BAŞMURAKIPLIK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

BAŞMURAKIPLIK harflerini içeren 8 harfli 45 kelime bulunuyor. 8 harfli BAŞMURAKIPLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KIRPIŞMA18, KAPIŞMAK17, BIKIŞMAK16, ŞAPKALIK16, BULAŞMAK15, BARIŞMAK15, BAŞARILI15, BAKIŞMAK15, KIRPILMA15, KUBAŞMAK15, AŞIRILMA14, AKIŞMALI14, BAŞKALIK14, IŞILAMAK14, IŞIKLAMA14, KIRIŞMAK14, KIPRAMAK14, KAPILMAK14, KAMIŞLIK14, PIRLAMAK14, PARMAKLI14, AKŞAMLIK13, BIKILMAK13, BILKIMAK13, BAKIMLIK13, IŞKIRLAK13, KIRLAŞMA13, KIŞLAMAK13, KALKIŞMA13, KARIŞMAK13, KARKAMIŞ13, KARMAŞIK13, KARŞILIK13, ŞIRLAMAK13, URLAŞMAK13, BIRAKMAK12, BALKIMAK12, BAKILMAK12, KUBARMAK12, KIRKILMA11, KIRMALIK11, KIRILMAK11, KIRKLAMA10, KARILMAK10, KARMALIK10

KIRKLAMA

[isim]

  • Kırklamak işi

KARILMAK

[nesnesiz]

  • Karma işi yapılmak, karışmak

[halk ağzında]

  • Hayvan çiftleşmek

KARMALIK

[isim]

  • Karma olma durumu

    Meclisin bütün karmalığı bu yuvarlak sofranın etrafında idi. - Falih Rıfkı Atay

KIRKILMA

[isim]

  • Kırkılmak işi

KIRMALIK

[isim]

  • Melezlik

    Dinde de cemiyette de bu kırmalık, bu melezlik tuhaf oluyor. - Aka Gündüz

KIRILMAK

[nesnesiz]

  • Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak
  • Bükülerek kat yeri oluşturmak
  • Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek

[-e]

  • Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek
  • Kırgınlık duymak

    Bana ne oluyor bugün? Donuyorum, her tarafım kırılıyor. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Soğuk, rüzgâr vb. eski gücü kalmamak, azalmak, yatışmak

[mecaz]

  • Cesaret, umut, onur azalmak, yok olmak

    Kapıdan içeri ilk adımını atınca birdenbire cesareti kırıldı. - Peyami Safa

[-den]

[mecaz]

  • Ağaç, dal üzerinde meyve, çiçek, yaprak çok olmak

[fizik]

  • Saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçen bir ışın, doğrultu değiştirmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kırılıp bükülmek
  • kırılıp dökülmek

Birleşik Kelimeler: çıtkırıldım

BIRAKMAK

[-i]

  • Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak

[nesnesiz]

  • Koymak

    Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. - Tarık Buğra

  • Bir işi başka bir zamana ertelemek

    Gezmeyi haftaya bıraktık.

  • Unutmak

    Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?

  • Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek
  • Saklamak, artırmak

    Paranın bir kısmını bırakırsan rahat edersin.

  • Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek

    Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı. - Falih Rıfkı Atay

[nesnesiz]

  • Engel olmamak

    Bırak, burasını benim defterimden okuyayım. - Ömer Seyfettin

  • Sarkıtmak

    Saçlarını omzuna bırakmış.

[nesnesiz]

  • Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak

    Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu. - Cahit Uçuk

  • Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek

    Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı. - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]

  • Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak

    Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

  • Bıyık veya sakal uzatmak

[nesnesiz]

  • Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak

    Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı? - Refik Halit Karay

  • Boşamak

    Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler. - Ömer Seyfettin

  • Kötü bir durumda terk etmek
  • Ayrılmak, terk etmek

    Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi. - Peyami Safa

  • Sınıf geçirmemek, döndürmek

    Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı.

[-e]

  • Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek

    Başkalarına on ikiye veriyoruz ama sana onar kuruştan bırakayım. - Memduh Şevket Esendal

[-e]

[-i]

  • Bakılmak, korunmak için vermek

    Eşyamı size bırakacağım.

[nesnesiz]

  • Yanına almamak, yanında götürmemek

    Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim. - Atatürk

[-e]

[-i]

  • Sahiplik hakkını başkasına vermek

    Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış.

[nesnesiz]

  • Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak

[nesnesiz]

  • Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek

    İz bırakmak. Leke bırakmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bırak Allah'ını seversen
  • bırak ki
  • bıraktığı (veya bağladığı) yerde (veya çayırda) otlamak

BALKIMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Parlamak, parıldamak
  • Şimşek çakmak
  • Su halkalanmak, dalgalanmak
  • Organ, kesik kesik ağrımak, sancımak

BAKILMAK

[-e]

[nesnesiz]

  • Bakma işine konu olmak veya bakma işi yapılmak

    Uzaktan bakıldığında, asabi ve çirkin bir cadıyı andırıyordu. - Ayşe Kulin

KUBARMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Hindi veya güvercinin tüyleri kabarmak

[mecaz]

  • Çalımlı bir tavır takınmak

AKŞAMLIK

[sıfat]

  • Akşama özgü olan

Birleşik Kelimeler: akşamlık sabahlık

BIKILMAK

[nesnesiz]

[-den]

  • Usanılmak

BILKIMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Bozulmak, yumuşamak, zedelenmek, erimek

BAKIMLIK

[isim]

[sinema]

[televizyon]

  • Filmin kartpostal büyüklüğünde cam bir perde üzerinde görünmesini sağlayan cihaz

IŞKIRLAK

[isim]

[tiyatro]

  • Karagöz'ün başlığı

    Tuhaf bir sepete benzeyen ışkırlağı, kısa şalvarı, saltası, tokalı pabucu ile bu adam bildiğimiz Karagöz'dü. - Falih Rıfkı Atay