BİLGİÇ ile Oluşan Kelimeler (BİLGİÇ Kelime Türetme)
BİLGİÇ harflerinden oluşan 11 kelime bulunuyor. BİLGİÇ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Bilgiç kelimesinin anlamı nedir? Bilgiç ile başlayan kelimeler. İçinde bilgiç olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
6 Harfli Kelimeler
BİLGİÇ15
5 Harfli Kelimeler
BİLGİ11
4 Harfli Kelimeler
GİBİ10, İLGİ8, İÇLİ7, İLİÇ7, BİLİ6
3 Harfli Kelimeler
LİG7, ÇİL6
2 Harfli Kelimeler
İÇ5, İL2
İL
-
Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet
İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. - Anayasa
- Şehrin niteliklerini taşıyan büyük yerleşim yeri
- Ülke, yurt
- Eski Türklerde devlet
Birleşik Kelimeler: ilbay
İÇ
-
Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı
Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. - Çetin Altan
- Oyuk şeylerin boşluğu
-
Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta
Tahtanın içi çürümüş.
- Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara
-
Ten ile dış giysiler arası
Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum. - Erhan Bener
-
Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm
Ekmek içi. Ceviz içi.
- Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım
-
Mide, bağırsak, karın
İçi bulanmak. İçi sürmek.
-
Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri
İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerede? - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan
Yurt içi ulaşım. Şehir içi haberleşme. Aile içi ilişkiler.
- Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım
-
Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan
İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı. - Peyami Safa
-
İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan
İç dünyamız.
- Muhteva
Ata Sözleri ve Deyimler
- iç (veya içini) dökmek
- iç açmak
- iç bağlamak
- iç çekmek
- iç etmek
- iç geçirmek
- iç gıcıklamak
- içi açılmak
- içi alaylı, dışı kalaylı
- içi almamak
- içi bayılmak
- içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar
- içi boşalmak
- içi bulanmak
- içi burkulmak
- içi cız etmek
- içi çekmek
- içi daralmak
- içi dayanmamak
- içi dışı bir (olmak)
- içi dışına çıkmak
- içi erimek
- içi ezilmek
- içi ezim ezim ezilmek
- içi geçmek
- içi gitmek
- içi götürmemek
- içi hop etmek
- içi ısınmak
- içi içine geçmek
- içi içine sığmamak
- içi içini yemek
- içi kabul etmemek
- içi kağşamak
- içi kalkmak (veya kabarmak)
- içi kan ağlamak
- içi kapanmak
- içi kararmak
- içi kazınmak (veya kıyılmak)
- içinde duymak
- içinde kaybolmak
- içinden bir şeyler kopmak
- içinden çıkmak
- içinden geçirmek
- içinden geçmek
- içinden gelmek
- içinden gülmek
- içinden kan gitmek
- içinden konuşmak
- içinden okumak
- içinden olmak
- içinden yanmak
- içinde yüzmek
- içine almak
- içine ateş atmak
- içine ateş düşmek
- içine atmak
- içine baygınlıklar çökmek
- içine çekilmek (veya kapanmak)
- içine çekmek
- içine daralma gelmek
- içine dert olmak
- içine doğmak
- içine dokunmak
- içine etmek (veya sıçmak)
- içine fenalık gelmek (veya basmak)
- içine hüzün çökmek
- içine işlemek
- içine kurt düşmek
- içine kuşku çökmek
- içine oturmak
- içine sinmek
- içine sokacağı gelmek
- içine su serpilmek
- içine tükürmek
- içini açmak
- içini bayıltmak (veya kıymak)
- içini boşaltmak
- içini burkmak
- içini çekmek
- içini çürütmek
- içini dondurmak
- içini ezmek
- içini ısıtmak
- içini karartmak
- içini kemirmek
- içini kurt yemek (veya kemirmek)
- içinin ateşi küllenmek
- içinin yağı erimek
- içini okumak
- içini parçalamak (veya parça parça etmek)
- içini sarmak
- içini sıkmak
- içini sızlatmak
- içini yakmak
- içini yemek
- içi paralanmak (veya parçalanmak)
- içi rahat etmek
- içi sıkılmak
- içi sızlamak
- içi sürmek
- içi titremek
- içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek
- içi yağ bağlamak
- içi yanmak
- iç tutmak
Birleşik Kelimeler: iç acısı, iç ağ, iç ağa, iç asalak, iç bakla, iç barış, iç başkalaşım, iç bellek, iç borç, iç borçlanma, iç bölge, iç bulantısı, iç burukluğu, içbükey, iç cep, iç cümle, iç çamaşırı, iç çokgen, iç denetçi, iç denetim, içdenetir, iç denge, iç deniz, iç deri, iç donu, iç dünya, iç ek, iç etek, iç evlilik, iç gezegen, iç göbek, iç göç, içgöreç, içgörü, iç görüm, içgösterir, içgüdü, iç güveyi, iç güveyisi, iç harp, iç hastalıkları, iç hat, iç ısı, iç ısıtıcı, iç içe, iç işleri, iç itim, iç itmek, iç kafiye, iç kapak, iç kavuz, iç kulak, iç kuyu, iç lastik, iç merkez, iç mimar, iç mimari, iç odun, iç oğlanı, iç pazar, iç pilav, iç plazma, iç politika, iç saha, iç salgı, iç savaş, iç ses, iç spiker, iç su, iç sürme, içtepi, iç ters açı, iç turizm, iç tümce, iç türeme, iç tüzük, iç uyak, içyağı, iç yarıçap, içyüz, iç yüz, iç zar, içe bakış, içe dönük, içe kapanık, içe yöneliklik, içi boş, içi çıfıt çarşısı, içi dar, içi fesat, içi geniş, içi tez, için için, içler acısı, sağ iç, sol iç, avuç içi, badem içi, bakla içi, ceviz içi, çevrim içi, ders içi, fındık içi, fıstık içi, hafta içi, hizmet içi eğitim, kavuniçi, meslek içi eğitim, meyve içi, rahim içi araç, yurt içi
BİLİ
- Bilgi
ÇİL
- Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)
Ata Sözleri ve Deyimler
- çil yavrusu gibi dağılmak
- Çoğunlukla yüzde oluşan kahverengi küçük benekler
- Aynada oluşan leke
- Bitki köklerindeki kıla benzer ince uzantılar
-
Tüyünde küçük benekler bulunan (hayvan)
Çil horoz.
-
Yeni ve parlak (para veya altın)
Anneme elli çil altın bıraktılar. - Aka Gündüz
Birleşik Kelimeler: çil çil
İÇLİ
- İçi dolu (taneli sebze veya kuru yemiş)
-
Kolay duygulanıp incinen, duygulu, hisli
Annem evlatlarının bu kayıtsızlığına karşı içli bir hâlde günden güne fazla üzülüyor ve bitiyordu. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Duygulandıran, etkili
Denize uzanan demir iskelenin ucuna gidip içli şiirler okurduk birbirimize. - Haldun Taner
Birleşik Kelimeler: içli dışlı, içli köfte
İLİÇ
- Erzincan iline bağlı ilçelerden biri
LİG (Kelime Kökeni: Fransızca ligue)
- Takımların belli kurallar çerçevesinde karşılıklı olarak iç ve dış sahalarda karşılaştıkları yarışma grubu
Ata Sözleri ve Deyimler
- ligden düşmek
- lige çıkmak
İLGİ
- İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk, aidiyet
- Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik
- Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi
-
Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma
Sesimi duyan Ayça da geliyor yanıma, kardeşinin tersine ilgiyle sokuluyor bana. - Ahmet Ümit
Ata Sözleri ve Deyimler
- ilgi çekmek (veya uyandırmak)
- ilgi duymak
- ilgi görmek
- ilgi göstermek
- ilgi odağı olmak
- ilgisini çekmek
- ilgisini kesmek
- ilgi toplamak
Birleşik Kelimeler: ilgi alanı, ilgi çekici, ilgi eki
GİBİ
-
-e benzer
Bu göz alabildiğine düzlük, sinsi bir bataklık gibidir. - Azra Erhat
-
O anda, tam o sırada, hemen arkasından
Haberi aldığı gibi yola çıktı.
-
İmişçesine, benzer biçimde
Bu sade dekor, ölümün manzarasını ulvi bir tablo gibi güzelleştirmiştir. - Orhan Seyfi Orhon
-
-e yakışır biçimde
İnsan gibi davrandı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... gibi yapmak
- gibi gelmek
- gibi olmak
BİLGİ
- İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
-
Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf
Babası önce ona Mazlume ve ailesi hakkında birçok bilgi vermişti. - Halide Edip Adıvar
- İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf
- Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler
-
Bilim
Doğa bilgisi.
- Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam
Ata Sözleri ve Deyimler
- bilgi edinmek
- bilgi tazelemek
Birleşik Kelimeler: bilgi çarpıtma, bilgi işlem, bilgi kuramı, bilgisayar, bilgi şöleni, bilgi teknolojileri, bilgi toplumu, bilgiyazar, ansiklopedik bilgi, kesin bilgi, ön bilgi, yaklaşık bilgi, sosyal bilgiler, betimlemeli dil bilgisi, betimsel dil bilgisi, cümle bilgisi, davranış bilgisi, dil bilgisi, doğa bilgisi, halk bilgisi, hava bilgisi, karşılaştırmalı dil bilgisi, kök bilgisi, köken bilgisi, öğretim bilgisi, sağlık bilgisi, ses bilgisi, sözlük bilgisi, su bilgisi, şekil bilgisi, tabiat bilgisi, tasvirî dil bilgisi, tümce bilgisi, Türklük bilgisi, yapı bilgisi, yazı bilgisi, yöntem bilgisi, yurt bilgisi, yurttaşlık bilgisi
BİLGİÇ
-
Bilgili (kimse)
Bazı bilgiç hekimler dillerinin makarasını çözerler, tıptan anlamayan hastalarına tıbbi ıstılahlar kullanarak dert anlatırlar. - Yahya Kemal Beyatlı
- Bilgisiz olmasına rağmen bilgili görünmek isteyen, bilgili geçinen (kimse)