[sıfat]

• Bağlamaya yarayan

  Bağlamalık ip.

[isim]

• Bağıtlanmak işi

[-i]

• Sözleşmeyle sonuçlandırmak

[sıfat]

• Aralarında bağlantı bulunan, irtibatlı, rabıtalı, bağlantılı

[-i]

• Bir şeyi bağım altına sokmak, etkisi altında tutmak

[-i]

[halk ağzında]

• Düşürmek için ayağını birinin ayaklarına takmak, çelme atmak

[spor]

• Güreşte rakibe ayak sarması takmak

[isim]

• Bağımlı olma durumu, tabiiyet

  Bağımlılık bir süre mutlu eder, sonra alışkanlık olur, sonra baskıya dönüşür. - Tarık Dursun K.

[isim]

• Bağıtlaşmak işi

[isim]

• Bağıtlanma işi

[isim]

• Bağışlatmak işi

[isim]

• Bağışlanmak işi, affedilme, affolma

[-e]

[-i]

• Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek

  Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi? - İbrahim Alâeddin Gövsa

• Herhangi bir kötü davranış için ceza vermekten vazgeçmek, affetmek

  Çocuk elindeki çiçek demetini kumandanın ayağı altına atarak, babamı bağışlayınız, diyordu. - Falih Rıfkı Atay

• Görevden çekmek, almak

[mecaz]

• Hoşgörmek

  Sizleri meraka sokmamı aranızda bulunmamın sevincine bağışlayın. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

• bağışlamamak

[isim]

[felsefe]

• Biri ötekine bağlı olarak var olan, biri olmadan öteki düşünülemeyen iki şeyin bu ilişki yönünden durumu

[isim]

• Bağlılaşmak işi

[isim]

[tıp]

• Bazı mikroplara karşı aşı veya doğal yolla kazanılmış direnç durumu

Ata Sözleri ve Deyimler

• bağışıklık kazanmak