BAĞDAŞMAZLIK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler
BAĞDAŞMAZLIK harflerini içeren 8 harfli 25 kelime bulunuyor. 8 harfli BAĞDAŞMAZLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
BAĞDAŞIM24,
AŞILAMAK
- Vücutta bağışıklık yaratmak veya yerleşmiş bir hastalığa karşı koyabilmek için hazırlanmış bir aşıyı vücuda vermek, aşı yapmak
- Başkasına hastalık geçirmek
- Elde edilmesi istenilen herhangi bir ağacın bir parçasını anaç üzerine kaynaştırarak üretmek
- Soğuğa sıcak, sıcağa soğuk su katmak
-
Birtakım düşünce veya duyguları başkasına benimsetmek, telkin etmek, etkilemek
Çalışıp çabaladı, sonunda bana da tahlilci bir zihniyet aşıladı. - Halide Edip Adıvar
ADLAŞMAK
- Ad durumuna gelmek, isimleşmek
BAŞLAMAK
-
Görünmek
Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Etkisini göstermek
Kış başlarken yapraklar döküldü. - Cahit Uçuk
-
Bir işe girişmek, harekete geçmek
Şairliğe on sekiz yaşında gazel ve rubailerle başlamıştı. - Haldun Taner
-
Çalışır, işler, yürür duruma girmek
Bundan başka, evlenme hayatı da oldukça başarılı başladı. - Halide Edip Adıvar
-
Olmak, oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak
Şiirimiz milletimizin Anadolu'daki teşekkülü ile başlar. - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- başlama!
DAZLAMAK
- Güç beğenmek, güç beğenir olmak
Ata Sözleri ve Deyimler
- dazlayan daza düşer, kel başlı kıza düşer
DALAŞMAK
- Köpekler boğuşup birbirini ısırmak
-
Ağız kavgası etmek
Günün birinde hain bir kedi bir kuyruk parçasını kapıp kaçmış, o da bunun için günlerce karısıyla dalaşmış. - Reşat Nuri Güntekin
DIŞLAMAK
-
Bir kimse veya bir toplum, bir kimse, bir durum, bir düşünce vb.ni yok saymak, ilgilenmemek
Durumu düzelmişti, yavaş yavaş kendisini dışlayan topluluğun bireyleri kapılarını açıyordu. - Muzaffer Uyguner
DIZLAMAK
- Dolandırmak, çarpmak, soymak
KABZIMAL (Kelime Kökeni: Arapça ḳabż + māl)
- Meyve ve sebze üreticileri ile satıcılar arasında aracılık eden kimse, sebze meyve toptancısı, komisyoncu
AĞILAMAK
- Zehirlemek
- Bir şeye zehir katmak
BAZLAŞMA
- Bir maddenin baz durumuna gelmesi
BAĞLAMAK
-
Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
Gemiyi iskeleye bağlamak.
-
Düğümlemek
İpi ipe bağlamak.
-
Yaraya ilaç koyup bezle sarmak
Yarayı bağlamak.
-
Denk yapmak, paket yapmak
Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak.
-
Anlaşma yapmak
İşleri bugün sözleşmeye bağladı.
-
Uyulması zorunlu olmak
Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. - Anayasa
- Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek
-
Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak
Bu iş beni bağladı.
- Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak
-
Geçişi engellemek
Bütün yolları bağlamışlar.
- Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek
- Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek
-
Gönlünü kazanmak
Bu davranışınız beni size bağladı.
- Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak
-
Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak
Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba? - Reşat Nuri Güntekin
Birleşik Kelimeler: biçerbağlar
DAĞLAMAK
- Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak
-
Akan kanı dindirmek veya hasta bölümleri ortadan kaldırmak için vücudun bir yerini kızdırılmış bir metal araçla yakmak
Kızgın maşa demirini al da kollarını dağla dese dağlayacakmışım. - Osman Cemal Kaygılı
-
Çok sıcak, soğuk veya acı bir şey yakmak
Soğuk yüzünü dağladı. Biber ağzını dağladı.
- Acısı yüreğine işlemek
AĞLAŞMAK
-
Birlikte ağlamak
İhtiyarlar, analar, çocuklar ağlaşıyor / Gökten geniş bir yürek matemimi taşıyor - Faruk Nafiz Çamlıbel
- Sızlanmak
DAĞILMAK
-
Toplu durumdayken ayrılıp birbirinden uzaklaşmak
Zaten arkadaşlarımın her biri bir yana dağılmıştı, - Ahmet Ümit
- Değer ve birimler belli etkenlerle, oranlı olarak bölünmek
-
Parçalanarak yayılmak, ufalanmak
Kentin eski merkezindeki evler kendiliğinden yıkılıyor, bahçe duvarları dökülüp dağılıyordu. - Ayla Kutlu
-
Karışık duruma gelmek, düzeni bozulmak
Siyah saçları hare hare suyun yüzüne dağıldı. - Cahit Uçuk
-
Birliği, beraberliği bozulmak
Golü yiyince takım dağıldı. Babanın ölümünden sonra aile dağıldı.
- Bir topluluğun, kuruluşun varlığı son bulmak, fesholunmak, münfesih olmak
- Yavaş yavaş kaybolmak, yok olmak
ZAĞLAMAK
- Bilemek