BAŞGARDİYANLIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

BAŞGARDİYANLIK harflerini içeren 5 harfli 199 kelime bulunuyor. 5 harfli BAŞGARDİYANLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GAŞİY14, GAYDA13, GABYA13, AYGIR12, DALGI12, GAYRI12, İŞGAL12, KAYGI12, YANGI12, YARGI12, BARIŞ11, BADYA11, BAKIŞ11, BAŞLI11, DALIŞ11, DALGA11, DANIŞ11, GAYRİ11, GABİN11, GADİR11, GARBİ11, GİRAY11, KAYIŞ11, RAGBİ11, YANIŞ11, YAKIŞ11, YARIŞ11, YAŞLI11, ARGIN10, AYDIN10, ABRAŞ10, ALGIN10, AKBAŞ10, BRANŞ10, BAŞKA10, BAŞAK10, BAYRI10, BAYIR10, DALAŞ10, DARAŞ10, GIRLA10, ILGAR10, İŞYAR10, KARGI10, KAYŞA10, ŞABAN10, ŞAYKA10, ŞAYİA10, ŞAYAN10, ŞAYAK10, YARAŞ10, ARŞIN9, AŞKIN9, AŞLIK9, ABDAL9, ABADİ9, ALKIŞ9, ALBAY9, AKŞIN9, BİDAR9, BALYA9, BARDA9, BADİK9, BAYAN9, DİYAR9, DAYAK9, DALYA9, İLBAY9, KIŞLA9, KARGA9, KANIŞ9, KARIŞ9, KAŞLI9, KARŞI9, KAGİR9, KALIŞ9, LAGAR9, NAKIŞ9, RİNGA9, RİYAD9, ŞIRAK9, ŞANLI9, ŞARKI9, YABAN9, YARDA9, ARDIL8, ANDIK8, AYRIK8, AYLIK8, AŞARİ8, AŞİNA8, ADINA8, ABALI8, ADALI8, BALKI8, BALIK8, BAKIR8, DILAK8, İŞKAL8, KANİŞ8, KAŞAR8, KAŞAN8, KADIN8, KIRAY8, KIRBA8, KAYIR8, KAYIN8, LAYIK8, NAKŞİ8, NAŞİR8, ŞİKAR8, ŞİRAN8, ŞALAK8, ŞARKİ8, YILAN8, YANIK8, YANKI8, YANLI8, YALIN8, YAKIN8, YARIK8, YARIN8, ARİYA7, ARDAK7, ARABİ7, ARABA7, AYRAN7, AYLAK7, ABLAK7, ABANİ7, ABANA7, ADANA7, ALYAN7, BİLAR7, BARAN7, BARAK7, BANKA7, BANAL7, BANAK7, BARKA7, BALAR7, BAKLA7, BAKİR7, BAKAN7, DAKAR7, DALAN7, DALAK7, DİNAR7, İDRAK7, İKBAL7, KİBAR7, KALYA7, KADAR7, KADİR7, KABAN7, KABİL7, KABİN7, KABİR7, KALAY7, KALBİ7, KAYRA7, KAYAR7, KAYAN7, LİYAN7, LADİN7, LADİK7, NAKDİ7, NADİR7, RİYAL7, RANDA7, YANAK7, YANAL7, YARAK7, YARAN7, YAKİN7, YALAK7, YALAN7, YARKA7, ANLIK6, ANALI6, KARIN6, KANLI6, KARLI6, KALIN6, KIRAN6, ANLAK5, ARAKA5, ALKAN5, AKLAN5, AKALA5, ALAKA5, AKRAN5, İNKAR5, KANAL5, KARNİ5, KALAN5, LAKİN5, NAKLİ5, NAKİL5

ANLAK

[isim]

[ruh bilimi]

  • Zekâ

ARAKA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • İri taneli bezelye

ALKAN (Kelime Kökeni: Fransızca alcane)

[isim]

[kimya]

  • Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin

AKLAN

[isim]

[coğrafya]

  • Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile

    Karadeniz aklanı.

  • Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri

AKALA

[isim]

  • Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir tür pamuk

ALAKA (Kelime Kökeni: Arapça ʿalāḳa)

[isim]

  • İlgi

    Sporla alakası var, dedimse öyle sıkı fıkı bir alaka değil. - Nazım Hikmet

  • Gönül bağı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alaka (veya alakasını) çekmek (veya toplamak veya uyandırmak)
  • alaka duymak
  • alakayı (veya alakasını) kesmek

Birleşik Kelimeler: kelalaka

AKRAN (Kelime Kökeni: Arapça aḳrān)

[isim]

  • Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, böğür, taydaş, öğür

    Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı. - Necati Cumalı

İNKÂR (Kelime Kökeni: Arapça inkār)

[isim]

  • Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma
  • Kabul etmeme, tanımama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inkârdan gelmek
  • inkâr etmek

KANAL (Kelime Kökeni: Fransızca canal)

[isim]

  • Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu

    Süveyş Kanalı.

    Panama Kanalı.

  • Telefon, telgraf, radyo, televizyon vb. araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat

    Bir kanaldan ötekine geçerken aldığı yüklü transfer bedelini nasıl ödeyecekti bu kadın? - İnci Aral

  • Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti

[anatomi]

  • İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol

[coğrafya]

  • İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz

    Mozambik Kanalı.

Birleşik Kelimeler: atmık kanalı, hava kanalı, öd kanalı, reçine kanalı, yarım daire kanalları

KARNİ (Kelime Kökeni: Fransızca cornue)

[isim]

[kimya]

  • Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap

KALAN

[sıfat]

  • Kalma işini yapan
  • Artan, mütebaki

    Kalan on lirayı Aliş'e verdim. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

[matematik]

  • Bir çıkarmanın sonucu

[isim]

[matematik]

  • Bölme işleminde bölünenden artan sayı

LAKİN (Kelime Kökeni: Arapça lākin)

[bağlaç]

  • Ama

    Halis bir şiir fena okunabilir lakin sahte bir şiir iyi okunamaz. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Ancak

NAKLÎ (Kelime Kökeni: Arapça naḳlī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Taşıma ile ilgili olan
  • Nakle dayanan, anlatılan, söylenen (gerçek)

Birleşik Kelimeler: naklî mazi

NAKİL (Kelime Kökeni: Arapça naḳl)

[isim]

  • Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım
  • Göç, taşınma

    İşte, nakil masrafı da avucumda, diyerek otuz lirayı saydı. - Sermet Muhtar Alus

  • Anlatma, söyleme, hikâye etme
  • Bir görevden başka bir göreve atanma, tayin
  • Yazı veya resmin aynısını başka bir şeyin üzerine yapma, kopya etme
  • Başka dilden bir eseri kendi diline çevirme, tercüme etme

Birleşik Kelimeler: nakil aracı, nakil vasıtası, nakledilmek, nakletmek, naklettirmek, bitki nakli, kan nakli, organ nakli

[sıfat]

[eskimiş]

  • Taşıyan, aktaran, geçiren
  • Anlatan, hikâye eden

[fizik]

  • İletken

ANLIK

[sıfat]

  • Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane

    Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu? - Tarık Buğra

  • Bir anda oluşan, gelişen, spontane

[isim]

[ruh bilimi]

  • Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme yetisi

[isim]

[ruh bilimi]

  • Anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt

Birleşik Kelimeler: bir anlık