[isim]

• Altlamak işi

[isim]

• Malta adası halkından veya bu halkın soyundan olan kimse, Maltız

[sıfat]

• Baltası olan

[isim]

[tarih]

• Baltacı

[isim]

• Ballamak işi

[sıfat]

• Tablası olan

• Tepesi geniş ve daire biçiminde olan

  Fesi hele fesi, başlı başına bir âlem; tablalı değil, dar Beyoğlu kalıp. - Attila İlhan

[isim]

• Allaşmak durumu

[sıfat]

• Herhangi bir sayıda lambası olan

  Üç lambalı avize.

[eskimiş]

• Lamba ile çalışan

  Beş lambalı radyo.

• Birbirinin içine geçebilecek biçimde yapılmış

  Lambalı döşeme tahtası.

[isim]

• Taşlamak işi

• Sert madenleri aşındırıcı bir taşla parlatma ve yerine uymasını sağlama

[edebiyat]

• Alaylı halk şiiri

• Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, tariz

  Siyasal taşlama zaman zaman orta oyununun da bir özelliği olmuştur. - Metin And

[mecaz]

• Hakaret

  Paris'teki kahvelerden birine gidecek olan bir Türk orada alaylı taşlamalar, kaba davranışlarla karşılanır. - Salâh Birsel

[sıfat]

• Aşaması olan, kademeli

[isim]

• Aşılamak işi, telkih

  Üçüncü kategoride, vatandaşlık bilinci aşılamaya çalışan yazılar toplanıyordu. - Elif Şafak

• Yeni aşılanmış ağaç

  Aşılamaları sık sık sulamalı.

• Soğuğa sıcak, sıcağa soğuk su katma

[sıfat]

• Bu yolla elde edilmiş

  Aşılama su.

• Bitkilerin aşı yoluyla üretilmesi, ilkah

[sıfat]

• Aşılanmış (ağaç)

[sıfat]

• Almaş niteliği olan

[sıfat]

• İçinde taşıl bulunan, fosilli

[isim]

[denizcilik]

• Gemilerde tayfa ve erlerin ön güverte altındaki koğuşları

  Bütün tayfa, sandıklarını ve torbalarını başaltıdan güverteye taşımışlardı. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

• Başlamak işi

[isim]

• Işılamak durumu veya biçimi