BİLEYEZMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
BİLEYEZMAK harflerini içeren 6 harfli 23 kelime bulunuyor. 6 harfli BİLEYEZMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ZEYBEK13,
EKİLME
- Ekilmek işi
EMEKLİ
- Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli
-
Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan kimse, tekaüt
Buraya gelenler hep asker emeklileridir. - Haldun Taner
Ata Sözleri ve Deyimler
- emekli olmak
- emekliye ayırmak (veya çıkarmak veya çıkartmak)
- emekliye ayrılmak (veya çıkmak)
- emekliye sevk etmek
Birleşik Kelimeler: emekli aylığı, emekli ikramiyesi, emekli maaşı, malulen emekli
KELİME (Kelime Kökeni: Arapça kelime)
-
Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük, lügat
Tayyare kelimesine alışan millet, uçak kelimesine de alışır. - Orhan Veli Kanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- kelimeleri tartarak konuşmak
- kelimenin tam anlamıyla
Birleşik Kelimeler: kelime cambazı, kelime hazinesi, kelimeişehadet, kelime kadrosu, kelime karışıklığı, kelime oyunu, kelime sıklığı, kelime türü, kelime vurgusu, kelimesi kelimesine, anahtar kelime, basit kelime, birleşik kelime, bitişik kelime, kesik kelime, kısaltmalı kelime, taklidî kelime, türemiş kelime, yalın kelime, olumsuzluk kelimesi
MELİKE (Kelime Kökeni: Arapça melike)
-
Kadın hükümdar
Saba melikesi Belkıs da kendisine Yemen iklimlerinin en güzel atlarından hediyeler göndermişti. - Necip Fazıl Kısakürek
- Padişah karısı
Birleşik Kelimeler: çayırmelikesi
AKLİYE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳliyye)
-
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
Akliye hekimi.
- Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü
- Akılcılık
EBELİK
- Ebe olma durumu
- Ebenin yaptığı iş
-
Çocuk oyunlarında ebe olma durumu
Ebe sendin, yaklaş da gözlerini bağlayayım, ebelikten kolay kolay yakayı sıyıramazsın. - Peyami Safa
Birleşik Kelimeler: dil ebeliği, laf ebeliği, söz ebeliği
KABİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳabīle)
-
Boy (II)
Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir. - Cemil Meriç
BİLMEK
-
Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu. - Adalet Ağaoğlu
-
Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak
Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz. - Burhan Felek
- Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
-
Tanımak, hatırlamak
Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi? - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Sanmak, varsaymak, farz etmek
Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir. - Refik Halit Karay
-
Sorumlu tutmak
Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.
-
İnanmak
Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku - Necati Cumalı
-
İşine gelmek, uygun bulmak
Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?
-
-a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.
-
Saymak
Teşekkürü borç bilirim.
Ata Sözleri ve Deyimler
- bildiğinden şaşmamak (veya kalmamak)
- bildiğini okumak
- bildiğini yapmak
- bildiğini yedi mahalle bilmez
- bildim bileli
- bilemedin (veya bilemediniz)
- bilir bilmez
- bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp
- bilmem hangi (veya kaç veya kim veya nasıl veya ne)
Birleşik Kelimeler: yolbil, değerbilmez, iyilikbilmez, kadirbilmez
BİLEME
-
Bilemek işi
Gönül, daha birçoklarının bu enstitüde kabiliyetlerini bilemesini istiyor. - Haldun Taner
MALİYE (Kelime Kökeni: Arapça māliyye)
-
Kamu ile ilgili işlerin yürütülmesi için gerekli gelirleri ve harcanan paraları düzenleyen kuralların bütünü
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır. - Anayasa
- Konusu bu kuralları incelemek olan bilim dalı
-
Devlet gelir ve giderlerini yöneten kuruluş
Maliyede çalışıyor.
YEMLİK
-
Hayvanlara yem verilen yer veya kap
Bir avuç arpa fazla atar yemliğine, bir kamçı eksik vurur. - Abbas Sayar
-
Yem için ayrılan
Yemlik ot.
- Rüşvet, arpalık
- Karşılıksız geçim sağlanan yer veya kimse
- Kumarda kandırılıp parası alınan kimse
Birleşik Kelimeler: yemlik arpa
YELMEK
- Aceleyle, telaşlı bir biçimde koşmak
BAKİYE (Kelime Kökeni: Arapça baḳiyye)
-
Artık, artan, kalan, geri kalan şey
Hastanelerde boş yatak kalmamış, çoğunda ikişer kişi, bakiyesini bahçeye yatırıyorlar. - Attila İlhan
-
Kalıntı
Bunun bir eski ev değil, dünyayı terk etmişlere mahsus bir manastır bakiyesi olduğunu anlardım. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Alacak ve borçlar arasındaki fark
BEYLİK
- Bey olma durumu
-
Herkesin kullandığı, herkesin bildiği
Çaresiz yine güneyde beylik bir tatil köyüne gideceğiz. - Haldun Taner
-
Basmakalıp
Aramızdaki konuşmalar, beylik konuşmalar sınırını aşmamıştı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Devletle ilgili, devlete özgü olan, devlet malı olan, mirî
- Bir tür küçük ve ince asker battaniyesi
- Rahat yaşama
-
Merkeze tam bağlı olmayarak bir beyin yönetimi altındaki ülke, emîrlik, emaret, mirlik
Sonunda bütün bu beylikler Osmanlı İmparatorluğu'nun bayrağı altında toplandı. - Cahit Uçuk
-
Hükûmet
Beylikten alacaklı olmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- beylik çeşmesinden su içme
- beylik fırın has çıkarır
Birleşik Kelimeler: beylik söz, beylik tabanca, ağabeylik, derebeylik, külhanbeylik, uç beyliği
BELİYE (Kelime Kökeni: Arapça beliyye)
-
Felaket, keder, tasa
Sebep hep sensin, o zaman muvafakat edeydin belki bu beliyeler başıma gelmezdi. - Sermet Muhtar Alus