BAŞKONAKÇI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

BAŞKONAKÇI harflerini içeren 5 harfli 42 kelime bulunuyor. 5 harfli BAŞKONAKÇI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAŞÇI14, ÇAKIŞ12, KOŞAÇ12, KAÇIŞ12, ABAŞO11, BIÇAK11, BAKIŞ11, ÇOBAN11, ÇIBAN11, AKBAŞ10, BAKAÇ10, BAŞKA10, BAŞAK10, ŞABAN10, AŞKIN9, AKŞIN9, ÇIKAK9, ÇIKAN9, ÇAKIN9, KOÇAN9, KOÇAK9, KANIŞ9, KAŞIK9, KAÇIK9, KAKIÇ9, KAKIŞ9, NAKIŞ9, BANKO8, ÇANAK8, KAŞAN8, KAÇAK8, KAKAÇ8, ŞAKAK8, BANKA7, BANAK7, BAKAN7, KABAK7, KABAN7, KONAK6, KANIK6, KAKAO6, KANKA5

KANKA

[isim]

[teklifsiz konuşmada]

  • Kardeş kadar yakın olan kimse

KONAK

[isim]

  • Büyük ve gösterişli ev

    Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra uzun zaman boynu bükük dolaştım. - Etem İzzet Benice

  • Vali, kaymakam gibi yüksek dereceli devlet görevlilerinin resmî konutu

[hayvan bilimi]

  • Konakçı

[eskimiş]

  • Araba veya hayvanla bir günde alınan yol

    Buradan orası beş konaktır.

[eskimiş]

  • Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • konak gibi

Birleşik Kelimeler: konak yavrusu, bülbülkonağı, hükûmet konağı

[isim]

[halk ağzında]

  • Kundak çocuklarının başlarında görülen kepek tabakası
  • Gözde oluşan ince tabaka

[isim]

  • İzmir iline bağlı ilçelerden biri

KANIK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Kanaatkâr
  • Tokgözlü

KAKAO (Kelime Kökeni: Fransızca cacao)

[isim]

[bitki bilimi]

  • İki çeneklilerden, Amerika'nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaç, Hint bademi (Theobroma cacao)

[bitki bilimi]

  • Bu ağacın meyvesinin çekirdeği
  • Bu çekirdeklerin öğütülmesiyle elde edilen toz
  • Bu tozdan su veya sütle hazırlanan içecek

BANKA (Kelime Kökeni: İtalyanca banca)

[isim]

  • Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve ticaret, sanayi, ekonomi alanlarında çeşitli etkinliklerde bulunan kuruluş
  • Bankacılık işleminin yapıldığı yapı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bankadan çekmek (veya almak)
  • banka gibi
  • bankaya yatırmak

Birleşik Kelimeler: banka cüzdanı, banka defteri, banka kartı, aracı banka, devlet bankası, göz bankası, kan bankası, veri bankası, yatırım bankası

BANAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Ekmek parçası, lokma

BAKAN

[isim]

  • Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, icra vekili, nazır

    O sadece iyi bir bayındırlık bakanıdır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: Bakanlar Kurulu, başbakan, devlet bakanı

KABAK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki (Cucurbita)

[bitki bilimi]

  • Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü
  • Esrarkeşlerin kullandığı bir tür nargile

[müzik]

  • Kabak kemane

    Siperin içinde birkaç nefer ayakta ileriye bakıyor, öbürleri aşağı oturmuş konuşuyorlar, gülüyorlar, türkü söylüyorlar, kabak çalıyorlar. - Ömer Seyfettin

[sıfat]

  • Ham, tatsız (kavun, karpuz)

[sıfat]

  • Tüysüz, dazlak

    Kaba kabak gibi tıraşlı! - Halide Edip Adıvar

[sıfat]

  • Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği)

[sıfat]

[mecaz]

  • Bilgisiz, görgüsüz, kaba

[halk ağzında]

  • Kısa boynuzlu hayvan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kabak (birinin) başına (veya başında) patlamak
  • kabak çıkmak
  • kabak gibi

Birleşik Kelimeler: kabak çekirdeği, kabak çiçeği, kabak dolması, kabak elması, kabak kafalı, kabak kemane, kabak tadı, kabak tatlısı, başı kabak, armut kabağı, asma kabağı, bal kabağı, barut kabağı, boru kabağı, helvacı kabağı, kantar kabağı, kestane kabağı, sakız kabağı, su kabağı, testi kabağı, yan kabağı

KABAN (Kelime Kökeni: Ermenice)

[isim]

[halk ağzında]

  • Dik yokuş
  • Tepe

    Seher vakti keklik çıkar kabana / Sallandıkça püskül değer tabana - Halk türküsü

[isim]

  • Çeşitli kumaşlardan yapılmış, kalçaya kadar inen ve paltoya benzeyen üst giysisi

BANKO (Kelime Kökeni: İtalyanca banco)

[isim]

  • İş yerlerinde üzerine eşya koymaya elverişli, iş takibi için gelen kişiyle görevli arasına konulmuş tezgâh

    Kelepçi kızlar da bankodakiler gibi, fazla iplik kopmasından şikâyetçiydiler. - Orhan Kemal

  • Talih oyunlarında, oyunu yönetenin ortaya koyduğu para
  • Talih oyunlarında oyunu yöneten kimse

[zarf]

  • Kesinlikle

    Bu dönem muhtar banko Ali Bey olacak.

[ünlem]

  • Talih oyunlarında ortada toplanan paranın hepsine oynandığını anlatan bir söz

[denizcilik]

  • Su altı tepeliği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • banko geçmek

Birleşik Kelimeler: banko at, banko sayı

ÇANAK

[isim]

  • Toprak, metal vb. bir maddeden yapılmış yayvan, çukurca kap

    Oradaki sigara çanağından bir Gelincik alıp yaktıktan sonra anlattı. - Burhan Felek

  • Göz çukuru

    Kanlı çanaklarından fırlayan iri parlak gözleri, pek korkunç bakıyordu. - Ömer Seyfettin

[bitki bilimi]

  • Çiçeğin en dışında bulunan yeşil yaprakların tümü

[coğrafya]

  • Çevresine göre alçakta bulunan, derinliği genişliğinden az olan arazi

[sıfat]

[mecaz]

  • Göstermelik, yalan yanlış, önceden belirlenmiş sonucu almaya yönelik

    O sayfaları hazırlayanlar karşımızdaki cephenin dolduruşuyla bir çanak anket düzenlediler. - Refik Erduran

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çanağa ne doğrarsan kaşığında o çıkar
  • çanak tutmak (veya açmak)
  • çanak yalamak

Birleşik Kelimeler: çanak ağızlı, çanak anten, çanak çömlek, çanak üzengi, çanak yalayıcı, çanak yaprak, Çanakkale, ayrı çanak yapraklılar, bitişik çanak yapraklılar, bülbül çanağı, çadır çanağı, çirişçi çanağı, dilenci çanağı, ışık çanağı, şarap çanağı

KAŞAN

[isim]

[halk ağzında]

  • Hizmet veya binek hayvanları durup işeme

Birleşik Kelimeler: kaşan yeri

KAÇAK

[isim]

  • Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz veya sıvı
  • Gizlice kaçırılmış olan mal veya madde

    Şu âlâ kaçaktan birer sigara sarar mısınız? - Sermet Muhtar Alus

  • Av sırasında vurulamayan kuş

    Malum a, kaçak diye avcının tüfeğinden kurtulmuş kuşlara denir. - Sermet Muhtar Alus

[sıfat]

  • Bağlı bulunduğu yerden veya yasadan kaçan, uzaklaşan

    Vapurda bir de kaçak Rus ailesi var. - Aka Gündüz

[sıfat]

  • Yasaca yapılması yasak olan veya yapılması için gerekli izin alınmayan

    Kaçak kat.

[sıfat]

  • Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan veya bir yerden çıkarılan

    Öyle olduğu hâlde kaçak sigaramla hâli unutmaya çalışıyordum. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]

  • Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice

    Bütün harp müddetince babası ile İsviçre'de kaçak yaşadı. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaçak güreşmek

Birleşik Kelimeler: asker kaçağı, elektrik kaçağı, mektep kaçağı, okul kaçağı, pranga kaçağı, vergi kaçağı

KAKAÇ

[isim]

[halk ağzında]

  • Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek
  • Manda pastırması

ŞAKAK

[isim]

  • Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge

    Ara sıra boynunu, şakaklarını ovdururdu bana. - Yusuf Atılgan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şakakları ağarmak (veya beyazlanmak)
  • şakakları atmak

Birleşik Kelimeler: eli şakağında