: zilzurna, elektrikli zil, elektrik zili, teneffüs zili

[sıfat]

[argo]

  • Parasız

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zil kalmak