[isim]

• İtilmek işi

[ruh bilimi]

• İğrenç, ayıp veya elde edilemez görünen düşüncelerin kişide bilinçaltına sürülmesi

[isim]

• İletme işi

[fizik]

• İletken şeylerden ısı veya elektriğin geçmesi

[kimya]

[fizik]

• Isı yayımı

[isim]

• İletmek işi

  Bilgiyi kurup iletmede konuşmanın başarısı şaşırtabilir çok kimseyi. - Nermi Uygur

[sıfat]

• İçinde insan, hayvan ve doğa ögeleri bulunan (resim veya heykel), figüratif

[isim]

• Bilemek işi

  Gönül, daha birçoklarının bu enstitüde kabiliyetlerini bilemesini istiyor. - Haldun Taner

[isim]

• Eyitmek işi

[isim]

[eskimiş]

[din bilgisi]

• Din işleriyle uğraşan hocalar sınıfı

  İlmiyeden bir zat.

• Din işleriyle uğraşanların mesleği

[isim]

• İletme işi

[sıfat]

• İş görmeyi, çalışmayı sevmeyen, çaba göstermekten, sıkıntıdan kaçan (kimse), üşengeç

  Tembeller ve işsizler daha çok yorulurlar. - Abdülhak Şinasi Hisar

[tıp]

• Fonksiyonunu yerine getirmede yavaşlık gösteren (organ)

  Galiba karaciğeri de tembel. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

• tembele iş buyur, sana akıl öğretsin

[sıfat]

• Biye geçirilmiş, biyesi olan

  Yatağın üzerinde kol kapakları, cep ağızları lacivert biyeli, mavi ipek bir pijama duruyordu. - Halide Edip Adıvar

[isim]

[eskimiş]

• Felaket, keder, tasa

  Sebep hep sensin, o zaman muvafakat edeydin belki bu beliyeler başıma gelmezdi. - Sermet Muhtar Alus

[isim]

• Eşilmek işi

[isim]

• İtişmek işi

  Bir müddet çocuklarının itişmesine baktılar ve onları alkışladılar. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[isim]

• İşetmek işi

[isim]

• İşitmek işi

• Duyma, sema (II)

  Bunu işitmeye ne kadar muhtaçmış! - Adalet Ağaoğlu