BAŞDEKORCU Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
BAŞDEKORCU harflerini içeren 5 harfli 30 kelime bulunuyor. 5 harfli BAŞDEKORCU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Başdekorcu ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Başdekorcu olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
COŞKU13,
BEKAR (Kelime Kökeni: Fransızca bécarre)
- Diyezli veya bemollü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota işareti
-
Evlenmemiş kimse
Bekârdı, evlenmeye vakit bulamamıştı. - Ömer Seyfettin
- Evli olduğu hâlde ailesinden ayrı, yalnız yaşayan kimse
Ata Sözleri ve Deyimler
- bekâra karı boşaması kolaydır
- bekâr gözü, kör gözü
- bekârın yakasını it yer, yakasını bit
- bekâr kalmak (veya yaşamak)
Birleşik Kelimeler: bekârhane, bekâr odası, müzmin bekâr
DEKAR (Kelime Kökeni: Fransızca décare)
-
1000 m² değerinde yüzey ölçü birimi
Dekar, hektarın onda biri değerindedir.
KADER (Kelime Kökeni: Arapça ḳader)
-
Yazgı
Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor - Yahya Kemal Beyatlı
-
Genellikle kaçınılmaz kötü talih
Esen rüzgâr siliyor alnımdan kaderimi / Okşuyor saçlarımı, yüzümü, ellerimi - Enis Behiç Koryürek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kadere boyun eğmek
- kader olmayınca kadir bilinmez
Birleşik Kelimeler: kader birliği, kader çizgisi, hasbelkader, karınca kaderince
BORAK
- Bor (I)
BURAK
- Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti
BAROK (Kelime Kökeni: Fransızca baroque)
-
MS 1600-1750 yılları arasındaki klasik sanatı izleyen resim ve mimarlık üslubu
Barok; dağınık, yüklü, şişkin biçimlerin aşırı ölçüde yığılmasıyla kendini gösterir.
-
Batı edebiyatlarında dengeden çok harekete, düşünceden çok duyuma, biçimlerin serbestçe yaratılmasından duyulan coşkuya önem veren, abartmalı, etkileyici, çelişkiden çekinmeyen edebiyat akımı
Mamafih, bütün şiirimde şekil bakımından bir çeşit barok hâlâ hükmünü sürdürüyordu. - Nazım Hikmet
Birleşik Kelimeler: barok müzik
DURAK
-
Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer
İlk durakta otobüsten atlayarak geriye döndüm. - Sait Faik Abasıyanık
- Çok sayıda taksinin bir arada çalıştığı ve bağlı olduğu işletme
-
Kısa bir süre konaklanacak, durulacak yer
Sonraki durağımız sebzeci Mecit'in dükkânıydı. - Ayşe Kulin
- Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde kelimeler arasındaki ses kesintisi
- Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri
- Bir ölçü uzunluğunda susma
- Cümle sonundaki nokta
Birleşik Kelimeler: dolmuş durağı, emniyet durağı
DEKOR (Kelime Kökeni: Fransızca décor)
-
Tiyatro, sinema ve televizyonda sahneye konulan eserin yazıldığı yerin ve geçtiği çağın özelliklerini belirleyen perde, aksesuar vb. ögelerin bütünü
Dekor, hayatın sahneleri kadar değişken olmalıydı. - Adalet Ağaoğlu
- Bir yere süsleme amacıyla verilen düzen
-
Görünüş, manzara
Münzevi çiftliğin dekorundan hazzetti. - Refik Halit Karay
KOBRA (Kelime Kökeni: Fransızca cobra)
-
Kobragillerden, Afrika ve Asya'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, çok zehirli, kızıl, esmer ve sarı renklerde bir tür yılan, gözlüklü yılan, Hint kobrası (Naja)
Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: Hint kobrası
KADRO (Kelime Kökeni: İtalyanca quadro)
-
Bir kamu kuruluşunun, bir işletmenin, denetim veya yönlendirme işlerini gerçekleştirenler ve bunların taşıdığı ödev, yetki ve sorumlulukların hepsi
Bir disiplin kadrosu içinde anonim kalmak Türk gençlerinin hoşuna gitmez. - Falih Rıfkı Atay
- Bu kişi ve sorumlulukları sayı, nitelik ve aşamalarıyla gösteren çizelge
-
Bu çizelgedeki yer
Sekizinci topçu alayı kadrosunun büyük kısmı alaylı idi. - Falih Rıfkı Atay
- Bisiklet ve motosiklette iskeleti oluşturan metal bölüm
- Bir işte görev alan kişi veya kişiler, ekip
Birleşik Kelimeler: torba kadro, kelime kadrosu, oyuncu kadrosu, yazı kadrosu
AŞURE (Kelime Kökeni: Arapça ʿāşūrā)
-
Buğday, nohut vb. tanelerle kuru yemişlerin bir arada şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tatlı türü, alaca aş
Aşure yiyen İhsan, Orhan'ı görünce kâseyi ve kaşığı birdenbire elinden bıraktı. - Peyami Safa
Ata Sözleri ve Deyimler
- aşure yemeye giden kaşığını taşır
Birleşik Kelimeler: aşure ayı, aşure günü
BORUK
- Dağlarda yetişen, kokulu, süpürge ve yakacak olarak kullanılan bir tür ot
DORUK
-
Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika
Dağ doruğu gibi yüce, pembemsi bir kaya yükseldi iskelemizde. - Azra Erhat
-
En üstün başarı düzeyi
Dorukta yalnız kalmak ve doruktan başlamak ne kadar da zormuş meğer. - Tarık Buğra
- Heyecan, sevinç, coşku vb. duygularda ulaşılan en üst nokta
Birleşik Kelimeler: doruk çizgisi, doruk dal, doruk noktası, doruk toplantısı, dip doruk, din doruğu
DARBE (Kelime Kökeni: Arapça ḍarbe)
-
Vuruş, çarpış
Başına şiddetli bir darbe indirerek hayvanı sersemletti. - Osman Cemal Kaygılı
- Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi
-
Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay
Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son kalkınma ümitlerini de silip süpürmüştü. - Ercüment Ekrem Talu
Ata Sözleri ve Deyimler
- darbe (veya darbeyi) yemek
- darbe almak
- darbe vurmak (veya indirmek)
Birleşik Kelimeler: hükûmet darbesi
KURCA
- Karıştırma, kaşıma
Birleşik Kelimeler: kurca çıbanı