BEYAZLATICI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

BEYAZLATICI harflerini içeren 5 harfli 33 kelime bulunuyor. 5 harfli BEYAZLATICI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

CILIZ13, AYICI12, BICIL12, BEYAZ12, CIBIL12, CAZLI12, ABACI11, BALCI11, LAZCA11, YALIZ11, YAZIT11, ZABIT11, AZILI10, ATICI10, ACILI10, ALICI10, BAZAL10, ILICA10, YALAZ10, ALTIZ9, ALBAY9, BALYA9, BAYAT9, TABYA9, ABALI8, BATIL8, TALAZ8, ATILI7, BALTA7, BALET7, BALAT7, TABLA7, TEBAA7

ATILI

[sıfat]

  • Atılmış, ertelenmiş, tehirli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • atılı bulunmak

BALTA

[isim]

  • Ağacı kesme, yarma, yontma vb. işlerde kullanılan ağaç saplı, demir araç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • baltadan kurtulmak
  • balta değmedik ağaç olmaz
  • balta değmemiş (veya girmemiş veya görmemiş)
  • balta olmak
  • baltası kütükten çıkmak
  • balta vurmak
  • baltayı taşa vurmak

Birleşik Kelimeler: baltabaş, ay balta, deli balta, sapsız balta, aşçı baltası, hacamat baltası

BALET (Kelime Kökeni: Fransızca ballete)

[isim]

  • Bale yapan erkek sanatçı

BALAT (Kelime Kökeni: Fransızca ballade)

[isim]

[edebiyat]

  • Orta Çağ'da, üç bentten oluşan bir Batı şiiri türü

[müzik]

  • Batı'da, belirli danslara eşlik eden bir şarkı türü

[müzik]

  • Serbest biçimli, romantik, müzik araçlarıyla çalınan veya şarkı olarak okunan eser

    Schubert'in balatları.

TABLA (Kelime Kökeni: Arapça ṭabla)

[isim]

  • Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi

    Bir hurmacının tablasında üstlerine vuran güneş ışığıyla parıldayan hurmalara imrenmiş. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden veya tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık
  • Bir şeyin düz ve geniş bölümü

    Çadır direği tablası. Hokka takımı tablası.

  • Küllük

    Tablada ruj izli sigara artıkları var. - Refik Halit Karay

  • Ağaçtan veya ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça
  • Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü

[denizcilik]

  • Makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri

Birleşik Kelimeler: kül tablası, sigara tablası, yemek tablası

TEBAA (Kelime Kökeni: Arapça tebaʿa)

[isim]

[eskimiş]

[hukuk]

  • Uyruk

    Şüphesiz tebaasını mesut eden, koruyan bir kral da değerli bir insandır. - Mehmet Kaplan

ABALI

[sıfat]

  • Aba giymiş olan

BATIL (Kelime Kökeni: Arapça bāṭil)

[sıfat]

  • İnançlar bakımından gerçek olmayan
  • Çürük, temelsiz, asılsız
  • Boş, beyhude
  • Geçersiz

    Bütün kıymet hükümlerinin batıl ve bütün ölçülerin bozuk olduğunu ispat yolunda birbiriyle müsabaka eden muharrir ve mütefekkirlerin adedi, o devirde, sayılmayacak kadar çoktu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: batıl inanç, batıl itikat

TALAZ

[isim]

[halk ağzında]

  • Dalga, kasırga
  • İpekli kumaşların örselenmesiyle yüzündeki tellerde oluşan kabarıklık

ALTIZ

[sıfat]

  • Altısı bir arada doğan (çocuk)

ALBAY

[isim]

[askerlik]

  • Rütbesi yarbay ile tuğgeneral arasında bulunan ve asıl görevi alay komutanlığı olan üstsubay, miralay

    Sonra o çatma örtülü minderin üstüne oturmuş, albayın İstanbul hakkındaki suallerine kısa kısa cevap vermişti. - Halide Edip Adıvar

BALYA (Kelime Kökeni: İtalyanca balla)

[isim]

  • Çember ve demir tellerle bağlanmış ticaret eşyası
  • Denk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • balya yapmak

Birleşik Kelimeler: balya makinesi

[isim]

  • Balıkesir iline bağlı ilçelerden biri

BAYAT

[sıfat]

  • Taze olmayan

    Dükkânlar karmakarışık, mallar bayat, kibar müşteriler birer birer çekiliyor, ayaktakımı her gün artıyor. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Güncelliğini, önemini, özelliğini yitirmiş, çok söylenmiş

    Bayat haber. Bayat espri.

[isim]

[tarih]

  • Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri

[isim]

  • Afyonkarahisar iline bağlı ilçelerden biri
  • Çorum iline bağlı ilçelerden biri

TABYA (Kelime Kökeni: Arapça taʿbiye)

[isim]

[askerlik]

  • Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı

Birleşik Kelimeler: yıldız tabya

AZILI

[sıfat]

  • Gözü bir şeyden yılmayan, azgın

    Kahveci hem kulampara hem de azılı bir katil olarak şöhretli biri olduğundan bu mekâna ayak basan pek olmuyordu. - Yusuf Atılgan

[mecaz]

  • Çok şiddetli, korkunç

    En azılı küfürler kalın bir argo kabuğu içinde saklı. - Bedri Rahmi Eyuboğlu