BEYZADELİK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
BEYZADELİK harflerini içeren 4 harfli 64 kelime bulunuyor. 4 harfli BEYZADELİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
BEZE9,
AİLE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaʾile)
-
Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik
Birbirlerine nasıl tutkun, yangın bir aile olduklarını sayıp döktü. - Lâtife Tekin
-
Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü
Kendilerinin hangi asil aileye mensup olduklarını bilmiyorum. - Nazım Hikmet
- Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü
- Eş, karı
- Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü
- Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya
Birleşik Kelimeler: aile adı, aile bahçesi, aile bütçesi, aile doktoru, aile dostu, aile fotoğrafı, aile gazinosu, aile hayatı, aile hekimi, aile hukuku, aile ismi, aile mahkemesi, aile matinesi, aile meclisi, aile ocağı, aile planlaması, aile reisi, aile saadeti, büyük aile, çekirdek aile, koruyucu aile, köklü aile
AKİL (Kelime Kökeni: Arapça ʿāḳil)
-
Akıllı
Ne akilem ne divane / Gel gör beni aşk n'eyledi - Yunus Emre
Birleşik Kelimeler: akil baliğ
AKLİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlī)
-
Akılla ilgili, akla dayanan, akılsal
Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için serbest bırakıldı. - Sait Faik Abasıyanık
EKLİ
- Eklenmiş olan
- Eki olan
Birleşik Kelimeler: ekli püklü
ELEK
-
Taneli veya un gibi toz durumunda olan şeyleri yabancı maddelerden ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak için kullanılan, tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmiş, gözenekli tel, kıl, bez vb.nden oluşan araç
Evden bir elek getirilecek, eleğin kenarına bir sopa konup kaldırılacak. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- elekten geçirmek
Birleşik Kelimeler: norton eleği
ELİK
-
Dağ keçisi
Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir. - Kemal Bilbaşar
İLKE
-
Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip
İlkelerine sıkı sıkıya bağlı, bilinçli ve ödün vermez bir insandı. - Haldun Taner
-
Temel bilgi
Kimyanın ilkeleri.
-
Öge, unsur
Atomlar cisimlerin ilkeleridir.
-
Davranış kuralı
Bence ahlakın bir ilkesi, bir kökü vardır. Sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma. - Nurullah Ataç
- Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip
Birleşik Kelimeler: çelişiklik ilkesi, çelişmezlik ilkesi, eylemsizlik ilkesi, heple hiç ilkesi, nedensellik ilkesi, süreklilik ilkesi
KAİL (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʾil)
- Söyleyen
-
İnanmış, aklı yatmış
İkimiz de bu odayı tutmakla çok akıllılık ettiğimize kaildik. - Memduh Şevket Esendal
Ata Sözleri ve Deyimler
- kail olmak
KALE (Kelime Kökeni: Arapça ḳalʿa)
-
Düşmanın gelmesi beklenilen yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda güvenliği sağlamak için yapılan kalın duvarlı, burçlu, mazgallı yapı, kermen
Onu kalenin yanındaki küçük mezarlığa, bir zeytin ağacının yanına gömdüler. - Halikarnas Balıkçısı
- Satranç tahtasının dört köşesine dikilen, tahtanın bir tarafından diğer tarafına kadar düz olarak boş hanelerde gidebilen kale biçiminde taş
- Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer
- Takımla oynanan bazı top oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer
Ata Sözleri ve Deyimler
- kale gibi
- kaleyi içinden fethetmek
Birleşik Kelimeler: kale bedeni, kalebent, kale çizgisi, kale vuruşu, uçankale
- Denizli iline bağlı ilçelerden biri
- Malatya iline bağlı ilçelerden biri
KİLE (Kelime Kökeni: Arapça keyle)
-
Genellikle tahıl ölçmede kullanılan belirli hacimdeki kap, ölçek
Mercimek kile kile / Ölçerler sile sile - Halk türküsü
KELE
- Boğa, tosun
Ata Sözleri ve Deyimler
- keleye çekmek
LAİK (Kelime Kökeni: Fransızca laïque)
-
Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan, devlet işlerini dinden ayrı tutan
Türkiye Cumhuriyeti ... laik ve sosyal bir hukuk devletidir. - Anayasa
LİKA (Kelime Kökeni: Arapça līḳa)
- Mürekkep hokkalarına konulan ham ipek
LAKE (Kelime Kökeni: Fransızca laqué)
-
Lak ile cilalanmış
Yaldızlı beyaz lake karyolasının yanındaki koltukta dadısı uyukluyordu. - Cahit Uçuk
LEKE (Kelime Kökeni: Farsça leke, lekke)
-
Kirliliği gösteren iz
Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renk
Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler vardı. - Ömer Seyfettin
- Vücudun herhangi bir yerinde oluşan değişik renk
-
Yüz kızartacak durum, namussuzluk, kara, şaibe
Kendi vicdanında kendi durumunu düzeltmek, geçmişin lekesini yıkamak istiyordu. - Halide Edip Adıvar
- Güneş, ay, yıldız veya herhangi bir gezegenin parlak yüzeyinde görülen karanlık bölüm
Ata Sözleri ve Deyimler
- leke etmek
- leke getirmek
- leke olmak
- leke sürmek
Birleşik Kelimeler: Güneş lekeleri, güneş lekesi, sandık lekesi