[-i]

• İki kumaş parçası arasına tela koymak

[-e]

• Atma ihtimali veya imkânı bulunmak

  Üstüme, beni ancak örtebilecek bir takım palaspareler atabilseydim. - Necip Fazıl Kısakürek

• Atmaya gücü yetmek

• Atma becerisi bulunmak

[-i]

[nesnesiz]

• Alma ihtimali veya imkânı bulunmak

  Mamafih arada bir ufak tefek işleri de kendi hesabıma alabiliyorum. - Nazım Hikmet

• Almaya gücü yetmek

• Alma becerisi bulunmak

[zarf]

• Suya dalmada, atlamada balık gibi gergin, düz ve baş aşağı bir biçimde

  Suya, idmancı gençlerin yaptığı gibi balıklama atlamadı. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

• Bir işe, bir duruma, bir harekete sonucunun ne olacağını düşünmeden (girişmek)

  Bu ilginç resimden yola çıkarak yaratacağı öykünün içine gönüllü olarak balıklama daldı. - İnci Aral

[-e]

[-i]

• Aşılama işini yaptırmak

[isim]

• Alkışlamak işi

  Onlar da ilk defa candan alkışlamanın o güzel tadını tadıyorlardı. - Tarık Buğra

[isim]

• Alıklaşmak durumu

[isim]

• Bakabilmek işi

  Olaylara yüksekten bakabilme gücüdür kültür. - Cemil Meriç

[isim]

• Batabilmek işi

[isim]

• Katılaşmak işi

[fizik]

• Bir maddenin sıvı durumundan katı duruma geçmesi, tasallüp

[-i]

• Aşma ihtimali veya imkânı bulunmak

• Aşmaya gücü yetmek

[isim]

• Bıkabilmek işi

[-e]

[-i]

• Başlamasına yol açmak

  Operasyonu başlatacak işareti ondan bekliyoruz. - Ahmet Ümit

• Birinin kötü konuşmasına yol açmak

  Akıllı deyyusundan başlatacaksın şimdi. - Nazım Hikmet

[isim]

• Başyazı

[sıfat]

• Ağlar gibi olan, üzüntülü, ağlak, ağlamalı, ağlamsı

  Çoğu ağlamaklı bu türlü şarkıları aslında sevmediklerini anlamışlar. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

• ağlamaklı olmak