[isim]

[hayvan bilimi]

• Serçegillerden, küçük bir kuş (Passer)

[isim]

• Elinden iş gelme durumu, ustalık, maharet

• Kişinin yatkınlık ve öğrenime bağlı olarak bir işi başarma ve bir işlemi amaca uygun olarak sonuçlandırma yeteneği, maharet

[spor]

• Vücudun, yapılması güç alıştırmalara yatkın olması durumu

[isim]

• Becermek işi

[sıfat]

• Becerisi olan, elinden iş gelen, usta, maharetli, mahir, mahirane

  Halk, onun çok becerikli bir müdür olduğuna inanır. - Salâh Birsel

[-i]

• Güç görünen bir iş veya duruma çözüm bulmak, üstesinden gelmek

  Birinin yardım etmesi gerek. Tek başına beceremezsin. - Ahmet Ümit

[alay yollu]

• Bir şeyi kullanılmaz duruma getirmek, bozmak, kirletmek

  Bayramlık elbiseni ilk giyişte becerdin.

[argo]

• Irzına geçmek, kirletmek

[argo]

• Birini öldürmek

[isim]

• Becerilmek işi

[nesnesiz]

• Becerme işine konu olmak

[isim]

• Becerikli olma durumu, ustalık, maharetlilik

  İstanbul halkını, bilgisini, becerikliliğini siz temsil ediyorsunuz. - Salâh Birsel

[isim]

• Karşılıklı yer değiştirme

Ata Sözleri ve Deyimler

• becayiş etmek

[isim]

• Becerebilmek işi

[sıfat]

• Becerisi olmayan, usta olmayan, maharetsiz

  O münasebetsiz ve beceriksiz adam, kısık bir sesle bütün gizli şeyleri anlattı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[isim]

• Cedelleşme

[-i]

• Becerme ihtimali veya imkânı bulunmak

  On iki yaşındaki bir okul çocuğunun becerebileceği kadar şeyi yapmaya çabalardım. - Ayla Kutlu

• Becerme gücü bulunmak

[nesnesiz]

[halk ağzında]

• Cedelleşmek

[isim]

• Beceriksiz olma durumu, maharetsizlik

  Başkaları fark etmeseler de ben kendi beceriksizliğim yüzünden foyayı meydana çıkarırım. - Nazım Hikmet