[isim]

• Aratmak işi

[isim]

• Yolculukta ve askerlikte kullanılan, boyna veya bele asılı olarak taşınan, genellikle aba, deri veya metalden yapılmış su kabı

  Çatlağın ilerisindeki kaynaktan da mataralara su doldurulmuş. - Aka Gündüz

[isim]

• Taramak işi

• Balık yumurtası ile yapılan bir meze türü

  Tuzlu bademler, fıstıklar, fındıklar, kızarmış sucuklar, küçük börekler, tarama gibi şeylerden çimleniyorum. - Burhan Felek

[sıfat]

• Gölgeleri yol yol ve çizgi çizgi olan (resim, harita)

[isim]

• Arıtmak işi

[isim]

• Bilim doktorları ile kardinallerin giydikleri dört köşe külah veya başlık

[tarih]

• Osmanlı sarayında genellikle bostancıların, baltacı ve kapıcıların giydikleri, kırmızı çuhadan yapılmış, ucu kıvrık, uzunca başlık

[isim]

[halk ağzında]

• Tahta perde

[isim]

• Petrol, yağ vb. maddeleri arıtma işi, rafinaj

[isim]

[denizcilik]

• Donanma

[isim]

• Adatmak işi

[isim]

• Abramak işi

[isim]

• Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa

• Ortakçı

[sıfat]

[argo]

• Kötü, sevimsiz

Ata Sözleri ve Deyimler

• madara etmek
• madara olmak

[isim]

• Basımevi

  Belki bu matbaanın işi ama dergiler elimize ulaşmazsa sizi sorumlu tutarız. - Ahmet Ümit

[isim]

• Bağlayan şey, bağ

  Bu dünya öyle bir dünya ki zengin ile fakir arasında kardeşlik rabıtaları bile kalmıyor. - Reşat Nuri Güntekin

• İki şeyi birbirine bağlayan ip

• İlgi, ilişki

  Bu rabıtamı sizden gizlemek pek fazla azap veriyor. - Peyami Safa

• Birbirini tutma, tutarlık

• Düzen, sıra

• Birbirine geçmeli tahtadan bir döşeme türü

• Tarikatlarda müridin şeyhi aracılığıyla kalbini Allah'a bağlaması